Herkes Kendi Hayatının Yükünü Taşır

okuma süresi: 11 dk.

Hayatta her zaman her şey insanın gönlünden geçtiği gibi olmuyor. Her şey kendinden, kendince amacını içinde taşıyan bir nehir gibi akıp geçiyor. Nerede durgunlaşacağını, nerede coşacağını; nerelere uğrayacağını, nereleri es geçeceğini hayatın kendi akışı belirliyor ve bizi de içine alıp bildiği gibi sürükleyip götürüyor.

Oysa bizler her şeyi bildiğimizi zannediyoruz ama nerde, ne zaman başımıza nelerin geleceğini hiç de bilemiyoruz. Çünkü bilinmezlerin içinde, hayatın kendi akışı içinde her an her şey olabilir. Rastlantılara mı, tesadüflere mi, Levh-i Mahfûz’a (alın yazısı) mı bağlı yaşıyoruz, bilmiyorum. Bildiğim, günlerin farkında olmadan su gibi akıp gidişidir. Tıpkı şairin dediği gibi: “Günler devlet alacağı, yıllar bir kadehcik buzlu rakı”.

Dahası hayatımızın ritmi geometrik olarak katlanarak her geçen gün sürekli hızlanıyor ve bu hızlanmaya paralel olarak günlük koşuşturma ve uğraşlarımız da hızlanıyor ve her geçen gün hayatımızın külfeti artıyor. Rüzgârın güneşi karartmaya götürdüğü kara bulutların etkisiyle havanın ağırlaşması gibi. Bu durum, ruhsal ve bedensel sorunların yaşanmasının yanında herkesin kendine yetmesini ve de yalnızlaşmasını dayatıyor.

Kendim yalnız olmasam da hayatlarımızın pamuk ipliğine bağlı oluşu ve yaşam ritminin artmasına ilaveten bir de istemediğimiz ve arzu etmediğimiz şeylerin olması ya da umulmadık bazı şeylerin bir şekilde başımız gelmesi gerçek anlamıyla bel büküyor. Kışın günbatımında dağların güneşi arkasına aldığı zamanki gibi bir karamsarlık yaratıyor ve bütün renkler karanlıkta aynı görünmeye başlıyor. Yürek yaralı, damarlarımda akan kan sanki zamanın yükünü taşıyor. Nereye gidersem gideyim anılar sökün etmiş ardımdan geliyor. Çinli sinemacı Wong Kar-Wai’nin bir kahramanına söylettiği gibi; “O, kaybolan yılları hatırladı. Sanki tozlu bir pencereden bakar gibi. Geçmiş görebildiği ama dokunamadığı bir şeydi ve gördüğü her şey bulanık ve belirsizdi.”

Hayat bir süreçtir. Yükünü taşımak ise çok zordur. Toprağın nefesi olan hava nasıl her şeyi kuşatıyorsa, sanki tüm olumsuzluklar da gelip beni sarıp kuşattı. Ama bir farkla; toprağın nefesi hava kuşattığı nesnelere yaşam ve can verirken, beni kuşatan olumsuzluklar bir o kadar nefesimi kesip, canımı sıkarak belimi büktü. Ama ben direniyorum: Ne de olsa serde devrimcilik var: Bülbülün kalbini kanatan gülün dikenidir.

Ve bülbülü söyleten ise gülün kokusudur. Çok şey yaptığım söylenebilir, ama geriye dönüp baktığım zaman, böyle olmadığını, esas yapmak istediklerimi yapamadığımı görüyorum. Ne hayallerimi gerçekleştirebildim ne de kendi sorunlarımı çözebildim. Hiçbir şey istediğim gibi olmadı, ve olmuyor. Hayatın tersliklerine istemesem de boyun eğer oldum. Lafın kısası, hayatımı hiç kendim belirleyemedim. Savruldum ve hep rüzgârın savurduğu yerlere gittim; bazen yalçın uçurumlara, bazen sonsuza uzanan ovalara, bazen sessiz bozkırlara ve bazen de kimsesiz derin vadilere. Ama dolanıp durduğum bu yerlerin hiçbirini kendime mekân edinemedim. Hiçbir yer bana ait değil ya da ben hiçbir yere ait değilim. Hiçbir şeyin artık bana heyecan vermemesi bundan mı, bilmiyorum. Derin bir iç yolculuktayım. Rüzgârın beni alıp götürdüğü yerlerde gönülsüzce ve biraz da inadına var olmaya çalışıyorum. Yeni bir rota belirlemeye ise hiç gücüm yok. Kanadı kırık kartalın şimdi kanadı kanamaktadır kayanın uçurumda. Oğuz Atay’ın müthiş tanımlamasıyla: “Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler, …Ağzına dolar insanın… Sussan; acıtır! Konuşsan; kanatır!” Benimkisi de o hikâye…

Çaresiz kalma çok farklı/kötü bir şey. Çaresi de sadece sessiz çığlıklar ve gözyaşıdır. Çiçeklerin arasında gizlenen yılan gibi bedenimde oluşan denge sorunu ve direncin azalmasıyla musallat olan ahmak sarhoşluğunda akıl çöplüğümde kendimi aradım: Dünümü, yaşadıklarımı düşündüm. Sonuç, bugünüme ağladım. Ağlayışım, kendime, kendi çaresizliğime. Maddi imkânların sınırlı oluşu, yaşın getirmiş olduğu sorunlar, günlerin rutinleşmesi, sağlığımın iyi olmayışı ve daha bazı şeyler elimi kolumu bağladı çaresizlik içinde çaresiz kaldım gözyaşlarımı serbest bıraktım: Yiğitler de ağlar!

Ve dedim ki kendime: Üzülme, her şeye rağmen ayaktasın. Unutma: “Ne dikensiz gül ne baş ağrıtmayan mey vardır.”

Ve Descartes’in ünlü sözünü biraz değiştirerek, “yazıyorum, o halde varım” diyorum.

14 Şubat 2025 tarihinde:
https://www.tigrishaber.com/herkes-kendi-hayatinin-yukunu-tasir-8023yy.htm
https://www.gaphaberleri.com/kose-yazisi/1511/herkes-kendi-hayatinin-yukunu-tasir.html
https://www.ruhanews.com/kose-yazisi/1161/herkes-kendi-hayatinin-yukunu-tasir.html
https://www.erganihaber.net/kose-yazisi/1519/herkes-kendi-hayatinin-yukunu-tasir.html
yayımlandı.

.

EK

Bu yazımın böyle bir ilgi uyandıracağını beklemiyordum doğrusu. Ama çok sayıda telefon ve mesaj aldım. Yorumların hemen hemen hepsi neredeyse birbirini tamamlayan ifade ve duyguları içeriyor. Bu nedenle, mobil telefonuma gelen mesajlardan bazılarını -okuyucularımın hoşgörüsüne sığınarak- yazının ekinde geliş sırasına göre paylaşmanın iyi olacağını düşündüm. Çünkü satır aralarında çok kıymetli şeyler söyleniyor. Bunların arşivimde öylece saklı kalması çok yazık olurdu. Yorumları paylaşıyorum. Ve mesaj gönderen, telefon açan herkese gönül dolusu selamlarımla birlikte teşekkürlerimi gönderiyorum.

Not: Yazının altında okuyucuların doğrudan kendilerinin yaptığı mevcut yorumlar bu paylaşımın dışında tutulmuştur.

Müslüm Üzülmez
20 Şubat 2025

Sevgili Dostum. Müslüm.

Özellikle son yaşadıkların ve sağlık problemlerinden kaynaklı üzüntülerini ve sıkıntılarını; üzülerek anlıyorum.
Ancak, bu makalenizin başından sonuna kadar ortaya koyduğunuz realite, yaşamın ta kendisidir.
Her şeye rağmen, “Yaşamak güzel Şey”
Siz bir ömür boyu yaptıklarınızla, dik duruşunuzla “Tam ve saygın bir insan olarak yaşadınız.”
Abartısız söylüyorum: “Kimi insanlar kesintisiz bin yıl yaşasaydı; sizin olumlu yaratılarınızın yarısını yaralamazdı…”
Makalenizin sonundaki şu tespitlerinize: (“Ve dedim ki kendime: Üzülme, her şeye rağmen ayaktasın. Unutma: “Ne dikensiz gül ne baş ağrıtmayan mey vardır.”
Ve Descartes’in ünlü sözünü biraz değiştirerek, “yazıyorum, o halde varım” diyorum.) bütünüyle katılıyor, size sevgi ve sağlığın yanı sıra, güzellikler saçan yazılarınızın kesintisiz olarak sürmesini diliyorum.

Salih Şimşek
14.02.2025
Çok güzel bir serencam anlatımı.
Beni de anlatıyor adeta.
Ellerine sağlık.
Selamlar.

Doğan Karaağaç
14.02.2025
Muhteşem bir yazı. Eline, emeğine ve de gönlüne sağlık değerli kardeşim. Çok beğendim ve aynen katılıyorum.
Akşam sana sağlık, mutluluk ve sevgi getirsin. Mutlu kal, ama sevgisiz kalma.
Yazıyı kısaltarak paylaşabilir miyim Facebook’ta? Malum, uzun yazıları insanlar okumuyor.

Bektaş Zeren
14.02.2025
Sevgili dostum, sağlık durumuna üzüldüm, hem de çok. Ama elden ne gelir, sen ayrıca çok güzel yazmışsın böyle sonuçların insan yaşamında kaçınılmaz olduğunu benim başka ekleyecek neyim olabilir ki. Yüreğim ve aklim seninle. Ölümle karşı karşıya o kadar çok debdebeler yaşayıp atlatın ki, bugün hala yaşıyor olmakta bir kazanç bir kȃr. Moralimizi bozmuyoruz daha yaşanacak güzel günler var. Görüşmek üzere.

Kemal Yıldız
14.02.2025
Merhaba Abi,
Bu yazı biraz hüzünlendirdi.
Bizler her zaman umuda tutunan insanlar olduk. Yine öyle yapmak, bardağın dolu tarafına bakmak, günü iyi geçirmenin en iyi yolu diye düşünüyorum. Sizin için her şeyin en iyisini diliyorum.
Bu arada buralarda mısınız yoksa Ayvalık’ta mısınız?

Orhan Taner Can
14.02.2025
Sevgili dostum. Şiir gibi yazını okudum, tespitlerin güzel duygu yüklü. Büyük şairin dediği gibi “yeter ki kararmasın sol memenin altındaki cevahir”. Benimde bu şiir aklıma geldi.
Sevgiyle kal.

Rauf Yanmaz
14.02.2025

Amcaoğlu merhaba, eline diline sağlık, çok güzel bir yazı sorunları sıkıntıları sıralamışsın peşinden çözümleri de yazmışsın. Bana kalırsa, Abi, anın ve sağlığının tadını çıkar, çok derin düşünmek bizi mutsuz ediyor dediğin gibi, insan yapmak istediğini değil, suyun akışına uymak zorundayız doğrusu da bu herhalde. Selam ve saygılar.

Şükrü Üzülmez
15.02.2025

Daima yaz ve daima var ol muhterem Ağabey… Senin yazını özetleyen dörtlüğüm de şöyle;
Akşam olunca sabahı özlerim,
Gün doğunca akşamı iple çekerim,
Dönme dolap gibi etrafımda dönerim,
Hayat beni harcar, ben hayatı harcarım…
Saygı ve selamlar…

Hamdullah Işık
14.02.2025

Abi merhaba,
İyi akşamlar.
Biraz içe dönük bir yazı olmuş.
Kendinle yüzleşme gibi.
Fazla kafana takma. Hayatımızın sonbaharını yaşayan insanlarız. Biraz da hayatın akışına bırakalım kendimizi derim.
Abimi öpüyorum.

Ali Haydar Üzülmez
14.02.2025

Müslüm Abi,
Sağlık ve dayanç diliyorum. Yaşım size göre genç olmasına karşın kimi cümlelerin benim ruh halimle örtüşmüyor değil.
Yaşamın döngüsü bu; elden gelen bir şey yok sanırım.
Sadece “Keşke keşkelerimiz alabildiğince az olsa” diyebiliyorum.
Çinlinin söylediği, tasvir ettiği ruh hali ise birebir yaşamın anını tanımlıyor. Kendimi o cümlede buldum.
Selamlarımla.
İyi akşamlar.

Ömer Öz
14.02.2025
Müslüm abi, sen senden sadece bahsetmemişsin hepimizden bahsetmişsin.
Nerede ne zaman başımıza neyin geleceğini bilmiyoruz. Bu hepimiz için geçerli.
Aynen hayat bir süreçtir yeni bir başlangıca doğru gidiyoruz.
Teşekkür ediyorum çok güzel.

Süleyman Turan
14.02.2025
Mrb Müslüm abi!
Yazını okudum çok güzeldi. Gerçekten de hayata olan çok şeyi kontrol altına alamıyoruz. O yüzden de kabullenme dışında elimizden bir şey gelmiyor.
Biz her şeye rağmen iyiyiz. Geçen hafta Stockholm’deydim. Ben teyzemle hem pazar hem de pazartesi mezarlığa gittim. Çocuklarda salı günü yani vefat günü kendileri gitmek istediler. Kimseye haber verip toplamak istemedik. (Burada söz konusu edilen vefatın yıldönümü ve anma Kâmil Sümbül dairdir. M. Üzülmez) Stockholm’de de 50 yaşlarında genç bir bayan kanserden vefat etmişti ve de Salı günü cenazesi vardı. Millet orda toplanmıştı.
Umarım sizler de iyisiniz.
Hepinize çok selamlar.

Asya Sümbül
15.02.2025

&

Sevgili Asya, güzel mesajın çok teşekkür ederim. Sağolun. Sizin ve çocukların iyi oluşuna çok sevindim. Kâmil’in vefatının yıl dönümünde sizi arayacaktım, acınızı tazelemeye gönlüm razı olmadığı için sonra vazgeçtim.
Yazımı beğenmene sevindim. Kendimi anlattım. Gelen geri dönüşlerde birçok insan yazıda kendini bulmuş.
Ben iyiyim. Ayvalık’tayım. Sevgi ablan İstanbul’da. 2-3 gün sonra yanıma gelecek. O da iyiler.
Sizleri seviyorum. Kucak dolusu selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Her şey gönlünüzce olsun.

Müslüm Üzülmez
15.02.2025
Saygılar Müslüm Ağabey, sizi çok seviyorum.
Hep sizi hep örnek almışım.
Sağlıklı uzun ömürler diliyorum.
Ve yazılarını bekliyorum.

Şeref Şeker
15.02.2025
Müslüm Abim… Evet, yazmışsın… Güzel bir yazı… Zamanın farkında olansın… Yoksa bu kitaplar ve yazılar niçin… Hep en önde olan ABİMSİN…

Özcan Çınar
15.02.2025
Çok hüzün yüklemişsin be yoldaş…

Mustafa Dağcı
15.02.2025

&

Hüzün yakışır bize yoldaşım.

Müslüm Üzülmez
15.02.2025
Kaleminize sağlık tam da bizi anlatıyor. Selamlar.

Bahri Gedik
14.02.2025
Hocam yüreğinize sağlık kaleminize sağlık birkaç dakika da olsa insan kendi hayatını sorguluyor bundan sonra size sağlık ve sıhhat dilerim her şey gönlünüzce olsun.

Hava Kılıç
14.02.2025
Biraz efkâr,
Biraz sitem olmuş.
Güneşe bakmayı unutma abi.
Karanlığın en kara yerinde güneşi tarif etmekti bir zamanlar yapılanlar…
O yüzden gerçekler aleyhimize olsa da bu tarif etmek istediğimiz güneşi karartmaz.

Mustafa Arslantaş
16.02.2025
Merhaba.
Yükünün ağırlığını kendinle yüzleşerek çok güzel ifade etmişsin.
İşin gerçeği aynı süreci yaşayanların ezici çoğunluğunun bugünkü duygu ve düşüncelerini dile getirmişsin. Çok insan aynı duyguları yaşıyor ama cesaretle bunu dile getirmiyor. Çok sağol.

Mesut Baştürk
16.02.2025

&

Teşekkürler sevgili dostum.
Okuyan dostlarımın çoğu sizin dile getirdiğinizi yazdılar. Kendi şahsında bizleri anlatmışsın diyorlar.
Sana en iyi dileklerimle kalbî selamlarımı gönderiyorum

Müslüm Üzülmez
16.02.2025
Günaydın Abi,
Yazın beni hüzünlendirdi. Çünkü herkes gibi ben de kendi gerçekliğimden parçalar buldum yazında.
Önemli olan kilidi açmak için anahtarı işaret etmen. Umudu ve yaşamı toprak, su ve hava gibi hatırlatman.
Eline yüreğine ve zihnine sağlık.
Selam ve sevgiler.

Çetin Çeko
18.02.2025
Merhaba değerli ağabey. Sağlık sorunların için geçmiş olsun. Zamanın kendi ruhu var, o zaman doğru olan bu zamanın yanlışı olabiliyor. Geçmişte büyük bir inançla bağlandıklarımız, irademizi teslim ettiğimiz yerlerin yanlışları kişisel yanlışlar değildir diye düşünüyorum. Çok güzel insani birçok şey yaptığından hiçbir kuşkum yok. Ama bugünkü yaşantımıza yarar sağlamamış olabilir. Bu onların değersizliğini göstermez. Ben seni saygı ve sevgiyle hatırlıyorum. Eminim birçok kişide böyle düşünüyordur. Maddi sorunları birçoğumuz aşamadı. Umarım seni zorlayan düzeyde değildir. Şu an bir insan ömrünü neye vermeli türküsünü dinliyorum, o minval üzre yazıp dostlukla ve sevgiyle kal Müslüm ağabey.

Fatih Binbay
18.02.2025


8 Comments

  1. Varoluşsal sancılarımız ve biz. Hepimizin kendimizden çok şey bulacağı bir yazı olmuş. Hep o tamamlanmamışlık hissi. Galiba hayat tam da böyle bir şey olsa gerek.

  2. Merhaba. Yazmana çok sevindim. Yüreğine sağlık. Hayat yaşadıklarımızın bütünüdür., eksik ya da fazla. Saygıdeğer Felsefeci Dr. İ. Kuçuradi ,” Bir dostun varsa yanlız değilsin ” der daima. Güzel bir ifade bence. Her daim direnmek ve dik durmak sanki boynumuzun borcu gibi…ama güzel ve anlamlı.
    Kendine iyi bak. Selamlar ve iyi akşamlar.

  3. Sevgili Müslüm
    Hayatın tasvirini çok güzel yazmışsın.Bak
    dostum seviliyorsun takdir ediliyorsun..Hak
    ediyorsun çünkü çocukluktan (hatırladığım)
    yıllardan bu güne kadar hep bir saygın durıuşun
    Var.Kavgamızı hatırlar mısın?çocuktuk kan revan
    İçinde kanlarımız karıştı ve hep dost kaldık.
    Sevgili arkadaşım seni seviyor iki güzel gözünden
    öpüyorum…

  4. Ağzına Sağlık Müslüm Abi,Müsait Olduğunuzda,Sizi misafir Etmek isteriz ,Selam ve Sevgilerimle.

  5. Sağlıklar dilerim,hayat dediğiniz kan revan içinde katettigimiz bir yol,olaylar rüzgarın önüne kattığı kuru yaprak gibi ordan oraya savuruyor.Ellerin dert görmesin.

  6. Tekrar yazılar yazmanıza sevindik.Her ne kadar yorum yapmak alışkanlığımız yoksa da,yazılarınızı takip ediyoruz hele bu hayatla ilgili yazınızı iki defa okudum.Her sabah medya da ilk olarak Tigris gazetesiyle başlıyorum.Selam ve sayğılar.

  7. Sevgili Müslüm,
    Yoldaşım, arkadaşım. Yazını şimdi okudum. Duygulandım. Senin yazınla, hem seni hem de bende iz bırakan bir sürü dostu çok içten duygularla andım. Tüm olumsuzluklara rağmen geriye dönüp baktığımda yaşadıklarımdan hiç pişman olmadım. Bizleri biz yapan bir ömür…
    Sana geçmiş olsun der, saygı ve sevgiyle öperim.

  8. Müslüm kardeşim, yazına biraz geç ulaşabildim, sağlığının iyiye gitmesini umuyorum. Yazı hüzünlendirici ama yazım açısından da harikulade, yılları biraz sa çağın gerekliliği kötü tüketen bir nesiliz, bence yaptıklarını düşünerek teselli et kendini. Sabır ve sağlık dileklerimle kalpden selamlar

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.