Kamil Sümbül’ün Malta gezisine ilişkin düşüncelerim
Sevgili Dayımoğlu,
Malta gezi izlenimlerini okudum, hem de iki üç defa.
Öncelikle; gözlemlerini, duygu ve düşüncelerini benimle paylaştığın için sana teşekkür ederim.
Gezmenize, hele hele eşin ve çocuklarla birlikte gezmenize çok sevindim. Bu tür gezileri sadece stres atma, yeme-içme veya değişik mekânları görme olarak düşünmüyorum. Bizler, yani devrimciler yaşamın tam içinde olmalıyız; birlikte yaşadıklarımızla yaşamı paylaşabilmeliyiz; gezerek, görerek, okuyarak insanları, toplumları, değişik coğrafyaları, tarihi… anlamayı yaşam biçimi haline getirmeliyiz diye düşünüyorum. Böyle bakınca, gezin benim açımdan daha bir anlam kazanıyor. Onun için gezmene çok sevindim.
Gezi ile ilgili yazında; Malta’nın temizliği, düzenliliği, Batı’nın farklı oluşu, İngilizlerin “zekiliği”… anlatılmakta. Bunlar bugünün olguları. Her şey neden-sonuç ilişkisi içersinde sorgulandığında ve doğru sorular sorduğumuzda, varacağımız sonuçların veya alacağımız cevapların da doğru olacağına inanıyorum.
Sosyal ve kültürel gelişmeyi belirleyen, ekonomik gelişmedir. Sermaye birikimi olmadan, bilgi birikimi olmaz. Bilgi birikimi olmadan da ne sosyal ve ne de kültürel bir gelişme olur. Uzun bir zamandır tarihin derinliklerine daldım. Nice uygarlıkların kurulup geliştiğini ve yıkıldığını okudum. Çin ve Hindistan’ı bir tarafa bırakalım (bunlar hakkında yeterli bilgim olmadığı için) Kürdistan’da, Mezopotamya’da, Mısır’da, Anadolu’da birçok uygarlık kendi zaman dilimi içersinde ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal ve askeri gelişmenin zirvelerine çıktılar/ çıkmışlar. Ama devir, devran ve zaman içinde; doğal ve iklim koşulları, savaş ve göçler ve daha başka nedenlerle yok oldular. Bugün bu topraklarda yaşayanlar fukara ve geri bir yaşamın kıskacında yaşıyorlar. Yaşamları fukara olduğu için, düşünceleri de fukara. Oysa dün ataları Batı’lar gibi zenginlikler içinde yüzüyordu; caddeleri, sokakları temizdi, kentleri bakımlıydı, eğitime ve bilgiye değer veriyorlardı. Tamam, bugün Batı ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal ve askeri yaşamın en tepesinde… Çünkü 17., 18 ve 19., 20. yüz yıllarda dünyadaki tüm yer altı ve yer üstü zenginlikleri Batı’ya aktı.
Para ve bilginin olduğu yerde insanlar “akıllı” olur. Hiç marabayla ağa bir olur mu?
Ha… burada irsi özelliği, genetik yapıyı bir tarafa attığımı düşünme!
Neyse…
Ben, Batı’nın bugün bizim için örnek model oluşturduğunu düşünüyorum. Bu nedenle Avrupa Birliği’ni önemsiyorum.
Malta hakkında verdiğin bilgiler de nefisti. Yazını okuduğumda, aklımdan gecen bu bilgileri Ergani Haber gazetesinde köşemde yayınlamayı bile düşündüm. Bilmem sen ne dersin?
Senin, Asiya’nın ve Recep’in, -ama en çok- Kawan’la Bewran’in gözlerinden hasretle öperim.
İstanbul’a gelme durumun var mı?
Hoşça kal.
21 Haziran 2007
Bibinoğlu/ Müslüm Üzülmez