Tarih Bilincine Dair…

okuma süresi: 2 dk.

Kamil Sümbül’e gönderdiğim bir yazı

Dayımoğlu, selam.

“Tarih Bilinci” başlıklı yazını okudum. Eline sağlık. Yazını benimle de paylaştığın için teşekkür ederim. İzninle bir iki noktaya değinmek istiyorum:

(…)
a)Tarih Bilinci Kürtlerde haklı olarak belirttiğin gibi zayıf. Bu biraz kurumlaşamamadan geliyor. Bana göre, Kürtler hızla ve var güçleriyle kurumlaşmayı temel alacak bir çalışma içinde olmalıdırlar. Zor olsa da başarılması gerek! Yazında Ermenilerde, Süryanilerde Tarih Bilincinin olduğunu, Kürtlerde olmadığını yazıyorsun. Ermenilerin, Süryanilerin kiliseleri var. Alfabeleri var. Kiliselerde sadece din öğretilmiyor, aynı zamanda eğitim yapılıyor; kendi dillerinde ve kendi alfabelerinde. Kürtlerin gittiği cami ve medreseler böyle bir işlev içinde olmadılar.

b)İslamiyet’in Kürtlerde ulusal bilinci, Tarih Bilincini olumsuz olarak etkilediğini düşünüyorum. Camii ve medreselerde genelde yazılı olmayan veya yazılı olsa da çoğunlukla Arapça yapılan dua ve Kuran okumaları Kürt dilinin ve yazımının gelişimine katkı sunmayı bırakalım, gelişmesine köstek olmuştur.

c)Emperyal güçteki devletler uzun yıllar egemenlik savaşlarını Kürdistan topraklarında verdiler. Roma/ Bizans ve Sefeviler, Osmanlı ve Sefeviler (İran) savaşlarında geri çekilen devlet güçleri var olan zenginliklerin düşmanın eline geçmemesi için talan edip ya kendisi götürmüştür, ya da düşmana kalmasın diye tarlaları, bağları, hayvanları, köprüleri, köyleri, kentleri yakıp yıkmıştır. Aynı şekilde kazanan tarafta “ganimet” elde etmenin (Dinen de caizdir!) vermiş olduğu hakla var olan zenginlikleri talan etmiştir. Bu durum Kürtlere ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel yönden çok fazlasıyla zarar vermiştir. Ekonomik ve sosyal yönden yıkım olunca, kültürel gelişme olur mu? Olmaz. Dil gelişmez. Alfabe olmaz. Tarih bilinci oluşmaz. Bu uzun savaşların neden olduğu yıkım ve talanlar yüzünden Kürtler dağ başlarında yaşamaya mahkûm oldular: Kentli olamadılar. Kentli olamayınca; dil gelişemedi, alfabe oluşturulamadı ve kendi tarihini bilemez duruma düştü.

Peki, ne yapmalı?
1. Dilin yaygınlaşması, öğretilmesi ana eksene oturtmalı. Okuma-yazma ve eğitime öncelik verilmeli.
2. Kürt yerleşim yerlerinde Arap, İran ve Türk dilinin fazla nüfuz etmediği yerlerde yaşayan insanlardan Kürtçe sözcükler, dualar, ilahiler, türküler, ağıtlar, bitki adları, hayvan adları vs. derlenmelidir. Bu derlemeler belli yerlerde arşivlenmelidir.
3. İran, Suriye, Irak ve Türkiye’de yerleşim yerlerinin, dağların, göllerin, ırmakların vs. eski adları egemen devletlerin belgelerinden, seyyahların notlarından, yaşayan yaşlı insanlardan derlenmelidir, bulunup çıkartılmalıdır.
4. Yurt dışındaki Kürtler Avrupa veya başka ülkelerin kentlerindeki kütüphane ve müzelerinde Kürtlere dair ne varsa toplamalı. Belgelemeli, Kürtçeye çevirmeli ve tarihçilerin/ araştırmacıların hizmetine sunmalıdır.

Şimdilik aklıma gelen bunlar. Bu konularda herkesin yapabileceği bir şeylerin olduğunu düşünüyorum. Hani eskiden felsefe kitapları okurduk; orada “nicel birikim nitel dönüşüme dönüşür” diye bir şey vardı. Olay bu. Yapacağımız ufak ufak çalışmalar Tarih Bilincinin gelişimine büyük katkı sağlayacaktır. Sizin Çermik ile ilgili yapacağınız çalışmalar da bu türden bir katkı sağlayacaktır. Kolay gelsin.

Gözlerinden öpüyorum, sevgiyle kal.

03 Mart 2009
Müslüm Üzülmez

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.