Dayım Nurettin Değirmenci’ye yazdığım bir yazı
Dayı, selam.
1. (…)
2. Irak’a gelince…
Sizin Mail’inizi ve Kamil Sümbül’ün yazısını okudum.
Siz olaylara analitik, Kamil biraz duygusal bakıyor. Kamil’in düşüncelerinde haklı yanlar da var. Artık Ortadoğu’da “kilit taşı” Kürtler’dir. Bu süreç Irak’ın işgaliyle başladı. Kürtler konusunda eskiden Ankara-Bağdat-Tahran hattı söz konusuydu. Şimdi Bağdat hattı düştü. Kanımca sıra Şam ve Tahran da. Türkiye’nin ABD ile çatışma noktasını da bu strateji oluşturuyor. Eskiden ABD’nin “Kürt Sorunu” diye bir sorunu yoktu. Kürt sorunu şimdi ABD’nin sorunu. ABD-İsrail ittifakı, Tahran ve Şam’ı saf dışı ederse, Birleşik Kürdistan’ın temelleri atılmış olabilir. Bunu sezinleyen Türkiye, ABD ile bu nedenle çatışmakta. Bu gelişmeden gizli bir ürküntü duymakta. Bakalım günler neyi gösterecek!
Irak işgali, “karikatür krizi”, Sünni-Şii çatışması İslam’ın sıkışmışlığının sonuçları.
Irak’ın birliği veya diğer Arap devletlerinin bütünlüğü önemli değil. Zaten kurulurken bunlar ulusal temelde kurulmamışlardı, ne böylesine bir bilinç ne de böyle bir talepleri vardı. İngiliz ve Fransızların kurduğu/ kurdurduğu devletçiklerdi. Kendi iç dinamiğiyle kendisini yenilemeyen, geliştirmeyen (özel olarak Ortadoğu halk(lar)ı, genel olarak) İslam âlemi; ABD ve İngiliz müdahalesiyle (yanı dış dinamik) iç dinamiklerini harekete geçirebilir, kendisiyle hesaplaşabilir, gerçek anlamda milliyetçi – yurtsever değerlere sahip olmaya çalışabilir diye düşünüyorum.
Sizin, altını çize çize belirttiğiniz gibi Müslümanlar yüzlerini doğaya dönmediği sürece ve/ veya Kamil’in yazdığı gibi İslam kendi içinden, kendi önderlerince ileriye taşınmadığı sürece bu kaos devam edecektir.
Dün akşam Yahya (Üzülmez) Amcamın yanındaydım. O’na; “İster Şii, ister Sünni camisi olsun; her ikisi de Allah’ın evi değil mi? Bir Müslüman, bir inanan nasıl oluyor da Allah’ın evini yakıyor? Bunlarda hiç mi Allah korkusu yok? Hele Peygamberimizin soyundan gelen ulu zatların Türbesini yakmalarını nasıl izah edeceğiz” diye sordum.
Amcam, “Bunalar ABD ve İngilizlerin oyunudur. Müslümanları birbirine düşürmek için tezgâhlanıyor. Bunları yapanlar Müslüman değil, Müslüman görünen batının adamlarıdır” diye yanıtladı.
O’na, “Bizim hocalar ve büyüklerimiz 4 mezhebin olduğunu (Hanifi, Maliki, Şahfi, Hambeli), Şii’ler hak mezhepten değil mi?” sorduğumda,
Amcam, “Şii hak mezhepten değil. Ne olduklarını bilmiyorum. Ben İran’a gittim. Namaz kılarken, caminin içinde bir yerde yuvarlak ceviz büyüklüğünde taşlar var. Her giren o taşlardan bir tane alıp, önlerine koyuyorlar, ellerini önlerinde bağlamıyorlar, yanda esas duruş biçiminde tutuyorlar. Abdest alırken çoraplarını çıkarmıyorlar, üsten mest ediyorlar. Bu alışkanlıkları nereden almışlar. Bilmiyorum. Bunların gerçek Müslümanlıkla alakaları yok!” dedi.
O’na, “Ama onlara sorarsak gerçek Müslümanların kendileri olduğunu söyler. Herkes kendisinin haklı olduğunu söyler”.
Amcam, “Herkes kendisinin haklı olduğunu söyler, ama İslam tamamlanmış bir dindir: Kuran’la, Hadis’le, Sünnet’le… Kuran’da ayet var: Önceki dinlerde olduğu gibi, İslam dinini de bozmaya çalışacakları konusunda. Şirkçiler, sapanlar birçok şeyi uyduruyor.”
İlişkilerimiz pamuk ipliğine bağlı olduğu için fazla üzerine gidemedim, kestim.
Selam ve saygılar…
03 Mart 2006
Yeğenin/ Müslüm Üzülmez