Gürültünün Etkileri ve Avrupa Birliği

okuma süresi: 9 dk.

Teknolojinin ve endüstrinin artması ile doğru orantılı olarak insan ve çevre sağlığını tehdit eden önemli kirliliklerden biri de gürültüdür. Gürültü, çevrenin hoşluğunu ve sakinliğini yok ederek niteliğini değiştiren, istemeyen, arzu edilmeyen seslerin atmosfere yayılması; etkilenene bir anlam ifade etmeyen sestir. Ses ise, elastik bir ortamda işitme duyusunun algılayabildiği küçük basınç dalgalanmalarının ya da değişimlerinin oluşturduğu duyumdur.

İnsan kulağı dış kulak, orta kulak ve iç kulak olmak üzere üç kısımdan oluşmaktadır. Kulağa gelen ses dalgaları dış kulak kepçesi ve kulak kanalı yardımıyla kulak zarına doğru yönlendirilir. Ses dalgalarının oluşturduğu havadaki basınç dalgalanmaları kulak zarının titreşimine neden olur. Zarın titreşimleri orta kulaktaki çekiç, örs ve özengi adı verilen üç kemikten oluşan manivela türünden mekanik bir düzenek aracılığı ile iç kulağa iletilir. Ses dalgalarının kafatasındaki oyuklara yerleşik iç kulağa ulaşmasıyla da seslerin algılanması mümkün olur. Kulak ve işitme sistemi seslerin frekanslarını ayrıştıran bir özellik ile donatılmıştır. Bu özellik iç kulaktaki koklea’nın yapısı ile ilintilidir. İşitme sistemi bir frekans analizörü ya da çözümleyicisi olarak çalışmaktadır. Gürültü ve ses ile ilgili geliştirilen standartlarda ve gürültü denetimi çalışmalarında kulağın bu özelliği dikkate alınmaktadır.

Gürültü ölçümleri, “Ses Seviyesi Ölçüm Cihazları” ile ölçülür. Ses ölçüm birimi dBA’dır ve Desibel olarak okunur. Ölçümler, 01.07.2005 tarih ve 25862 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği”nde belirlenen standartlara göre yapılarak raporlandırılır ve değerlendirilir.

Gürültünün kaynakları…

Taşıtlar, fabrikalar, yapım ve yıkım çalışmaları, maden ve taş ocakları ve buralarda kullanılan patlayıcılar, işyerlerinde kullanılan çeşitli mekanik araçlar (motor, buzdolabı, fan gibi…) gürültünün başlıca kaynaklarıdır. Ek olarak, ses yükseltici cihazlarla sebze, meyve, tüp satışları; konvoy halindeki siyasi partilerin seçim ve propaganda çalışmaları, sportif faaliyetler sonucu yapılan konvoy halindeki kutlamalar, asker uğurlamaları, camilerde hoparlörden ezan okunması; kahve, lokanta, düğün salonu gibi yerlerdeki ses yükseltici cihazlardan yayılan müzikler, evlerde ve mahalle aralarında yapılan düğün, nişan gibi törenler de gürültüye neden olabilmektedir.

Gürültünün insan sağlığına olumsuz etkileri…

1. Gürültüye fazla maruz kalan kişilerde geçici ve kalıcı işitme kaybı olmakta; uzun süre yüksek dozda gürültünün etkisinde kalanlar sağır olabilmektedir
2. Bulunan ortamda, gürültünün etkisinde kalan kişiler, gürültünün şiddet ve süresine bağlı olarak rahatsız, tedirgin ve sinirli olmakta, tedirginlik ve sinirlilik hali gürültünün etkisi kalktıktan sonra da, bu psikolojik rahatsızlıklar devam edebilmektedir.
3. Gürültü stres kaynaklarından biri olup, ani yükselen gürültüler kalp atışlarında (nabızda), solunum hızında, kan basıncında, metabolizmasında, görme keskinliğinde değişiklere neden olur. Uykusuzluk, gürültünün neden olduğu rahatsızlıkların en önemlilerindendir. Ek olarak, gürültü migren, ülser, kalp krizi, dolaşım bozuklukları, kadınlarda düzensiz kanama, hamilelerde çocuk düşürmelere neden olduğu söylenmektedir.
4. İş veriminde azalma, konsantrasyon bozukluğu, hareketlerin engellenmesi gibi nedenlerden dolayı performans olumsuz yönde etkilenmektedir.

Bu istenmeyen etkileri azaltmak, gürültü seviyesini belirli seviyelerde tutmak, gürültüyü kaynağında azaltmak için ulusal boyutta yasal ve idari düzenlemelere gidilmiştir. Gürültünün ulusal boyutunun yanında bir de uluslararası boyutu bulunmaktadır.

Uluslararası çerçevede yapılmış ve yapılması önerilen çalışmalar

Uluslararası çalışmalarda ilk başta, 11 Aralık 1986 tarih ve 19308 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Gürültü Kontrol Yönetmeliği’nin uygulanmasında yaşanan sıkıntıları gidermek, aynı zamanda 2002/49/EC sayılı Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi hakkındaki Avrupa Komisyonu Direktifi’ni Türk Çevre Mevzuatına yansıtmak amacıyla bahse konu yönetmelik revize edilmiş, Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi (ÇGDY) Yönetmeliği (2002/49/EC) adı altında 01 Temmuz 2005 tarih ve 25862 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Bu konuda daha yapılacak çok iş var. Bu nedenle, uluslararası boyutta gürültü konusunda yapılan çalışmaların irdelenmesi, bize, çalışmalarımızda ışık tutacaktır. Kısaca;

a) Yeşil Bildiri: Avrupa Komisyonu tarafından 1993’te hazırlanan “5. Çevre ve Eylem Programında”; 2000 yılına kadar gürültü kirliliğinin önlenmesi konusunda temel hedefler ortaya konulmuş ve Avrupa’nın gelecekteki gürültü politikası saptanmıştır. Bu hedefler;
-65 dBA üzerindeki gürültüyü yok etmek,
-Hiçbir yerde ve zamanda Lmax=85 dBA üzerindeki gürültü düzeyinin aşılmamasını sağlamak,
-55-65 arasındaki gri bölgelerde yaşayan yaşanan nüfusun artmasını sağlamak,
-Sakin olması gereken alanlarda kesinlikle 55 dBA’nın aşılmamasını sağlamak.

1996 da bu hedeflere uygun olarak, gürültü azaltım politikasının geliştirilmesi amacıyla “Yeşil Bildiri” yayınlanmıştır. İzlenen bu politika sonucu, gürültü konusunda Avrupa Topluluğunda önemli gelişmeler olmuştur.

b) WHO ve OECD Çalışmaları: Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ile birlikte konuya uluslararası düzeyde ilgi göstermektedirler. Çevre gürültüsü konusunda OECD, üye ülkeler kapsamında yapılan gürültü araştırmalarının sonuçları yayınlanmıştır. Ülkemizin üye olmasına karşın yeteri kadar araştırma yapılmamış olması nedeniyle yer almadığı bu raporda, alınan önlemlerin etkisi saptanmıştır. Rapora göre, 1990’larda başlatılan “Gürültü İle Savaş”ın hâlâ geçerli olduğu vurgulanmıştır.

c) Avrupa Çevre Ajansı Çevresel Gürültü Yönetiminde Avrupa’da Geçerli Olan Metodlar ve Prosedürler Envanteri Teknik Raporu (2004): Avrupa Birliği Komisyonu’nca Çevresel Gürültü Yöntemi ve Belirlenmesi konusunda yeni bir yönerge hazırlandı. Avrupa Çevre Ajansı bu yönergenin özellikle gürültü haritalanmasında kullanılan metodlar ve prosedürlerin geliştirilmesi için büyük katkı sağlandı. Yönergenin ön çalışmalarında; bütün büyük alanlar ve özellikle ulaşım ve endüstriyel gürültü kaynaklarından etkilenen alanlar için kapsamlı bir gürültü haritalaması yapılmasının gerekliliği vurgulamıştır.

d) Avrupa Birliği Uyum Sürecinde Yapılan Çalışmalar: Avrupa Birliğine giriş sürecinde, Avrupa Birliği müktesebatının Türkiye Çevre Mevzuatına yansıtılması, çevre yönetiminin ve ilgili standartların geliştirilmesi için, ülkemizde yapılacak mevzuat değişiklikleri ve uygulama programlarının tanımlanacağı Uyum Stratejisi oluşturulması gerekmektedir. Bu bağlamda; “Türkiye Cumhuriyeti İçin Çevre Alanında Entegre Uyumlaştırma Stratejisi Projesi” kapsamında “Gürültü Sektörü Uyumlaştırma Stratejisi Raporu” hazırlanmıştır.

Bu Raporda; ulusal programda Çevre ve Orman Bakanlığı’nın sorumluluğunda olan 2002/49/EC direktifi ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından mevzuat yansıtmasının yapıldığı Açık Alanda kullanılan cihazlardan çevreye yayılan gürültü emisyonları direktifi 2000/14/EC ve Ev Aletlerinden kaynaklanan gürültü emisyonları direktifi 886/549/EC hazırlanmıştır. Mevcut durum, ilgili kurum ve kuruluşların rol ve sorumluluklarının irdelendiği raporda, incelenen Çevresel Gürültü Değerlendirmesi ve Yönetimi Direktifinin amacı; ulaşım, endüstri, şantiye, rekreasyon alanları, elektronik olarak yükseltilmiş müzik yayınları yapan eğlence yerleri, komşuluk münasebetleri… gibi belirli kaynaklar tarafından yayılan çevresel gürültüye maruz kalmanın etkileriyle belirli öncelikler esasına göre mücadele etmek amacıyla, gürültü kaynakları bazında çevresel gürültü ve titreşim yönünden tabii olacakları kuralları belirlemek ve bu kuralların kişilerin huzur ve sükununu, beden ve ruh sağlığını bozmayacak bir çevrenin geliştirilmesi yönünde uygulanmasını sağlamaktır.

Bu amaca yönelik olarak aşağıda belirtilen eylemler kademeli olarak uygulanacaktır:
-Gürültü haritalama yoluyla çevresel gürültüye maruz kalmanın belirlenmesi,
-Çevresel gürültü ve etkileri hakkındaki kamuoyunun belirlenmesi,
-Gürültü haritalama sonuçları esas alınarak; özellikle maruz kalma düzeylerinin insan sağlığı üzerinde zararlı etkilere yol açmasının mümkün olduğu ve çevresel gürültü kalitesini korumanın gerekli olduğu yerlerde gürültüyü önleme ve azaltma düşüncesinden hareket ederek eylem planının hazırlanması,
-Çevresel gürültünün değerlendirilmesi ve yönetilmesi direktifinin uygulanması, havzalar, ana yollar, ana demiryolları, ve büyük hava alanları için gürültü haritalarının ve eylem planlarının hazırlanması ve uygulanabilir olduğunda onaylanması, gürültü haritalarının ve eylem planlarının toplanması konusunda yetkili otoritenin belirlenmesi,
-Gürültü göstergelerinin seçilmesi,
-Gürültü değerlendirme yöntemlerinin oluşturulması,
-Gürültü haritaları ve eylem planları tarafından göz önünde bulundurulacak alanların belirlenmesi ve stratejik gürültü haritalarının hazırlanması,
-Eylem planlarının yapılması,
-Hazırlanan eylem planlarına ilişkin kamu görüşü alma prosedürlerinin oluşturulması,
-Kamuya bilgi sağlanması için prosedürlerin oluşturulması,
-Komşu Üye Ülkelerle işbirliği için prosedürlerin oluşturulması,
-Bir bilgi veri tabanının oluşturulması.

Direktifin direk olmayan amacı ise; direktifle uyum sağlamak için kirliliğin kaynağında azaltılmasına yönelik kayda değer miktarda gelişme sağlanması gerektiğinden, ilgili mevzuat altındaki ürün kontrolü ve malzeme idaresi hakkındaki kurallara uyulması ve dolaysıyla sanayi politikalarının geliştirilmesi gerekmektedir.
***
Günümüzde Uluslararası Standartlar Organizasyonu’nun belirlediği gürültü kirliliği standartları Avrupa Birliği tarafından benimsendi ve uygulamaya konuldu. AB’ne üye ülkeler bu standartları baz alarak çıkardıkları gürültü yasaları ile gürültünün miktarını sınırladılar. Bu yasalar zaman içersinde gürültü hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan insanların bile giderek artan şehirleşme sonucunda gürültü kavramını daha yakından tanımalarına ve ilgili yasaları çok iyi anlamalarını sağlamıştır.
***
Temel kural, mümkün olduğu kadar gürültünün kaynağında azaltılmasıdır. Böylece kaynağın gürültüsünden tüm çevre korunmuş olur. İkinci olarak gürültünün yayılma alanında azaltılması gelir. Her iki yaklaşımın da yarar sağlamadığı veya yeterince etkili olmadığı durumlarda, kişisel koruyucular kullanılarak, gürültü algılandığı ortamda azaltılır.
***
Barış, özgürlük, kalkınma ve çevre korunması birbirine bağımlı ve ayrılmaz konular olup, insanların sağlıklı, güvenli, adil ve barış içinde yaşanabilir dünyada yaşamaları en temel haklarıdır.

Not: Yazımın uluslararası boyutunda, Fizik Y. Müh. Zeliha Gemici’nin “Avrupa Birliği Uyum Sürecinde Gürültü Sektörü” yazısından yararlandım. M.Üzülmez

1 Temmuz 2006
Yayım: ?

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.