/

“Bira mı, Ekmek mi Tartışması”na İlişkin Aldığım Mektuplar

okuma süresi: 3 dk.

Geçen hafta Ergani Haber’de “Braidwood’un Bira mı, Ekmek mi Tartışması” başlıklı yazım yayınlandı.

Yazı daha önce bir Web sitesinde yayınlanmıştı. Web sitesindeki yayından sonra elektronik postayla yazıya ilişkin birkaç mektup aldım. Bu mektuplardan beş tanesini yorumsuz bilgilerinize sunmak istiyorum. Ayrıca, eleştiriye her zaman açık olduğumu, olumlu veya olumsuz sizlerden gelecek eleştiri, öneri ve düşünceleri en iyi şekilde değerlendireceğimi de bilmenizi istiyorum.

Aldığım mektuplardan birkaçı:
1. Mektup:
Sevgili Müslüm Bey,
Yolladığınız not ve ekteki yazınız için teşekkür eder, aynı zamanda, birçok meslektaşımızın ulaşamadığı üst düzeye vardığınız için de ayrıca kutlarım. Bence çok güzel toplamışınız.
Ben size bir kaç yayın adı daha vereyim, ileride işinize yarayabilir:
1)Katz, S. H. ve F. Maytag (1991), “Brewing an Ancient Beer”, Archaeology 44:24-33.
2)Jennings, J. Et.al. (2005), “Drinking Beer in a Blissful Mood”: Alcohol Production, Operational Chains,and Feasting in the Ancient World, Current Anthropology 46: 275-303.
3)Müller-Karpe, V. (2005), “Bier und Bierproduktion in Anatolien zur Bronzezeit”. Ü. Yalçın, C. Pulak ve R. Slotta (editörler), Das Schiff Uluburun Welthandel vor 3000 Jahren, Deutschen Bergbau-Museum, Bochum: 171-184. (Bu kitabın Türkçesi 2006 yılında Ege yayınlarından çıktı.)

Son yıllarda arkeometride gelişen yeni biyolojik inceleme yöntemleri, daha önceden bilemediğimiz birçok konuda yeni açılımlar getirmekte. Bunların başında “stable izotop” ve “tortu analizi” yöntemleri geliyor. Bu yöntemler geçen yıldan itibaren bira ve fermante içkiler için de denenmeye başlandı. Tam sonuçlar henüz yok ancak umut var.

Tekrar kutlarım.

Sevgi ve selamlarla…

18 Nisan 2007
Prof. Dr. Mehmet Özdoğan

2. Mektup:
Sevgili Müslüm,
Sümer birası, bizim kullandığımız biradan çok farklıydı. Bulamaç biçimindeki bira, sıvı hamur görevi yapıyordu.

Nerede yanılıyorsun?

İnsanlar doğadaki nesne ve hareketleri sözcüklerle tanımlar. Ne yazık ki, sözcüklerin gelişmesi, doğadaki akışa yetişemez. Bu durumda, sözcükler, nesne ve hareketleri eksik ve kusurlu tanımlar. Örneğin, günümüzde, “Bira” sözcüğü ile tanımlanan nesne, 2000 yıl önce, “Bira” sözcüğü ile tanımlanan nesneden oldukça farklıdır. Süredurum Yasası gereği, insanlar, günümüzdeki sözcükleri geçmişe taşırlar. Böylece, bazı güncel kavramlar, pürüzsüz sıvılar, renkli nesneler, hatta bazı 20.yüzyıl alet-edevatları 2000 yıl öncesine taşınır. Bunu ilerde daha geniş yazarım. Şimdi yazacak durumda değilim.

Selamlar.

18 Nisan 2007
Elk. Yük Müh. Nurettin Değirmenci

3. Mektup:
Merhaba Abicim.

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir ve umarım her şey yolundadır.

Biranın tarihçesini anlatan yazınızı ilginç buldum. Konu ile ilgili bilgilendirmeleri değerli buldum. Teşekkür ederim. Biz de arkadaşlarla geçen cumartesi günü Mardin, Nusaybin, Midyat ve Hasankeyf gezisi düzenledik. Çok güzel geçti. Süryani ve kiliselerin tarihi ile ilgili ilginç veriler edindik. Dini görevlilerle söyleşiler yaptık. Fotoğraflar çektik. Keşke sen de bizimle olsaydın. Neyse, kısmet olursa seninle de bir gün gezeriz oraları.

Selam, sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.

18 Nisan 2007
Resul Üstün

4. Mektup:
Merhaba. Bira mı, ekmek mi yazını okudum.

Tarihe, bölgemizdeki kaç bin sene önce yaşayan topluluklara kafayı iyice takmışsın; çok sevindirici, fakat yazında Çayönü gibi yapay, uydurma bir ismi hala kullanman, tarihin orijinli isimleriyle çelişmiyor mu? 50 yıldır zorlamayla takılan bu isim, Kemalistlerin tarihsel isimleri değiştirmeleri politikasına tarihçilerin rağbet etmemesi gerekir diye düşünüyorum. Senden ricam: Çayönü mayönü ismi yerine Sümerlerden kalan ismi, ya da Hilar’ı veya Qote Ber Çem’i kullan.

Böylesi daha iyi olmaz mı? Selamlar.

18 Nisan 2007
Kamil Sümbül

5. Mektup:
Sayın Müslüm Hoca,
Merhaba. Birayla ilgili yazını okudum. İlginçti. Biranın tarihçesi hakkında pek fazla bilgim yok. Ama, Doz Yayınları’nca basılan Harward Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Mehrdad R. Izady’ın Bir El Kitabı KÜRTLER kitabında şunlar yazılmakta:

“İran’daki Güney Kürdistan’da bulunan antik Godin tümseğinde kazı yapan arkeologlar antik bir zamanda üzüm şarabı ve arpa mayasının varlığı hakkında en eski fiziksel kanıtları buldu. Üzümün ve arpanın anavatanının Zağros-Toros dağları olduğu, bunların ilk kez oralarda ıslah edildikleri; kaldı ki, üzümün Irak’taki Güney Mezopotamya ovalarının bataklık ve tuzlu topraklarında hiçbir şekilde yetişemeyeceği gibi olguları göz ardı eden sözkonusu kazıdaki arkeologlar, Kürt dağlarının yerli kültürünü es geçerek bu her iki ürünün keşfini Güney Irak’taki Sümerlere atfettiler!” (S. 58)

Bu notu bilginiz olsun diye gönderiyorum.

Dostça selam.

25 Nisan 2007
Mıstefa

27 Temmuz 2007
Ergani Haber Gazetesi

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.