Daha önce birkaç yazımda Erganili hemşerilerimin yayınlanan kitaplarını veya Erganilileri yakından ilgilendiren kitaplar elime geçmeleri durumunda yetenek ve olanaklarım ölçüsünde tanıtmak istediğimi yazmıştım.
Bu yazımda bir şairimizden, Hayri Çakmak’tan söz etmek istiyorum.
Hayri Çakmak’ın yayınlanan Lâl şiir kitabının basımı biraz eski, ama benim elime yeni geçti. Zaten daha önceleri elime geçmiş olsaydı veya kitabından haberim olmuş olsaydı Çayönü’nden Ergani’ye Uzun bir yürüyüş adlı kitabımda kendisine de yer verirdim. Umarım kitabımın ikinci baskısında Hayri Çakmak, Resul Üstün, Mehmet Oğuz ve diğer hemşerilerimize de yer vererek bu eksikliği gideririz.
Şairimiz Hayri Çakmak 1972 yılında Ergani’de doğmuştur. İlk öğrenimini Ergani’de, yüksek öğrenimini Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde tamamlamıştır. Şu anda öğretmenlik yapmaktadır. Eli kalem tutan bir arkadaşımızdır. Öykü, deneme ve şiir yazmaktadır. Lâl şiir kitabı ilk kitabıdır.
Lâl, 2003 yılında İzmir’de kurulu bulunan Etki Yayınevi tarafından yayınlanmıştır. Şairimiz bu kitabında, 1997-2003 yılları arasında Mozaik, Berfin Bahar, Güney, Artos, Amida vb. dergilerde yayınlanan şiirlerini bir araya getirmiş. Kitap 77 sayfa olup, güzel bir baskısı var. Ama esas güzel olanı, kitabın içerisinde; yaşadığı coğrafyaya özgü toplumsal sorunları, ayrılığı, hüznü, umudu, sevdayı, aşkı… bazen doğrudan ve bazen de imgelerle anlatılan şiirlerin var oluşudur. Şiirlerinde işlediği temalar kadar bir diğer önemli olan, dile hâkimiyeti ve dizelerindeki yapının sağlamlığıdır. Şiirlerinde sözcükler hücre hücre örülüp dokunarak, ses ve anlam zenginliği bütünselliği içerisinde dizeler “Sayıklamalarda” olduğu gibi, ya bir iki ya da “Sarya”, “Gölgeler Bu/ yurdu” da olduğu gibi peş peşe uzunca sıralanmıştır.
Şairimiz dizelerinde imgelerle bazen dağların ferahlatan yabanî, boyun eğmez serin esintilerini denizlere; bazen de denizlerin barış kokan maviliğini yüce dağların yamaçlarına taşımaktadır.
Abbas Karakuş, Lâl’da yer alan “İmgenin Bahçıvanı Olmak” başlıklı yazısında:
“Hayri Çakmak’ın şiirinde sözcükler, iğde kokusuyla ovuludur. O, İmge (Varlığın Gölgesi)’nin bahçıvanı gibidir. Öyle ki eşelediği hayata şiirler eken. Her İmge kendi dilini yaratmada, kendi olma eğilimini olağan üstü bir tansıkta devinimsel olarak sezdirir. Us şiirin kalbidir. O şiirde tohumlanan İmge artık varlığın kendisidir. O şaşırtıcı dilinin ayrımına vardığımızda, dizeler arasındaki büyüye kaptırmışken kendimizi; sözcüklerin kanadığını, gittikçe sürekli yükselen gizli bir sızı gibi yaşama seslendiğini görürüz. Bu bağlamda Çakmak’ın şiiri biçemi savruk, doğası sayrılıdır. Dahası aydınlık dizelerinin, uzak çağrışımları sayıklayan; yeni bir dilin kendine gelme yönündeki yaratma düşleminde ‘Sezgi’si yaralı ama daima esinleyendir…” diye yazmaktadır.
Şairimiz ise şiiri hayatı dönüştüren bir metafor olarak görmektedir. Ve -kendi ifadesiyle-; şiir, deneme ve hikâyeler yazarak devasa hayata tutunmaya, hayatın dolaşımında olmayan kelimeleri, hikâyeleri hayatın dolaşımına koymaya, yan yana gelmeyen kelimeleri tespih taneleri gibi yan yana getirmeye çalışmaktadır. Şairimizden bizlere güzel şiirler ve yeni kitaplar armağan etmesini bekliyoruz. (Bu konuda bir müjde verebilirim, aldığım haberlere göre Mühre adında yeni bir şiir dosyası hazır, kitap olarak yayınlanmayı bekliyor.)
***
Hayri Çakmak’ın Lâl’ı bir şiir kitabı. Fevzi Karadeniz’in de 2001’de yayınlanmış Lâl isminde bir senaryo kitabı bulunmaktadır. Şairlerimizin, yazarlarımızın böyle Lâl isminde peş peşe kitaplar yayınlamaları bence tesadüfî değil. Diline kilit vurulmuş bir halkın evlatlarının “lâl” olmasından daha doğal ne olabilir?
Ama ben umutluyum. Dillere vurulan kilitler bir gün kırılacaktır!
***
Hayri Çakmak’ın bir şiiri:
“Se-viş-mek Kısaltsın Ömrümüzü
Yorulunca uzarmış yollar
Biz kara trenleri seçelim yine de
Ve upuzun yolları
Küçücük kompartımanları
Varsın yorulmak kısaltsın ömrümüzü.
Hızla çoğalırken gri renkler
Gelirken iktidara mezbaha kokusu
Bulutsu şarkılar
Derbeder hüzünler çoğalırken
Biz güzel şarkılar seçelim yine
Özgürlük şarkılarını, halk şarkılarını
sevda şarkılarını
Varsın söylemek kısaltsın ömrümüzü.
Dehlizler gün be gün büyürken yeni asırlara
Savaşlar çoğalırken
Çocuklar ölürken
Biz yine de sevelim
Varsın sev-il-mek kısaltsın ömrümüzü
Sevelim bütün insanları
Gülmeyi, sevişmeyi unutmayanları
Varsın günah sayılsın tüm bunlar
Varsın sevişmek kısaltsın ömrümüzü.
Dünya ve evren k-anla büyürken
Biz çiğdemler büyütelim yine de
Uçurtmalı çocuklar
Ulaşılmamış sevgiler bulalım
Güzel şarkılar
Dostluklar
Biz beyaz düşler kuralım yine de
Bakır umutlar
Varsın yaşamak kısaltsın ömrümüzü.
Ağlarken annelerim her yerinde dünyanın
Bir daha ağlamamak için yürüyelim yine de
Varsın son bir kez ağlamak kısaltsın ömrümüzü.”
(Lâl, s: 50-52)
6 Temmuz 2007
Ergani Haber Gazetesi