İstanbul-Fatih’te bulunan Millet Yazma Eserler Kütüphanesi’nin kurucusu, Osmanlı’nın son kitap kurtlarından bilge insan Ali Emîrî Efendi’nın topladığı fermanlar, beratlar, hatlar ve elyazması kitaplar İstanbul’da Suna ve İnan Kıraç Vakfı, Pera Müzesi ve İstanbul Araştırmaları Enstitüsü salonlarında Millet Yazma Eserler Kütüphanesi ile birlikte düzenlenen “Ali Emîrî Efendi ve Dünyası” sergisinde sergileniyor.
Sergide; ilk Türk dili sözlüğü olan onbirinci yüzyılda Kaşgarlı Mahmud tarafından yazılmış Divân-ü Lugâti’t-Türk’ün günümüze ulaşan tek nüshasının da aralarında bulunduğu kıymetli eserler 1 Temmuz 2007 tarihine kadar görülebilecek.
Millet Yazma Eserler Kütüphanesi yetkililerinin verdiği bilgiye göre sergilenen eserler, Ali Emîrî Efendi’nin çöken imparatorluğun yıkıntıları arasından toplayıp yaşamı boyunca titizlikle koruduğu, sonra da kendi kurduğu Millet Kütüphanesi’ne bağışladığı ferman, kitap ve hatların yanı sıra “kültür insanı” kimliğini öne çıkaran özel eşya ve belgeleri kapsıyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, açılışını yaptığı sergide, Ali Emîrî Efendi’nin siyasi ve kültürel çöküş döneminde Millet Yazma Eserler Kütüphanesi gibi bir müessese kurduğunu hatırlatıp, şunları söyledi: “O, koca imparatorluğun kültürel birikimine haiz son Osmanlılardan ve gerçek kitap dostlarındandı. Seçici bir kitap koleksiyoneri olan Emîrî, özellikle nadide eserleri maaşından artırıp toplayan, parayla alamadıklarına yoğun bir uğraşı ile istinsah ederek sahip olmaya çalışan müstesna biri. (…) Ali Emîrî Efendi, kendi milletinin kültürüne ait bu çok kıymetli eserleri kendi adına bir kütüphanede toplamak isteyen devrin yöneticilerine, bunların milletin malı olduğunu söyleyerek kabul etmemiş ve bunların Millet Kütüphanesi olarak adlandırılmasını önererek kütüphanenin milletimize kazandırılmasını sağlamıştır.”
Pera Müzesi ve İstanbul Araştırmaları Enstitüsü salonlarında iki mekânda açılan “Ali Emîrî Efendi ve Dünyası” sergisi, kitapların muazzam dünyasına yolculuk niteliği taşıyor. Sergi, üç aşamalı kurgulanmış. Birinci bölümde, Kanunî’den Sultan Reşad’a uzanan 500 yıllık bir dönemin tuğra, hat ve tezhip şaheserleri olan ve bugüne kadar günışığına çıkmamış 49 adet ferman ve berat yer alıyor. İkinci bölümde, hat sanatı ustalarına ait 31 adet kıt’a ve levhayı kapsıyor. Üçüncü bölümde ise, Ali Emîrî Efendi’nin yaşamı boyunca topladığı nadir kitaplardan seçmeleri içeriyor. Dünyada bir tek nüshası olan Divân-ü Lugâti’t-Türk ilk defa bu sergide sergileniyor.
Ali Emîrî Efendi’nin kısa yaşam öyküsü ve eserleri
Ali Emîrî Efendi, 1857 yılında Diyarbakır’da doğdu. Düzenli bir eğitim görmedi, özel eğitim almanın yanında medrese öğretimi gördü. Diyarbakır’da yeni kurulan telgrafhaneye devam ederek telgrafçılık öğrendi (1875). Ömrü imparatorluk coğrafyasını bir uçtan diğerine adımlamakla geçti. Anadolu ve Rumeli’nin çeşitli yerlerinde âşâr müdürlüğü, muhasebecilik, defterdarlık ve maliye müfettişliklerinde bulundu. Gittiği her yerde kaderine terk edilmiş nadide kitapları topladı. Kendi el yazısıyla kitapların birçoğunun kopyalarını çıkarttı, birçok eseri yok olmaktan kurtardı. 1908’de kendi isteğiyle emekliye ayrılıp İstanbul’a yerleşti. Bir süre Tarihi Belgeler Tasnif Komisyonu Başkanlığı ve Tarihi Osmani Encümeni üyeliği yaptı. Hiç evlenmedi, hiç fotoğraf çektirmedi ve İstanbul’da yaşamasına rağmen Beyoğlu’na hiç adım atmadı. Hayatını kitapları ve kedileriyle geçirdi. Yaşamı boyunca titizlikle topladığı kitapları, İstanbul’un Fatih semtinde Şeyhülislam Feyzullah Efendi’nin kurduğu Feyziye Medresesi’ne bağışlayarak Millet Kütüphanesi’ne dönüştürdü, 16 bin cilt nadir yazma ve basma eseri kültür dünyasına armağan etti; ve ölünceye kadar bu kütüphanenin müdürlüğünü yaptı. 23 Ocak 1924’te, İstanbul’da Fransız Hastanesi’nde vefat etti. Mezarı, İstanbul Fatih’te Fatih Türbesi avlusundadır.
Ali Emîrî Efendi, şair, tarihçi, kütüphaneci, biyografi yazarı ve yayıncıydı. 1909-1910 yılları arasında 6 sayı Amid-i Sevda, 1918-1922 yılları arasında 36 sayı Tarih ve Edebiyat Mecmuası’nı yayınladı. Basılmamış şiirleri 3 cilt tutmaktadır. Arapça ve Farsçayı iyi bilen Emîrî Efendi’nin elliye yakın eseri bulunmaktadır.
Kitâbu Dîvân-ı Lugâtü’t-Türk
Eserlerinden bazıları şunlardır: Diyarbakır’da yetişmiş şairlerin yaşam öykülerini içeren Tezkire-i Şuara-yı Amid’in birinci cildi (1911), Osmanlı sultanlarının şiirlerinden seçtiği Cevahir ül-Müluk (1901), Levami ül-Hamidiye (1894), Osmanlı Vilâyât-ı Şarkiyesi-Diyarbekir (1918) vs…
Ali Emîrî Efendi kendi eserlerinden ziyade, bir dedektif gibi arayıp bulduğu kitapları, topladığı nadide eserleri kültür dünyasına kazandırmasıyla tanınmıştır. Kültür dünyamıza kazandırdığı eserlerden bazıları da şunlardır:
Divân-ü Lugâti’t-Türk: Onbirinci yüzyılda Kaşgarlı Mahmud tarafından yazılan ve yüzyıllarca sadece adı bilinen ama kendisi kayıp olan bu kitabın günümüze ulaşmış tek nüshası 1914 yılında Ali Emîrî Efendi tarafından İstanbul’da bir sahaf dükkânında bulunup bilim dünyasına armağan edilmiştir.
Acaib ül-letaif: Hoca Gıyasettin’in 1419’da Çin’e yaptığı seyahati anlatır.
Mardin Müluk-i Artukiye Tarihi: Kâtip Ferdi’nin Artuklar ve Mardin yazıtlarına ilişkin yapıtına notlar eklediği eserdir.
Cerrahiyyet-ül Hâniyye: Bu kitap, bir cerrah olup ameliyatlar yapan Sabuncuoğlu Şerafeddin Bilâlî’nin eseridir. Bu kitapta bazı mühim ameliyatların yapılışı ve ameliyatta kullanılan aletler resim ve minyatürlerle gösterilmiştir.
Âşık Çelebi Tezkiresi: Âşık Çelebi’nin yazmış olduğu Meşâir-i Şuara isimli eserdir. Eserde 79 minyatür bulunmaktadır.
Kıyafatü’l İnsaniye Fi Şemâili’l-Osmaniye: Seyyid Lokman’ın insanın fizikî yapısına bakarak karakter analiz yöntemlerini içeren bir eseridir. Vs…
Yahya Kemal, Ali Emiri’ye Gazel şiirinde bu bilge insan için şunları yazmaktadır:
“Muhtaç isen füyuzuna eslâf pendinin
Diz çok önünde şimdi Emiri Efendi’nin
Âmid o şehr-i nur öğünsün ile’l-ebed
Fazl ü faziletiyle bu necl-i bülendinin
İklim-i Rûm’u gezdi otuz yıl taraf taraf
Bir maksadıyle tab’-ı nefâ’is-pesendinin
Yekpare nur olan bu kütüphâne-î nefis
Yekpare servetiydi bu âlemde kendinin
Ecdâd-ı pâkimiz gibi vakfetti millete
Hayranı oldu halk eser-î bîmenendinin
Yâ Fahr-ı Kâinaat sen iyfâ et ecrini
Divân-ı Kibriya’da bu Şark ercümendinin”
***
“Ali Emîrî Efendi ve Dünyası” sergisi kitapseverleri, sanatçıları, tarihçileri bekliyor.
Ali Emîrî Efendi ilgi bekliyor!
Not: Yazı il olarak “Diyarbakırlı Kitap Dedektifi Ali Emîrî Efendi’nın Topladığı Nadide Kitaplar İstanbul’da Sergileniyor!..” başlığı altında 18 Nisan 2007 tarihinde Yeni Yurt gazetesinde birinci sayfadan haber olarak yayımlandı.
Sonra;
4 Mayıs 2007 tarihinde Ergani Haber gazetesinde yayımlandı.