Bilim, Paradigma, Değişim ve Örgütler başlıklı yazım bazı sitelerde yayımlandı (02.06.2007 ve 13.07.2007 tarihlerinde).
Bu yazımla ilgili birçok e-mail/ ileti aldım. Gelen yazıların çoğu, yazının “ağır” olduğu, pek anlaşılmadığı üzerineydi. Yazıyı, çalıştığım işyerinde okumaya meraklı, dünyada olup-bitenlere kafa yoran, yönetim bilimi ve politika ile ilgilenen birçok mühendis arkadaşıma da okumaları için verdim. Bu arkadaşlarım da yazının “çok bilimsel” olduğunu, bu nedenle fikir yürütemeyeceklerini söylediler. Ama bu yazımla ilgili Nurettin Değirmenci’den gelen yazı hem eleştirel nitelikte ve hem de ilginç tespitler içermekte. Yazı, yazımın içeriğiyle doğrudan ilgili olmasa dahi, bence önemli: Yazım Newtoncu düşünceden Kuantumcu düşünceye evirilmeyi anlatıyordu. Nurettin Değirmenci ise, yazımdaki sadece bir cümleye takılmış.
Yazıya cevap verme yerine, bana gelen yazıyı sizlerle paylaşmanın daha iyi olacağı düşüncesindeyim. Okuyunca bana hak vereceğinize inanıyorum.
Nurettin Değirmenci’den aldığım yazı:
Sevgili Müslüm,
“İnsan benliği zihinsel, duygusal ve manevi olmak üzere üçlü bir düzleme sahiptir” savını anlayamadım.
Freud insan belleğini, “Bellek, Üst bellek ve Alt bellek (Ego)” diye tanımlar.
Görecelilik Yasası gereği, insan belleği, “Bellek ve Üst bellek” diye ikiye ayrılmak zorundadır. Aksi durumda, kıyaslama yapılamaz. Kıyaslama (ölçüm) yapmadan dengeye (yargıya) ulaşılmaz.
Ego nedir?
Ego, beyin hücrelerinin ısınması ve yanmasıdır. Beyin hücrelerinin ısınma ve yanmasına neden olan her bellek etkinliği, Ego’yu uyartır. Şu halde, Ego, bellekte özel bir bölüm değil, beyin hücrelerinin tümünü kapsayan etkinliktir.
İnsan, belleği dış etkilerle gelişme gösteren yapıya sahiptir.
1-Atalardan miras alınan kalıtsal bellek ve üst bellek vardır; sezgilere ait sinyal kümlerini içerir. Doğal davranışları yaptırır. Bir bebeğin dudaklarını hareket ettirmesi, meme emmesi atalarından miras aldığı sinyal kümeleri yardımıyla olur.
Hayvanlar atalarından miras aldıkları sınırlı gelişme gösteren bellek ve üst bellek etkinlikleri ile yetinmek zorundadırlar.
2-Dış etkilerle değişen bellek ve üst bellek vardır; aile, çevre, eğiticiler yardımıyla gelişir.
***
A-İnsan dâhil canlıların bellek yapısı evrensel ölçülerle tanınmıyor; ama, davranışlar incelenerek bellek hakkında yorumlar yapılıyor.
B-Dış dünyadaki bütün nesne, hareket ve hareket aralıkları evrensel ölçülerle tanınmıyor. Örneğin, acı, ekşi, tuzlu, koku gibi etkiler henüz sayılarla ölçülemiyor.
***
Sezgiler ve kavramlar insanlarda zihinsel (manevi) etkinliği oluşturur; kaslara, bezlere iletilen emirler yaratır.
Kaslara iletilenler, fiziksel davranışlara;
Bezlere iletilenler, “Duygusal” davranışlara neden olur.
***
İnsanların bellekleri kocaman evrendir. Bu evrende, göreceli olarak, yararlı, zararlı, yıkıcı, yapıcı oluşumlara neden olacak sinyal kümeleri oluşur.
1-Bütün duyularca tanınan yüksek seviyeli sinyal kümeleri beden organlarını denetimine alır.
2-Düşük seviyeli sinyal kümeleri etkisiz olur.
3-Sadece bazı duyu yolları ya da beden organlarından etkili olan yüksek seviyeli sinyal kümeleri olur. Tikler, tekrarlanan sözcükler gibi davranışlar yaratır.
Psikoloji, bellekteki yüksek seviyeli, düşük seviyeli, davranış bozukluklarına neden olan değişik sinyal kümeleri ile dolaylı ilgilenir. Çünkü:
A-Bellekteki sinyal kümelerini evrensel ölçülerle tanımıyoruz.
B-Tanınmayan oluşumlar doğrudan denetim altına alınamaz. Bellekteki oluşumları doğrudan ölçecek hassasiyette ölçü aygıtları yoktur.
***
Descartes, “İnsan belleğinde manevi bir kısım vardır. Bu kısım Tanrının parçasıdır ve ruhu oluşturur. Ruh bedeni sevk ve idare eder” der.
Diğer dinsel liderlerin ruh ile ilgili tanımları bu kadar açık-seçik değildir. Asırlardır yapılan bilimsel çalışmaların sonucu Descartes’in savına, “Evet” demiyor.
1-İnsan belleği doğa yasalarının denetimindedir. Bellekteki oluşumları sevk ve idare eden doğa yasaları, dış dünyadaki doğa yasalarının ayrılmaz parçasıdır.
2-Dış dünyadaki doğa yasalarına, “Evrensel Ruh” dersek, “Bellekteki oluşumlar, Evrensel Ruhun uzantısıdır” diyebiliriz. (Bu benim tanımımdır.)
***
“Bellek” denen değerli oluşumu:
1-Ben açık-seçik tanımlayamıyorum.
2-Sizler anlayamıyorsunuz.
Ne olacak bu memleketin hali?
Elk. Yük. Müh. Nurettin Değirmenci
5 Aralık 2007 tarihinde http://irgatsui.blogcu.com ‘da ve
25 Temmuz 2008 de Ergani Haber gazetesinde yayımlandı.