15 Eylül 2008 günü Çapa Tıp Fakültesi Dâhiliye Bölümü 403 nolu odada hasta yatan Nail V. Çakırhan ve kendisine refakat eden eşi Prof. Dr. Halet Çambel’i ziyaret ettim.
Nail Bey yatakta, sırtı duvara dönük kolunda serum takılı, arada sırada ki inlemelerinin dışında hiçbir harekette bulunmadan yatıyordu. Yarım saatlik ziyaretim sırasında bu vaziyeti hiç değişmedi. Durumunu sorduğumda, Halet Hanım, vücudunda enfeksiyon olduğunu, enfeksiyonun kaynağının henüz saptanamadığını açıkladı. Halet Hanım’a kendisinin nasıl olduğunu sorduğumda ise, kendisinin iyi olduğunu, uzun süredir Nail Bey’in sağlık sorunlarıyla ilgilendiğini belirtti.
Halet Hanım’ı ilerlemiş yaşına rağmen gözlerinin içinin güldüğünü, canlı, zekâsının ise pırıl pırıl olduğunu gözlemledim. Gözlüksüz yazılı metinleri çok rahatlıkla okuyabildiğine şahit oldum.
Ziyaretimde, Halet Hanım, beni Çayönü’nden Ergani’ye: Uzun bir yürüyüş kitabımdan dolayı tanıdığını, ziyaretim nedeniyle çok memnun kaldığını belirti. Kendisine, kendisiyle ilgili daha önceleri yazdığım ve Berfin Bahar (Mart 2006, Sayı: 97) ve Yeni ÇABA (Ocak-Nisan 2007, Sayı: 49-50) dergilerinde yayınlanan Bilim, Çayönü ve Halet Çambel ve 19.01.2007 tarihinde Ergani Haber gazetesi’nde yayınlanan Prof. Dr. Halet Çambel ve “Karatepeli Fıkraları” başlıklı yazılarımın birer örneği ile Gecenin Islığı şiir kitabımı takdim ettim. Teşekkür etti. Yazılar ve kitap için sevindi. Yüz ifadesi ve gözlerinin içinin gülmesi, mutlu olduğunu belli ediyordu. Yeni çalışmalarımdan, yeni yayınlanacak olan HİLAR kitabımdan konuştuk. Çalışmalarıma devam etmemi söyledi. Ben, ziyaretimi kabul ettiği için, şimdiye kadar yaptığı bilimsel çalışmalar için, doğum yerim, çocukluk ve gençliğimi yaşadığım, memleketim Ergani’ye yaptığı katkılar için kendisine teşekkür ettim.
Halet Çambel ve Müslüm Üzülmez
15.09.2008 Çapa Tıp Fakültesi-İstanbul.
Foto: Müslüm Üzülmez Arşivi
Nail Bey ve Halet Hanım, hem renkli, hem farkı duruşları olan aydınlarımızdandır. Çalışkanlıklarıyla, çalışmalarıyla, düşünce ve duruşlarıyla yazım ve düşünce dünyamızda, bilim çevresinde saygın yer edinmişlerdir. Nail Bey, 1950 TKP tutuklanması sırasında ve cezaevi tutukluluk süresince; tahliye sonrasında ise, bilge kişiliği ve yaşam tarzıyla örnek olmuş insanlarımızdan biridir. Halet Hanım ise, Türkiye’de üniversitelerde arkeoloji bölümlerinin kurulması, kurumlaşması ve bir bilim dalı olarak gelişmesinde fazlasıyla emeği geçen, katkısı olan bir bilim insanımızdır. Güneydoğu Anadolu Tarihöncesi Araştırmaları Karma Projesi‘ni,1962 yılında Prof. Dr. Robert J. Braidwood’la birlikte İstanbul ve Chicago Üniversitelerinin ortak girişimiyle, ilk üretimciliğe geçiş aşamasının tüm doğal verilerini ve arkeolojik açıdan hiç bilinmeyen bölge olan Yukarı Dicle Havzası’nda “tarımcı ilk köy topluluklarının ortaya çıkışı“na yönelik araştırmaları başlatanlardandır. Çok geniş ve kapsamlı olan bu proje çerçevesinde, yurt içi ve yurt dışından birçok bilimsel kurumun katılımı ile çalışmalara daha sonraları da devam edilmiş ve bu araştırmalardan ilginç sonuçlara varılmıştır. Kazılarda ele geçen buluntuları yorumlayan kitap ve makaleler kaleme almıştır. Ergani, Hilar ve Çayönü isimlerini dünya kültür literatürüne taşımıştır, tanınmasına vesile olmuştur. Daha sonraları kazılara Prof. Dr. Mehmet Özdoğan başkanlığında devam edilmiştir.
Halet Çambel, dost canlısıdır, vefalıdır. Daha önceleri de birkaç kez yazdım: O, sadece tarih ve arkeolojiyle değil, memleket sorunlarıyla uğraşıp cezaevlerinde gün sayanlara da ilham ve destek olmuştur. Aşkların en güzelini yaşamış ve aşkını hep yüreğinde yaşatmıştır. Bir yandan bilimsel çalışmaları nedeniyle Anadolu’da karış karış gezerken, diğer yandan da yüreğinde sevdalar taşımıştır. Cezaevlerinde hep O’nun yolu gözlenmiştir. Cezaevlerinde yatanların dertlerine çare olmaya çalışmıştır. Cezaevindekiler ise, O’ndan çok şey istemişlerdir: Görüş günlerinde mutlaka gelmesini… Arkadaşı ve sevgilisi Nail V. Çakırhan 1950’lerde bir grup arkadaşıyla cezaevinde tutuklu olması nedeniyle, O, görüş günlerini hiç kaçırmaz. Nail V. Çakırhan da durmadan kendisine hasret dolu mektuplar yazar. Yıllar sonra, gün gelir, Türkiye Sosyal Tarih ve Araştırma Vakfı –TÜSTAV bu mektupları bir kitap olarak; Üç Hapishaneden Mektuplar: CANIM HALET’ÇİĞİM adı altında yayınlar. Kitap, Nail V. Çakırhan’nın Harbiye, Sultanahmet ve Aydın Cezaevlerinden Halet Çambel’e yazıp gönderdiği mektuplardan oluşmaktadır. Mektuplar da; aşka, sevgiye ve özleme dair şeylerin yanında, cezaevi yaşamı, sosyal sorunlar tatlı bir dille anlatılmakta; 1950’li yılların memleket havası yansıtılmaktadır.
CANIM HALET’ÇİĞİM kitabını bulup okumanızı öneririm.
***
Vefakârlık bir erdemdir.
Her şeyin maddi şeylere, yeşil Dolar‘a endekslendiği bir dönemde en çok buna ihtiyacımız var diye düşünüyorum. İnsanlığın gelişimine, toplumsal ilerlemeye katkı sunanları unutmamalı: Kadir kıymet bilmeliyiz!
Halet Hanım ve Nail Bey’in daha çok güzel çalışmalara imza atacaklarına inanıyor; Nail Bey’e şifa, Halet Hanım’a sağlık ve afiyet diliyorum.
18 Eylül 2008 tarihinde
www.kuyerel.com ve www.sivildusunce.com sitelerinde;
27 Eylül 2008 tarihinde de Yeni Yurt gazetesinde yayımlandı.
Not: Bu ziyaretimden çok kısa bir süre sonra, 11 Ekim 2008 günü Nail Çakırhan’ı kaybettik. Nur içinde yatsın. Halet Hocama sabır diliyorum. (12 Ekim 2008)