“Şiir süs değildir.
Şiir patlamadır.
Şiir düşmanın beyin zarına girmektir.” -Peter Curman
Şiir sözcüklerle yeni bir dünya kurmaktır.
Şair, sözcükleri bir uyum, bir ahenk içinde dizeleştirip yıldızlara merdiven dayayarak karanlığın ortasında ışıltılardan yeni bir dünya kurmaya çalışan söz-eridir.
Şairlerimiz: “Aynı kökten üreyen ağacın/ayrı renk ve tattaki meyveleri”, Dicle’nin bazen durgun ve bazen de coşkulu akan farklı sesleri; gül desenli elbisesiyle dünyalar güzeli kızlarımızın bağlarımızdan topladığı üzümler gibi farklı tatları; dağlarımızda, zozanlarımızda, surlarımızda yeşeren farklı renklerdeki nadide çiçekleridir. Sevgili dostum Resul Üstün’de bunlardan biridir.
Yazarlık, şairlik zor, kolay bir uğraşı değildir. Hele siyasi iklimi çok sert geçen Resul’un yaşadığı coğrafyada. Yazmak için inançlı, hevesli olmanın ötesinde insanın bu işe yüreğini koyması gerekir.
Resul’un yaşadığı coğrafya, “Kürt sorunu” etrafında dolanan iç karartıcı sözcüklerin, kavramların uçuştuğu coğrafyadır. Burada acı, gözyaşı, yaralanma, bombaların patlaması, ölüm, ev basma, gözaltı, köy boşaltma, göç, çatışma, sınır ötesi operasyon, uçakların sorti yapması… günlük yaşamın parçasıdır. Burada her şey çok sert: Yaşamla ölüm iç içedir. Deşifre Etme Yalnızlığımı’nda kadife yumuşaklığında şiirler bulunsa da, Şairimiz genelde sert/ele avuca gelmez isyankâr sözcük ve dizelerden örmüş şiirlerini. Dağ, heyelan, kurt ulumaları, avcı, kan, cehennem, talan, ateş, infilak, çarmıh, şarapnel, Halepçe, pranga, lokavt, grev gibi sözcükler; “Kansıza, soysuza rezil etme beni”, “Ürkek bir tavşan burnundan soluyor”, “yüreği kelepçede kan ağlıyor”, “Mezardaki ölü gibiydi gece”, “seni de napalm diye/geleceğime döşemişler”, “Bir gece vakti tutuştu bedenim”, “çılgın fırtınalar sıyırdı geçti yüreğimi”, “İhtilâli bir volkan içinde yanıyor bedenim”, “Her Diyarbakır Temmuzu’nda buz gibi terler dökmek…/Gidenin ardından el bile sallayamamak ne zor şey”, “gecelerin ihanet kurşunu gibi gelip geçti…” gibi dizeler kor ateş olup okuyanları buz dağında yakmaktadır: Şiirleri sanki bir çığlık!
Zaten Resul’a göre; “Şiir dediğin coşmalı, coşturmalı./Nehir gibi yüreklere akmalı./Okuyanı ateşlerken,/dinleyeni sönmemecesine yakmalı.”
***
Kora Yayın tarafından Ocak 2008’de yayımlanan Deşifre Etme Yalnızlığımı’nda 99 şiir bulunmaktadır. Kitapta yer alan şiirlerin büyük birçoğu daha önce Berfin Bahar, Ekin Sanat, Esmer Popüler, Kültür ve Edebiyat gibi çeşitli dergilerde yayınlanmış şiirlerdir. Şiirlerde toplumsal şiirin doğası gereği haksızlıklara isyan var. Bu isyan slogana kayılmadan; tema, kurgu, dile hâkimiyet ve ahenk bütünselliği sağlanarak gerçekleştirilmiştir diye düşünüyorum.
Arkadaşım eline, yüreğine sağlık; her daim kalemin tükenmez, ferasetin açık olsun!
Şubat 2008’de Berfin Bahar (Sayı: 120) dergisinde ve
29 Şubat 2008 tarihinde Ergani Haber gazetesinde yayımlandı.