Ergani Kitabının Hikâyesi

okuma süresi: 4 dk.

Ergani altı Hilar
Güneş Makam’a doğar
Geçmiş saklı-karanlık
Hilar’da tarih yatar.

Her şey, yukarıdaki dörtlükle başladı…

2002’de yazdığım ve Gecenin Islığı şiir kitabımda yer alan Hilar şiirim, bu işin tetikleyicisi oldu. Ardından, Çayönü ve Ergani tarihi ile ilgili elime geçenleri okumaya ve notlar tutmaya başladım. Derken, baskıdan çıkan şiir kitabımı dayım Nurettin Değirmenci’ye gönderdim. Dayım, şiir kitabımla ilgili görüşlerini bildiren bir yazı gönderdi. Yazısında, Ergani’nin tarihi ve sosyal yaşamına eğilmemin iyi olacağını ve edineceğim bilgileri yazmamı öneriyordu. Tabi, daha önce de bazı arkadaşlarım Ergani’de şu oldu, bu oldu; “Senin elin kalem tutuyor, bunları yazsana” türünden dileklerini zaman zaman dile getiriyorlardı. Bendeki ilgi ve benden beklenenler birleşince olur mu, olmaz mı diye düşünmeye başladım. Sonunda, yazmaya karar verdim.

Yazacaklarım, kitabın Önsöz’ünde de belirttiğim gibi “nereden nereye” geldiğimizin bir belgesi olmalıydı. Bu nedenle, geniş ve derin araştırmalara başladım. İstanbul’daki -Ergani kütüphanesi de bunlara dâhildir- birçok kütüphaneyi günlerce dolaştım, notlar çıkardım, fotokopiler çektim. Mektupla, telefonla, e-mail’le tanıdıklarımdan, kitapta yazmayı düşündüğüm kişi veya yakınlarından fotoğraf, bilgi, belge istemeye başladım. İstanbul ve Ergani’de bilgi sahibi olan tanıdıkları, yaşlıları bulup saatlerce onları dinledim. Bilgi belge toplama işini sürdürürken, bir yandan da bilgisayarın başında yazmaya başladım: Ve, dört yıl sonra kitap: Çayönü’nden Ergani’ye: Uzun bir yürüyüş adıyla çıktı.

Bu çalışmaların sonucunda çok kıymetli bilgi, belge ve fotoğraflara ulaştım. İki tane Fransızcadan, bir tane de Eski Ermeniceden olmak üzere, Türkçede bulunmayan metinlerin çevrileri yapıldı. Kitapla yüzlerce belge ve fotoğraf ölümsüzlüğe kavuştu.

Kitabın yazım aşamasında bilgi belge temininde, yazılmasında, basımında birçok insanın maddi ve manevi desteği, katkısı oldu. Hepsine buradan bir kez daha yürekten teşekkür ederim. Kitap çıktıktan sonra, çalışmamı kutlayan birçok telefon, e-mail ve mektup aldım/ve alıyorum. Tepkiler olumlu.
Kitapla ilgili www.Hürriyetim.com.tr, www.SHOWTV.net, www.Ergani.bz.tc, www.gönülsitesi.net gibi sitelerde ve Bilim ve Gelecek, Berfin Bahar, Evrensel Kültür dergilerinde, günlük Evrensel ve Birgün gazetelerinde, haftalık Ergani Söz ve Ergani Haber gazetelerinde tanıtıcı yazılar çıktı. Ayrıca Enver Yorulmaz’ın Yeni Çaba dergisinde, Naci Gümüş’ün Yeni Şafak ve Ergani Haber gazetesinde, Kenan Mendekli’nin SHOWTVnet sitesinde, Abdurrahman ve Eşref Üzülmez’in Ergani Haber gazetesinde yazıları çıktı. Ergani FM ve TRT GAP radyolarında canlı yayınlara katıldım. En içten, halisane duygularla hepsine teşekkür ediyorum.

Açıktan değil, dolaylı yollardan aldığım olumsuz eleştirilerden biri, kitapta yer alan kişilerle ilgili. A kişisini niye aldın da B kişisi niye almadın veya C kişisi niye yazılmamış vs… Haklı olabilirler, ama benimde haklı olduğum yanlar var. Birincisi, Ergani’den çıkalı çok uzun bir zaman oluyor. İkincisi, Ergani’den çok uzak bir yerdeyim, İstanbul’dayım. Her şeyi, herkesi hatırlamamam gayet normaldir, bu bir. İkincisi, ben ancak tanıdıklarımı, bildiklerimi ve haklarında bilgi ve belge toplayabildiklerimi yazdım. Tanımadıklarım, hatırlayamadıklarım, haklarında bilgi ve belge toplayamadıklarım hakkında ne yazabilirim ki? Kendimce farklı, renkli ve mesleğinde öncü olanları seçtim. Ve bunları anlatırken de, bir şeyler anlatmaya çalıştım. Örneğin; Muhtar Sakine’yi anlatırken, İslam’ın kadına bakışı ve feodal üretim ilişkilerinin yer yer hüküm sürdüğü bir yerde bir Kürt kadınının erkeklere rağmen yönetici oluşunu; Sinemacı Adil’i anlatırken sinema ve eğitim olayını; Esweri Ağa’yı anlatırken ağalık kurumunu ve çok evliliği; Defçi Pembe’yi anlatırken hapishane ve tutukluluğu; Gazozcu Neco’yu anlatırken kayıp olan meslekleri anlatmaya çalıştım. Niyetim hiç kimseyi övme ve yerme değil, Ergani’den hoş bir şeyler geriye kalsın istedim. Tabi, anlatılacak çok konu ve daha çok insanlarımız var. Bunlar birden olmaz. İnşallah bu boşluğu başka arkadaşlar doldurur. Şu anda, bildiğim kadarıyla Sedat Eroğlu kardeşimiz Ergani ile ilgili yeni bir kitap çalışması yapıyor. Başka çalışmalar var mı, bilemiyorum. Bize düşen görev, bu konularda çalışanlara yardımcı olmaktır. Çünkü: Yazılanlar Ergani’nin kültürel zenginliği olacaktır.

Yazar ve şairlerimizden kitapları olan, ama benim haberim olmayan ve kitapta yer almayan Resul Üstün ve Hayri Çakmak gibi hemşerilerim de var, kitabı yazarken onlardan haberim olsaydı seve seve yer verirdim. Kitabımda yer almayan arkadaşlar; yayınlanan kitaplarını, özgeçmişlerini ve fotoğraflarını gönderirlerse kitabın ikinci baskısında kendilerine yer verilecek, ilave edileceklerdir. Birde, Şeyh Sait olayını neden geniş ele almadığım sorulmaktadır. Ben, Şeyh Sait olayında, sadece babamın amcası Zekeriya Üzülmez’in anlatımlarını hatırlaya bildiğim kadar aktarmaya, yani sözlü tarihe bir katkı sunmaya çalıştım. Amacım Şeyh Said olayını anlatmak değildi, Şeyh Said ve Şevki Bey yalnız başına ele alınması ve yazılması gereken bir konudur diye düşünüyorum. Kitaptaki eksikliğim; Erganili bilim insanlarına, akademisyenlere, araştırmacılara yer veremeyişimdir. Bu konu, kısmet olursa ayrı bir çalışmamın konusu olacaktır. Kitapla ilgili eksikliklerin, var olan hataların, yanılgıların ve yanlışlıkların hoş görüleceğini umar, Ergani ile ilgili daha güzle eserler dileğiyle saygılarımı sunarım.

Gönlünüzdeki güller hiç solmasın!

6 Ocak 2006 tarihinde Ergani Haber gazetesinde,
28 Mart 2006’da http://www.KentHaber.com sitesinde yayımlandı.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.