“Ergani Halkevlerinin Çalışmaları”

okuma süresi: 6 dk.

“Ben, Sen, Onlar Yok. Ulus Var” şiarıyla Tek Parti Dönemi’nde Diyarbakır Halkevleri tarafından ayda bir yayınlanan KARACADAĞ dergisinin 20 Şubat 1940 tarihli sayısında (Cilt: III, Sayı: 25) Münip Gültekin imzalı “Ergani Halkevi Çalışmaları“, Ağustos-Eylül-Ekim 1946 tarihli sayısında (Cilt: VII, Sayı: 92-93-94) ise, Muhtar Körükçü imzalı “Diyarbakır Sayfiyesi: Ergani” yazıları bulunmaktadır.

Karacadağ dergisi ve Halkevleri, Tek Parti Dönemi’nde, Cumhuriyet Halk Partisi’nin birer yan kuruluşlarıydı. Halkevleri bir yandan kültürel ve eğitim çalışmalarıyla halkın sosyal gelişimine katkı sağlarken, diğer yandan da “tek lider, tek parti, tek dil, tek ulus…” anlayışının sonucu ırkçı ve otoriter ideolojinin, Kemalizm’in propagandasını yapan bir örgüttü. Bu anlayışla, 1936 yılında Ergani’de kurulan veya kurdurulan Ergani Halkevi de, bildiğim kadarıyla, birçok çalışma yapmıştır. Türkçe terim ve deyimleri derleme, tiyatro gösterileri, şiir geceleri, folklor gösterileri, resim, yayın çıkarma, seminer ve konferanslar… bu çalışmaların birkaçıdır.

Ergani Halkevi’nin dil üzerine yaptığı çalışmalar, yapılan resimler, yazılan şiirler, tiyatro senaryolar, çıkardığı yayınlar ve belgeler acaba şimdi nerdedir? Ben hiçbir yerde bunlara rastlamadım. Bu belgeler olumlu-olumsuz; tarihe ışık tutacak belgelerdir. Bu nedenle, bu belgelerden ellerinde veya arşivlerinde olanların, bunları Erganililerle paylaşmaları gerekir diye düşünüyorum.

Olumlu ve olumsuz tüm yönleriyle tarihimizi, geçmişimizi bilmeliyiz. Bu anlayışla, elime geçen yukarıda bahsini ettiğim, Karacadağ dergilerinde yayınlanan iki yazıyı yorumsuz aşağıya olduğu gibi alıyorum:

Ergani Halkevi Çalışmaları

939 Yılı baharında inşaatına başlanmış ve henüz ikmal edilmiş bulunan Ergani halkevi faaliyete başlamıştır. İlk olarak öğretmenlerden Şükrü Tanili masum yardımcı ve gençlerin iştirakile (eski şeriye mahkemeleri) mevzun etrafında bir temsil verilmiştir. 24 ikinci kânun 940 cumartesi günü saat birde ilçebay ve uray başkanı Şefik Yaşar tarafından (şehircilik) ve iki şubat 940 tarihinde de öğretmen Şükrü Tanili taraflarından (Türk inkilâbı) mevzuları etrafında ve yüzlerce halkın topluluğu karşısında konferanslar verilmiştir. Halk, temsil ve konferansları heyecan ve hararetle takip etmişlerdir.

24/Şubat 940 cumartesi günü saat ikide halkevinde bir toplantı olmuştur. Bu toplantıda hükümet doktoru Şevki Kılıççı tarafından (Emrazı Zühreviye) mevzulu bir konferans verilmiştir. Çok heyecanlı olan bu konferansta halk bu yıkıcı öldürücü hastalıkların insanlar üzerinde yaptıkları fenalıkları derin bir surette takip etmişlerdir. Aynı zamanda çok istifadeli ve müessir olmuştur.

25 Şubat 940 Pazar günü Türkiye’de halkevleri kuruluşunun sekizinci yıl dönümü olmak münasebetiyle Ergani halkevi parti ve milli bayraklarla baştan başa donatılmış ve sahne de gayet müzeyyen bir surette süslenmiş idi. Bir taraftan da halk gurup gurup halkevine akın ediyordu. Saat üçe onbeş kalarak sahnede merasim istiklâl marşı ile başladı. Okul talebeleri manzumeler okudular: saat üçte radyoda başvekil Dr. Bay Refik Saydam tarafından halkevlerinin sekizinci yıl dönümüne ait çok yüksek ve kıymetli söylevini halk heyecanla takip ettiler. Bundan sonra ilçebay halka hitaben Ergani halkevinin de dört yaşına girdiğini ve az zaman içinde yapılan değerli işleri birer birer halka bildirdikten sonra evimizin yükselmesi için el birliğiyle ve metodik bir şekilde gece gündüz çalışmak ve bize düşen çok önemli vazifelerimizi yapmaktan geri durmayacağımızı ve Ebedi Şef (Atatürk’ün) millete binlerce arkasında bıraktığı armağanlardan biri olan halkevlerimizin harikalar yaratan varlıklarını bir kat daha tebarüz ettirmiş ve bu sözleri halk heyecanla dinlemiştir.”

Ergani: Munip Gültekin.

***

Diyarbakır Sayfiyesi: Ergani

Bilmeyenler için, Diyarbakır’ın kulaktan kulağa üç şeyi meşhurdur: Yılan akrep, karpuz kavun ve sıcak.

İki sene en harap bir evde oturduğum halde yılan akrep sokanı da pek işitmedim. Bu kısım mubalağa. Karpuz kavuna diyecek yoktur. Ancak belediyenin fiyatları kontrol ettiği müddetçe. Yoksa bunlar birer cehennem meyvesi oluyorlar.

Sıcağa gelince: gerçi Akdeniz sahilleri ve Adana kadar sıcağı pek yoktur. Ancak insan bunalıp bir zerrecik hava aradığı, çok güzel olan suyundan testilerle içip bayğın kaldığı günler olur. Bu güzel su da olmassa hakikaten halimiz haraptı.

Bu kadar fazla şikâyet edilecek sıcağı olmamasına mukabil, bundan bile korunacak sayfiyeleri çoktur. Bir kere bağlar mıntıkası en aşağı beş altı derece farkeder. Gazi köşkü tarafları da vasıtai nakliye olduktan sonra mükemmel istirahet yeridir.

Ben bu yazımda asıl, Diyarbakır’ın sayfiyesi olabilecek durumda bulunan Ergani’den söz açacağım.
Bini aşan rakımı, eteğine yaslandığı yüksek dağların daimi esen şimal ve batı rüzgârları, her tarafını kaplayan bahçeler, şelaleler, su sesleri içinde hakiki bir yaz şehiri olan Ergani, Diyarbakır’ın yakınlığı dolayisiyla mükemmel bir banliyö sayfiye olabilir.

Mesala istanbul ile Yalova, Pendik, Florya; Ankarada Kayaş, Mamak nasıl yakın sayfiye gezi yerleri ise, yolu yakında daha iyi yapılacak olan Ergani, gerek kara yoluyla gerek şümendüferle bağlı, günlük veya daimi sayfiye olabilir. Vaziyeti yerinde olan memurlar yaz müddetince orada oturup her sabah gidip akşam dönecek otobüslerle veya maşrandizle Diyarbakır’a gidebilirler. Hele yaz münasebetiyle tek mesai olunca öğle sonunu Ergani bahçelerinde püfür püfür rüzgar altında, serin ağaçlıklar içinde soğuk havalarda geçirebilirler.

Daha ufakçaları, hafta başlarında gelmek ve hiç olmazsa iki gün rahat geçirmek imkânını bulabilirler.
Bunu hemen hayal etmeyin. Bugün bile Ergani ve Çermik’e gidip gelenler pek çoktur. Erganide oturulabilir iki otel vardır. Lokantaları pek temiz ve iyidir. Bahçeleri, suları, köyleri yakındır. Çermiğe kaplıcalarda gidip gelinebilir. Velhasıl az bir himmetle burası bir sayfiye banliyösu olabilir.

Bu yaz Ergani’de açılan çocuk kampına gelenler, manzarasına ferah ve açık görünüşü, bahçelerinin sık yeşilliği, temiz ve serin havasıyla bu kasabaya hayran kalmışlardır. Hele yakın köylerine, yukarı bahçelerine gidebilmek imkânını bulanlar, hiç ayrılmak istememişlerdir.

Daha evvelki yazılarımızda bahsettiğimiz Zülküf dağının eteklerinde Beşiktaş bahçeleri, fevkalede suyuyla Çiftepınarlar eski Ergani bahçesi, kasaba üstünde eşhasa ait ayrı ayrı, havuzlu bahçelikler, hepsi sıcak yaz günlerinin sınağı olabilir. Yakınlarda Gülbaran bahçesi, çocuk kampının kurulduğu bahçe, Bay Celil çiftliği yakın mesire yerleridir.

Kalhana ve Herbeto köyleri meşhur Boğaz çayının kenarında söğütlükler ve çimenliklerle doludur.

Yeşilliğin pek bol olmamasına rağmen Hilar köyünde çok şeyanı dikkat antika harabeler vardır. Dağ köyleri, hepsi serin, hepsi yeşillik, hepsi ferah ve temiz havalıdır. Esasen nefis Ergani’de bile insan ufuklara doğru bir nefes alma ferahlığı, Karacadağ’a kadar kaybolan geniş ovanın açıklık ve enginliğiyle mest olur.

Kasabada çok zarif ve temiz bir halkevi binası, serin ve havuzlu bir halkevi bahçesi, ayrıca belediye bahçesi vardır. İnsan günün her saatinde buralarda serin bir ağaç altı, gölgelik bir havuz başı, soğuk bir su ve sohbet edecek dost bulabilir.
Hele yakınlardaki Buğaz köyü dünyanın belki de en güzel yerlerinden biridir. Gelecek yazılarımızdan birinde Buğaz’a bir kır gezintisinden bahsedeceğiz.”

Yazan: Muhtar Körükçü

12 Ekim 2006 tarihinde http://www.gonulsitesi.net sitesinde,
01 Aralık 2006 tarihinde Ergani Haber gazetesinde yayımlandı.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.