Atatürk’ün Silah Arkadaşı Mehmet Lütfi Bey’in İlginç Yaşam Öyküsü

okuma süresi: 3 dk.

Emekli Kurmay Yarbay Mehmet Lütfi Rifai (Yücel)’in kaleme aldığı çocukluk, okul, askeri okul, Balkan Harbi, Çanakkale Savaşları, Filistin, Gazze Çarpışmalarına ilişkin anıları, torunu arkadaşım Arif Suavi Okay tarafından yayına hazırlanıp Eylül 2006’da HATIRALARIM (Günaydın Ofset, 2006) adı altında kitap olarak yayınlandı.

Hatıralarım, büyük boy, karton kapak, 216 sayfa. Bol fotoğraf, eski yazı, belge, harita, madalya ve berat resimlerle zenginleştirilmiş belgesel nitelikteki kitabın kapağında 14 Mart 1917 tarihinde Diyarbakır’da Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) ve silah arkadaşlarının birlikte çektirdikleri bir fotoğraf var. Fotoğrafta, 19. Tümen Kumandanı Yarbay Mustafa Kemal Paşa’nın hemen arkasında Erkân-ı Harbi Binbaşı Mehmet Lütfi Bey yer almaktadır.

Mehmet Lütfi Rufai Bey’in yaşam serüveni çok ilginç ve öğretici.

Kitaptan yaşam öyküsünü özetlemek istiyorum:

Mehmet Lütfi Rufai Bey;

1881 yılında Lazkiye’de (bugün Suriye sınırları içinde yer almakta) doğdu. Sünni Arap kökenlidir. Çocukluk ve okul yılları Seyda, Sur, Humus, Beyrut ve Şam’da geçti.

1900 yılında Şam askeri rüştiye ve İdadisini bitirdi. Sonra İstanbul Halıcıoğlu’nda bulunan Harbiye Mektebi’ne girdi. 1903’te okulu bitirdi. 1908 ihtilali sırasında Balkanlarda görev yaptı.

1912 yılında 100.000 kadar asker terhis edilmişken Osmanlı İmparatorluğu yeni bir maceraya girdiğinde, Yenipazar (Novibazar) birliklerinde subay olarak Yunanlara karşı savaştı. Tümen Kumandanı Esat Paşa ile birlikte esir düştü. Spetses adasında 10 ay sürgün kaldı, anlaşma sonunda İstanbul’a gönderildi.

İstanbul’da Enver Paşa’nın hışmına uğradı, görevden uzak kaldı. Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde etnik ve milliyetçi hareketler başlayınca, Arap kökenli subaylar Suriye ve diğer Arap ülkelerinden uzaklaştırıldılar. 1914’te binbaşı oldu ve Suriye’deki 6. Kolorduya kurmay başkanı göreviyle gönderildi.

I. Dünya Savaşı başlayınca 6. Kolordu önce İstanbul’a, sonra da Müttefiklerin saldırıya geçtiği Çanakkale’ye gönderildi. Çanakkale Savaşı’na 19. Tümende Mustafa Kemal Paşa ve 16. Kolorduda Fevzi Paşa ve Kuzey Grubu Komutanı Esat Paşa komutasında katıldı. Buradan 19. Tümen Kurmay başkanı olarak Galiçya’ya, sonra da Gazze’ye gitti. 1917’de yarbay oldu. Asir ve Filistin’de çeşitli birliklerde görev yaptı.

1918’de Mondros Mütarekesi sonucu Suriye Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrıldı. Antakya ve çevresi de Osmanlı İmparatorluğu sınırlarının dışında kaldı. Bu durumda, Mehmet Lütfi Bey Osmanlı subayı olmasına karşın artık doğrudan Osmanlı İmparatorluğu ile bağları kalmamış oldu.

1919’da Suriye Genel Kongresi’ne Antakya’dan delege olarak çağrıldı. Kongrede geçici başkanlık yaptı. Bu kongrenin en önemli maddesi: “Suriye’nin kesin bağımsızlığı” maddesidir. Kongrenin kararları Fransızları kızdırdı. 24 Temmuz 1920 tarihinde Fransız kuvvetleri Suriye’deki bağımsızlık isteklerini sindirmek ve Arap milliyetçi hareketlerini önlemek için askeri önlemlere başvurdu ve Meysalun denilen yerde Suriye milli ordusunu yenerek bağımsızlık hareketlerini önledi. Faysal Suriye’yi terk etti.

Meysalun Savaşı’nda Suriye ordusunu yönetenler El Ahad örgütüne bağlı Osmanlı subaylarından oluşmaktaydı. Anlatılanlara göre Mehmet Lütfi Bey albay rütbesinde bu savaşlara katılmıştır.

1921’de Osmanlı Ordusu’ndaki görevi sona erdi. İki yıl Suriye Ordusu’nda görev yaptı. Daha sonra buradan ayrılarak Antakya’ya yerleşti ve çeşitli eğitim kurumlarında çalışmaya başladı. Bu arada Fünun-u Cemile adlı bir cemiyet kurdu. Cumhuriyet Halk Fırkası’na girdi. Eski Muharipler Derneği’nde hem üye, hem yönetici olarak çalıştı. Ayrıca yerel birçok gazetede yazılar yazdı. Yenigün gazetesinde 1935-36 yıllarında makaleleri, Çanakkale Savaşlarına ait anılarının bir bölümü yayınlandı.

Türk askerlerinin Hatay’a girmesinden sonra Orta Kuseyr kazasının Nahiye Müdürlüğü’ne getirildi.

1938 yılında soyadını “Yücel” olarak değiştirmek zorunda kaldı.

1941 yılında Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile Hatay’da karşılaştıklarında; “Türkiye harbe girdiği takdirde hemen orduya geri döner ve vereceğiniz her göreve can-u gönülden koşarım” dediği anlatır.

II. Dünya Savaşı sırasında Hatay’da yayınlanan Atayolu gazetesinde “Süelyazıcı” takma isimle başyazar olarak savaşı irdeleyen yazılar yazdı. Bu yazılarda Almanların etkisinde kaldığı görülür.

Dünyayı sarsan Balkan Savaşı, Çanakkale Savaşı, Hicaz savaşlarında çarpışan; zorunlu olarak Osmanlı İmparatorluğu, Suriye Arap Cumhuriyeti, Hatay Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan, beş madalya sahibi Mehmet Lütfi Rufai Bey 4 Ekim 1956 tarihinde Antakya’da yaşama veda etti.

Hatıralarım kitabı ibret dolu. İbret dolu bu yaşam öyküsünü okumanızı öneririm.

06.12.2006 Ergani Haber Gazetesi
06.12.2006 tarihinde http://www.gunlukhaberler.com ve
http://www.mkemalataturk.com sitelerinde yayımlandı.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.