Sürdürülebilir Kalkınma, günümüz insanlarının ve gelecek nesillerin, daha sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürdürmesi ve refah içinde yaşanması için; daha yeşil ve daha temiz bir dünyada yaşama hakları olduğu bilinci ile bugün varolanın aynen ya da iyileştirilerek geleceğe aktarılmasıdır diyebiliriz. Bu tanım kapsamında sürdürülebilir kalkınmada kadın ve gençliğin rolüne ve sonraki yazılarda da sürdürülebilir kalkınma ve yerel yönetimler, tüketim kalıplarının değişmesi, yoksullukla savaş gibi konulara kısaca değinmek istiyorum.
Sürdürülebilir Kalkınmada Kadınlar
Önümüzdeki yıllarda günlük yaşamda, iş hayatında ve politikada kadınların yönetimdeki etkinlikleri artacaktır. Bu gelişmeye paralel bizler de;
*Kadınların toplumsal yaşama olduğu kadar politikaya da eşit düzeyde katılımını savunmalıyız.
*Kadının sosyal ve siyasal yaşamdaki eşitliğinin hukuk düzlemine taşınması için gerekli yasal düzenlemeler zaman yitirilmeden yapılmalıdır. AB uyum yasaları bu konudaki boşluğu doldurabilir.
*Kadınlar, ‘ücretsiz aile işçisi’ konumundan ve ‘erkeğin proleteri’ olmadan çıkmalıdır. Üretime katılan kadınların sorunları için çalışma saatlerinin esnekliğinin yanında kreş, eşit işe eşit ücret gibi çözümler düşünülmelidir.
*Ve kadının ülke yönetimi ve gelişme konularında yaşamsal bir rolü olduğu artık kabullenilmelidir. Sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleşebilmesi için kadınların mutlaka tam katılımı sağlanmalıdır. Sürdürülebilir bir kalkınma ve ülke yönetiminde kadınların katılımının sağlanması ve bu alanlarda gelişme kaydedilebilmesi için, kadınların yönetimin her kademesinde yer alabilmeleri ve karar alma mekanizmalarında söz sahibi olmaları doğrultusunda, parlâmento, kamu yönetimi, siyasi partiler, akademik yaşam ve özel sektörde katılımların arttırılması ve üst kademelerde görev almalarının sağlanması büyük önem taşır.
Kadının toplumdaki rolünün artması, günlük yaşantımıza, politikaya, iş hayatına, çalışma yaşamına, çevre sorunları ve yönetimine yeni bir bakış, yeni bir ses, yeni bir soluk, insancıl-sevecen yumuşak bir yaklaşım getirecektir.
Sürdürülebilir Kalkınmada Gençler
Ülkemizin nüfusu genç ve dinamiktir. Bu genç ve dinamik kesime, yani gençliğe kaliteli eğitim, gelişmesini sağlayacak rekabetçi bir ortam, sosyal güvenlik ve özgür bir fikir platformu sağlanmalıdır.
Gençliğin sınırsız dinamizmi, kültürel birikimi ve enerjisi ile toplumu ileriye taşıyacak bir güç olarak toplumsal yaşama katılımı özendirilmelidir.
Gençlik gelecektir. Sürdürülebilir kalkınma ve ülke yönetiminde gençlere söz ve karar şansı tanınmalıdır. Güzel bir gelecek, aş ve iş, yaşanabilir bir çevre için bugünün çocuk ve gençlerinin eğitim, sağlık, istihdam konularında sorunlarının çözülmesi, yasal haklardan eşit olarak yararlanabilmeleri, kendilerini her yönden geliştirebilmelerine olanak tanıyacak ortamlar yaratılması; sürdürülebilir kalkınma ile çevre yönetimi konularında bilinçlendirilerek fikirleriyle aktif katılımlarının sağlanması büyük önem taşımaktadır.
Gençlerin, ucuz işgücünden dolayı ’emek yoğun sanayi’nin istihdamında değerlendirilerek hem kendi öz yaşamları iyileşmemekte hem de ’emek yoğun sanayi’nin kendisi ve ürettiği mallar sürdürülebilir kalkınmayı olumsuz etkilemekte ve çevreye de zarar vermektedir. Bu nedenle, ’emek yoğun sanayi’ yerine ‘teknoloji yoğunluklu sanayi’ye yatırım yapılmalı ve öncelik verilmelidir.
Gençlerin ülke yönetimi, sürdürülebilir kalkınma ve çevre konularına duyarsız kalmayıp bu konularda bilgilenmeleri, bir araya geldikleri ortamlarda ilgili sorunlara değinerek çözüm önerileri üretmeleri ve fikirlerini ulusal ve uluslararası platformlarda duyurma şansı elde ederek karar alama mekanizmalarında yer almaları, çevre ve kalkınma konularında başarılı adımlar atılması adına şarttır. Kalkınma ve özgürlüklerin ancak bilgiyle olabileceğini de unutmayalım!
3 Haziran 2005
Ergani Haber Gazetesi