Misbah HİCRİ
İlk bakışta, kitabın ismi sanki çiftçilikle ilgili (sürüm, dikim, biçim) bilgiler veriliyor sanırsınız. Kitabın sayfalarını çevirdikçe yaşamın direngenliği içinde ki bir insanın hayat mücadelesini görürsünüz. Her insanın yaşadıkları onun en büyük eseridir.
Kitap iki kısımdan oluşturulmuş; birinci kısmı sosyal, kültürel, toplumsal, yaşam, anı, günlük notlar ve değerlendirmeler… Bu da çiftçinin ufkunun ne kadar geniş olduğunun ifadesi olsa gerek. İkinci kısmı şiirlere ayırmış. Ben şimdilik sadece kitabın birinci kısmıyla yetiniyorum. Fırsat bulduğum da şiirleri üzerinde de ayrı bir değerlendirme de bulunmaya çalışacağım. Çünkü şiirlerini okuduğum kadarıyla değerli buldum.
Bu kitabı, kitabın mizanpajını yapan öteden beri görüştüğüm zaman zaman karşılıklı kitap gönderilerinde bulunduğumuz, değerli düşünce ve edebiyat dostum Müslüm Üzülmez sayesinde edindim. Böyle bir insanı tanıma fırsatını bulduğumdan da mutluyum…
“Çiftçinin Dünyası” kitabının yazarı Huneyn Kaygusuz. Yazarın ismi de hayli ilginç. Mutlaka bu isminin bir öyküsü vardır. Hatırlatma anlamında Huneyn; “Mekke ile Taif arasında bir vadinin adı. Müslümanlar ile Havazin ve Sekîf kabileleri arasında Hicretin sekizinci yılda bu vadide yapılan savaş” ve bu savaşa verilen isim.
Onun yaşamını kısaca not düşmek anlamında önemli buldum. Sunu kısmında “Eskiden köylüydüm, şimdi mahalleliyim. Köylü çiftçi bir ailenin çocuğuyum. Gençliğim memur ve işçi olarak çalıştım. Emekli olduktan sonra köyüme döndüm.”
Yazıları kısa başlıklar altında oluşturmuş. Bazen bir günlük, bazen fıkra, bazen bir olayla yüreğindeki güzelliklerle bizi buluşturmuş. Sorumluluğunu bilen sahiplendiği bir savunmanın mecburiyeti ile kaleme dökmüş. Bu düşüncelerden hareketle yazdıkları ile kitabı renklendirmiş. Kitabı zevkle okudum, hem de en kısa zamanda…
Felsefi derinliklerle ufkumuza hüzme düşürürken ister istemez insanı düşündürüyor. İnsanı, kitabın “yeni yıl” kısmında şöyle tarif etmiş. “Güçlünün zayıfı ezdiği ve yok ettiği sosyalleşme canlı türüne (yarattığına) insan denir.” Yine alt kısımda Yaşam felsefesi; “Kimseye zarar vermeden ve de kimseden zarar görmeden yaşamak.” İnançları sorgulama ve düşünceleri yargılama gibi bir düşünceye saplanmadan, uygar bir yaşam biçimi arayışı içinde olması, onun dünyasında insan ön plan dadır.
Çiftçinin Dünyası’nı okudukça derin düşüncelerle donatılmış bir irade ve duruş sergilemesi takdir edilir. Şu sözünü önemsedim. “Fakir hiç bir zaman aç kalmadı. Sadece olmadığı için yiyemedi, aç kalan zengindir, çünkü hiç bir zaman doymadı” derken bana şu sözü anımsattı. “İnsanlar ne zaman yemek yer? Fakirler buldukça, zenginler acıktıkça.”
Bu güzel sözünü yazmadan geçmeyeceğim. “Yaşantımız ülke ekonomisinin aynasıdır.” Ya “doğrunun bittiği yerden yanlış başlar” sözü yazılmadan geçilir mi? Daha nice erdemli düşünceleri “Çiftçinin Günlüğü” kitabında bulabilirsiniz. Özgür irade, özgün sözler ve özgür bir insan profili çizerken, düşünce ve ifade özgürlüğünün haysiyetli toplumlarda aranan ve vazgeçilmeyen en temek haklar olduğunun sesi olma gayretinde…
Kürtçe yazılara gelince; Kürtçe anadili olmasına rağmen yazmasını ve okumasını merakından ve anadiline karşı olan sorumluluğundan dolayı öğrenmeye mecbur etmiş kendini. Kürtçeyi sonradan okuyup yazan için büyük bir başarı. Doğru anlaşılsın diye kelimelerin etimolojisi üzerinde durmak istiyorum.
Çılfis, yapılan eyleme de çilfiski denir. Çıl (kırk) fıs (osuruk) kelime anlamı bu. Ancak mecazen ifade ettiği korkak, gizlice iş yapan, beceriksiz kişilere denir.
Kürtçe yazılarında “ı” harifi “i” şeklinde yazılır. “İ” harfi ise “î” şeklinde (şapkalı) şekliyle yazılır ve çekimli okunur. Kelimelere gelince; Quzilqurt. “Quzıl” zehirdir. “Qult” yudumdur. Qult, ses uyumu bakımından “qurta” dönüşmüş, quzilqurt olmuş. Kürtçe de bazı kelimelerde “l” harfi ile “r” bazen yer değişir. Mesela “bira” aynı kelime “bila” şeklindedir. İki kelime de “öyle” anlamındadır. “Bira wirbe, bila wirbe” öyle olsun… Redakte edilirken bazı harf hataları olmuş Kürtçe de olan iki harfi paylaşıyorum. “awa çemême” değil; ava çemême olacak. “vexta” değil wexta olacak…
Tilî; el parmaklarıdır. Til, uzun, yüksek… Tilî denince “uzunca” demek. Ayak parmakları “pêçi” dir. Nedeni “pê” ayak, “çi” eki onun uzantısı anlamındadır. Soxe kelimesine gelince. Daha çok sevilmeyen ölülerden geriye kalan giysi ve sair eşyalar için söylenir. Hayvanlara “soxe mayê” ölüden kalasıca… “Sahipsiz kalasın” Türkçe de “soyha” olarak kullanılır. Şixul, şixwul şeklinde yazılır. Arapça iş, çalışma demek. Bir şeyle iştigal etmek. Uğraşmak, çaba sarf etmek. Kürtçe de “kar” bunu yapana da “karkir” işçi denir.
Son bir cümleyle bitiriyorum. Hilarlı diyor ki; milli duygudan yoksun olanlar yok olmaya mahkûmdurlar. Şuna bir “millet” kelimesi eklenseydi cümle olgunlaşırdı. Başarılar dilerim.
10 Aralık 2018
https://www.gaphaberleri.com/kose-yazisi/548/ciftcinin-dunyasi.html
http://www.gapgundemi.com/yazar-ciftcinin-dunyasI-2737.html