M. Şehmus GÜZEL
Değerli hemşerimiz Müslüm Üzülmez’in 1960’lardaki ismiyle Ergani Gençlik Spor’a, bugünkü adıyla Erganispor’a ilişkin ve birkaç gün önce yayınlanan makelesini büyük bir keyifle okudum. Sizin de okuduğunuzu tahmin ediyorum. Okumayanlar varsa, hemen okumalarını tavsiye ederim.
Müslüm Üzülmez’in makalesini okurken, çocukluk ve ilk gençlik günlerimizdeki çaputtan topla top oynadığımız günleri anımsadım. Futbol değil top oynuyorduk en gerçek tarafından. Evet hemşerimizin yazdıkları beni çok memnun etti. Eline sağlık. Bu vesileyle Erganispor’un çalıştıranı hemşerimiz Şadan Üzülmez’i, «öğrencilerini» ve başarılı maçlarla Ergani ismini gittikleri her yerde güzel bir kilim gibi armağan bırakan futbolcu kardeşlerimizi candan kutluyorum. Müslüm Üzülmez’in makalesinden şu satırlara katılıyorum ve o satırları buraya aynen alıyorum:
«Deplasmanlı Kriter Lig’de mücadeleyi hak etmedeki başarı sadece Erganispor’un başarısı değil, Ergani’nin başarısıdır. Bu başarının devam etmesi için Erganispor’un çok yönlü bir desteğe ihtiyacı vardır. Kulübün arkasında maddi ve kurumsal destek olmayınca daha fazla bir şey yapılması çok zor! Bu nedenle; Kaymakamlık ve Belediye başta olmak üzere tüm kamu kuruluşları, esnaf kuruluşları, sivil toplum örgütleri Erganispor’un yükselişine omuz vermelidirler bence.
Dayanışma başarıyı, başarı özgüveni arttırır. Kendimize, özellikle de gençlerimize güvenmeliyiz. Onlara destek olarak birlikte başarmanın mutluluğunu yaşamalıyız. Unutmayalım: Erganispor’un başarısı Ergani’nin başarısı olacaktır.
Gençlerimizi kutluyor, yolları ve bahtları açık olsun diyorum.»
Müslüm Üzülmez, çalışkan, yaratıcı ve kendisinden çok başkaları için koşturan bir hemşerimiz olarak bizi sürekli biçimde onurlandırıyor. Burada yeri gelmişken, önce 18 Nisan 2010 tarihli Birgün gazetesinde sonra değişik sitelerde yayınlanan «Aşık İhsani: ‘Ağalı dünya’ya başkaldıran ozan» başlıklı sıkı ve hakiki makalesini de anmak istiyorum. Daha sonra hemşerimizin Diyarbekir Grubu üyeleri için arşivinden çıkardığı ve cömertçe paylaştığı fotoğrafları ve Ergani tarihine ilişkin kitapları tavsiye ettiği bir iletisi üzerine de birkaç satır eklemek niyetindeyim:
Aşık İhsani’ye ilişkin makelesi dört elle yazılmış iyi bir makale: Ali Güzel Abe’mizin harbi desteği sayesinde, Müslüm Üzülmez, Ergani’mizin, bu şirin ve cömert kasabamızın güzel sayfalarından birini daha beyaz kağıdın üstüne anamızın ak sütü gibi seriyor. Helal olsun. Anasından emdiği süt kadar helal olsun.
ADİL ABE FOTOĞRAF SERGİSİ
Adil Abe’nin oğlu Adil Öztürk’e miras bıraktığı ve onun da «Bu fotoğrafları en iyi Müslüm Üzülmez değerlendirir» diyerek hemşerimize hediye ettiği fotolara gelince: Onlar birer harika. Evet birer harika. Tarihi ve anılarımızı konuşturan, dile getiren birer harika. Evet Adil Abe’nin fotolarının her biri birçok anıyı tazeliyor. Bu fotolardan örneğin biçki dikiş kursu, bayramlara katılım fotoları gibi öğrencileri topluca aktaran fotoları yeniden yayınlamak, grupla paylaşmak ve bu fotolarda kendini tanıyanların bildirmesini rica etmek yararlı olabilir. Böylece hem fotodaki hemşerilerimizi tanıma olanağı bulacağımızı hem de fotoların çekim tarihlerini kesinleştirebileceğimizi sanıyorum.
Adil Abe’nin kimi fotoları aynı zamanda birer sanat eseri niteliğinde. Hele Ergani’yi Öğretmen Okulu’nun ötesinden geniş açıdan gösteren ve ona benzeyen birkaç tanesi daha. Ve bilhassa Maden fotoları: Kasabanın tutunmak için birbirine ve dağa yaslanmış mütevazi ve oturanının yaptığı belli, geleneksel bizim evlerimizi ve Bakır Madeni’nin tümünü gösteren fotolar. Bütün bunlar ADİL ABE’YE BORCUMUZ OLDUĞUNU VE BORCUMUZU ÖDEMENİN ZAMANIN da geldiğini anımsatıyor. Evet bu eşsiz adama, değerli hemşerimize, her parmağında bin marifet Adil Abe’mize mutlaka borcumuzu ödemeliyiz: Aklıma “Adil Abe’den Fotolarımız” veya buna benzer bir başlıkla BİR FOTOĞRAF SERGİSİ düzenlemek geliyor. Acelesi yok, zaman içinde yayarak en iyisini yapabiliriz gibi. Fotoğraflarını sergi için gerekli boyutlarda yeniden kağıt/karton üstüne çekmek ve en iyi biçimde sergilemek. Bir katalog hazırlamak, katalog için bu işi bilenlerden yazılar istemek. Biz de elimizden geldiğince ortaklaşa ve imece yöntemiyle bildiklerimizi aktararak katkıda bulunabiliriz. Adil Abe’nin yanılmıyorsam kimlik/vesikalık foto çekmesi de vardı: Dolayısıyla kimbilir, belki birçoğumuzun çocukluğumuzdan itibaren çekilmiş vesikalıklarımız Adil Abe’nin arşivindedir. Onları da bulabilirsek, gün yüzüne çıkarabilirsek çok iyi olur. Diyarbakır Anakent Belediyesi’nin olanakları sergi ve ön hazırlığı konusunda işe yarar mutlaka. Ergani belediyesinden ve komşu başka belediyelerden ve hemşerilerimizden alınacak yardımlar da işe yarayacaktır mutlaka. Elbette bu işin bir sorumlusu olmalı, bunun için de akla hemen gelen Müslüm Üzülmez oluyor. Ama o İstanbul’da çalıştığını ileri sürerek haklı olarak bu konuya zaman ayıramayacağını söyleyebilir. O zaman yetkili kurumların bu konuda bir sorumlu, Almancasıyla «kürator», Franızcasıyla «sergi komiseri» saptaması gerekecektir. Bu konuda elbete Adil Abe’nin oğlunun da söyleyecekleri olacaktır sanıyorum. Böylesine bir serginin en iyi biçimde kotarılması için belediyelerimize öncelikle görüv düşüyor. Bunu gerçekleştirmek mümkün mü? Bu konuda herkesin, en başta hemşeriliremizin önerilerini ve düşüncelerini merak ediyorum ve bunları paylaşmalarını arzuluyorum: Karşılıklı söyleşerek, yazışarak bir çözüm bulabiliriz sanıyorum.
ERGANİ TARİHİ
Ergani tarihine ilişkin kitaplar konusunda da birkaç satır iliştirmek istiyorum: Ergani tarihine ilişkin olarak Müslüm Üzülmez’in önerdiği şu kitaplar son derecce yararlı ve elbette en başta, öncelikle bilinmesi gereken yapıtlar.
- Çayönü’nden Ergani’ye Uzun bir yürüyüş- Müslüm Üzülmez,
- On Bin Yıllık Tarihin Tanığı HİLAR-Müslüm Üzülmez
- Mezopotamya’nın Gani Kenti ERGANİ-Şehmus Aslan,
- Bütün Yönleriyle ERGANİ-Şerafettin Güneli,
- ERGANİ-Yaşar Hekimoğlu + Enver Atılgan
Ancak Ergani tarihine ilişkin başka birkaç kitapta da epey bilgi bulmak mümkün. Örneğin Müslüm Üzülmez’in Erganispor konusundaki makalesinde de isimleri geçen hemşerilerimizden kiminin, örneğin yeri doldurulamazlardan kıymetli hemşerimiz Fevzi Karadeniz’in şık ve hakiki kitabı Eski Zamanlar (Pencere Yayınları, İstanbul, 2001) ve bir ölçüde Başım Gözüm Üstüne (Belge Yayınları, İstanbul, 2006) de mutlaka yararlı nitelikler taşıyor. İkisi de okunmalı derim. Her biri Ergani tarihinin toplumsal boyutunu en iyi tarafından aktaran son derece yararlı birer kaynak. Ergani Gençlik Spor, oyuncuları ve maçları hakkında birinci kitabında epey anlatı ve anı var örneğin.
Aynı bağlamda Ergani’de ve gittiği her yerde iyi ve kalıcı anılar bırakan, Müslüm Üzülmez’in tanımlamasıyla «Ergani’nin ilk komünisti», benim çocukluk ve ilk gençlik arkadaşım, hepimizin çok sevdiği eşi bulunmaz hemşerilerimizden Şeref Yıldız’ın 1960’lardan 1990’lara Fırtınada Yürüyüş (TÜSTAV İktisadi Kuruluşu Sarı Defter dizisi, İstanbul, 2008) kitabı da okunmalı.
Ergani Gençlik Spor’un en iyi, en efendi oyuncularından ve değişmez kaptanı Tacettin Abe’yi örneğin burada andığım kitaplarda bulmak olası. Nihayet Ali Güzel Abe’mizin, Müsüm Üzülmez’in ve Ahmet Rahmi Güzel ile Kahraman Gündüz Güzel kardeşlerimin karşılıksız ve cömert katkılarıyla yazdığım minik, çünkü sadace 48 sayfa ve on sayfası fotoğraflarla donatılmış, kitabım: Ergani Yürüyor (TÜSTAV Sarı Defter dizisi İstanbul, 2010) kasabamızın tarihini, bilhassa toplumsal tarihini anlamak için yararlı satırlara sahip: 30 Temmuz ile 2 Ağustos 1965 arasındaki dört günlük olayları mikro tarihsel yaklaşımla anlatmaya çabalayan bu kitapçıkta Ergani Gençlik Spor unutulmuş değil: Çünkü bu takım sadece bir futbol takımı değildi, hemşerilerimizin ve bizim toplumsallaşmamızda ve «dışarıya açılmamızda» hem bir kapıydı, hem de bir pencere. Onun için bu kitapçıkta göz nurumuz takımımızı o yıllarda sırtlarında taşıyan Taci’ler, Tahsin Güzel’ler, Eyüb Salık’lar, «Lastik» Ali’ler, Ekrem’ler, Hikmet Abi’ler, Bilal, Sadettin, Refat, Nevzat, Halil ve diğerleri anılıyor: Bir fotoğrafla (sayfa 42’de) ve birkaç satırla olsa bile. (Eyüb Salık o yıllarda bir İzmir klübüne transfer olan ilk oyuncumuz sıfatını da taşıdı. Eyüb’le daha sonra Kuşadası’na her gittiğimde görüştüm: Kale’deki lokantayı ve diskoteği o işletiyordu ve bilhassa çiğ köftenin en iyisini o yapıyordu: Her yiyenin tadını unutamadığı çiğ köftesinin ünü Paris’lere kadar geldi, efendiliğiyle de herkesi hayran bırakan Eyüb… Şimdilerde Altay’ın gol makinası Şehmus Özer’i de unutmamalıyız: 13 yaşında Erganispor’da futbola başlayan, şampiyonluk zevkini tadan ve sonra transfer olduğu hemen hemen her klupte başarıdan başarıya koşan derğerli hemşerimiz Şehmus Özer.)
Kitabımdaki Ergani Gençlik Spor fotoğrafında belki dikkatinizi çekmiştir: Tebessüm eden tek futbolcu Hikmet Abe’dir. Müslüm Üzülmez’in Adil Abe fotolarından seçip Diyarbekir Grubu üyeleriyle paylaştığı fotolardan birinde, hani Adil Abe’nin sinema salonunda çektiği fotoda gülen de Hikmet Abe’dir. Adil Abe anımsatmalıyımaynı zamanda sinema işleticisiydi. Birçok gazetenin Ergani muhabiriydi. İşte böyle, kasabamızın ismini duyuran, hemşerilerimizin birbirine kenetlenmesine yol açan abelerimiz, kardeşlerimiz, yoldaşlarımız sayesinde Ergani Ergani oldu/oluyor. Herkese ne kadar teşekkür etsek azdır. İşte bu bağlamda Müslüm Üzülmez gibi cömert, yazan ve yazdıklarını paylaşmasını bilen hemşerilerimize ihtiyacımız var. O ve benzerleri, yani bunun şakası yok kardeşlerim yazarlarımız ve şairlerimiz olmasa anılarımız da olmayacak. Onlar olmasalar kasabamız, ana ve babalarımız, nene ve dedelerimiz ve uzun sözün kısası, biz unutulacağız. Buradaki «biz» hem biz hem de bizdeki bizden içre olanlardır aynı zamanda.
Onun için unutmayın lütfen yazılanlar, yayınlanan kitaplar sizler içindir. Evet sizler içindir: Öncelikle Erganili hemşerilerime sesleniyorum: Bu kitapları en önce sizler için yazıyoruz. Bu kitaplardan bir adet satın almanıza gerek yok, birkaç adet almalısınız: Evet evet birkaç adet satın almalısınız: Kendiniz ve yakınlarınız için. Kendiniz ve sizi ve kasabamızı tanımak isteyenler için. Ergani Belediyesi yetkililerine de selam ve sevgilerimi iletmek ve şu mesajımı ulaştırmak isterim: Ergani üzerine özel olarak yazılan kitaplardan mutlaka birçok adet sanıt almalısınız: Kütüphanelere öncelikle ama evlere ve evlerdeki kitaplıklara da hediye etmek için. Çocukluğumda Ergani’deki evimizde kendi kitaplığımı kendi ellerimle yapan olduğum için biliyorum: Kitaplık kitaplarla şenlenir. O günlerde kitap satın almak için neredyse her hafta mutaka bir kere Diyarbakır’a gider, orada kitaplarımı alır dönerdim. Bugün kitaplar neredeyse evinize kadar geliyor. Adresinize postalanıyor. O kitabı alınca mutlaka bir teşekkür, bir aldım notu göndermek ve o kitaptan sipariş etmek gerekiyor. Kardeşlerim kitaplar raflarda küflensin diye yazılmıyorlar. Okunmaları için yayınlanıyorlar. Okunmaları için de birilerinin satın alması lazım. Kitaplarımızın yayınlandığı duyulunca kimi hemşerimiz taaa diyelim Berlin’den telefon edip kendisi, kardeşi, kardeşinin oğlu, amcasının oğlu, teyzesinin oğlu için SİZDEN KİTABI ADRESLERİNE POSTALAMINIZI İSTİYOR. Dikkatinizi rica ediyorum rica etmiyor, istiyor. Yahu kardeşim kitap yayınlamakla hata mı ettik? Kitabın yayınlandığını okuyunca veya duyunca yazara kutlamak için telefon edilir, kitapları edinmek için ise işte kitapevleri, işte internet sitelerinde doğrudan doğruya satış yapan siteler. Kitabın ismini tıklatın bilgisayarınıza, «Google Baba’ya» sorun ve açılsın kapılar. Genel olarak yazarın kitabıyla ilişkisi yayınlandıtan sonra kendisine gönderilen sınırlı sayıdaki kitaptan sonra biter. Sonrası okuyucularla, yayınevleriyle, dağıtım şirketleri ve kitapevleri arasında olur biter. Her kitap yayımından sonra kendi hayatanı yaşar. Yazarla ilişkisini koparmış olarak. Kitaplar sayesinde dünyamızı, kendi kasabamızdan başlayarak daha iyi tanıyabiliriz. Bir değil birçok kitap satın almak, birini kendimize saklamak, öbürlerini hediye etmek şart. Adil Abe sergisini kotarmak için elimizden gelen gayreti göstemek te. Adil Abe’yi şimdi kimseler tanımıyor deniyorsa: İşte tam zamanıdır işte tam fırsatıdır onu ve eserlerini tanıtmak için. Biz kitap yazanlar olarak kitaplarımızı sizler için yazıyoruz ve yazmayı sürdüreceğiz. Sizden istediğimiz, rica ettiğimiz kitaplarımızı almanız ve okumanız. Kitap hem en güzel hediyedir, hem de mirasların en şirinidir. Futbola, kitaba ve sanata aşkımız sürecek. Yıllar, onyıllar ve yüzyıllar boyunca.
17 Mayıs 2010
http://www.erganisoz.com/detay.asp?id=4672 de
20 Mayıs 2010
Ergani Söz Gazetesi