Misbah Hicri’yle gönderdiği Kitap Dosyası hakkındaki yazışmamız
Sevgili Misbah Hocam,
Merhaba. Gönderdiğin “Gözünü Budaktan Esirgemeyenler” dosyanı okudum.
Düşüncemi kısaca yazıyorum:
1. Dosyadaki metinlerde “de”, “da” ve “ki” eklerinde çok fazla yazım hatası var. Gözüme çarpanları düzelttim. Başka düzeltmelerde yaptım. Kırmızı işaretlenen yerleri kontrol edersin.
2. “Kabadayı Söylemi ve Diğer Anlamları” ve “Yöremizde Lakap ve Takma İsimler” başlıklı yazıları biraz daha kısaltarak tek metinde toplayabilirsin.
3. Sunuş ya da Önsöz’de anlattığın şahısların yazılış sırasını neye göre yaptığını kısa bir cümleyle açıklarsan iyi olur düşüncesindeyim. Alfabetik sıraya göre mi, doğum tarihlerine göre mi, yoksa şahıslar hakkında bilgi edinmeye bağlı metinlerin yazılışı mı esas alındı?
4. Kitap biraz kabadayılara bir güzelleme olmuş. Bana göre kabadayılık övülecek bir şey değil. Bizim gibi insanlar bu tür yazı veya eserlerinde olayın siyasal ve sosyal yanını sezdirmeden, oya gibi sözcükleri işleyerek anlatmalıdır. Kabadayılardan hiç burjuva, ağa, bey çocuğu çıkar mı veya çıkmış mı? Kürt illerinde ve metropollerde neden Kürt kabadayı sayısı fazladır. Bu olayın hiç ulusal yanı yok mu? Bu sorulara vereceğimiz cevaplar bize kabadayılık olayın sosyal ve sosyal yanını doğru bir biçimde göstereceği kanısındayım.
5. Dosyada şahıslar anlatılırken ilk üç şahısta ve az da olsa başkalarında da var: Din sanki biraz öne çıkarılmış gibi. Sonuçta bunlar şu veya bu nedenle insan öldürmüşler. Ellerindeki kanı abdestle yıkamaları, namaz niyazla vicdanlarını rahatlatmaları onların tercihi olabilir, ama bu erdem gibi sunulmamalı. Bizler dini değil, hümanizmi, insan sevgisini anlatımlarımızda öne çıkarmalıyız diye düşünüyorum. Cezaevinde veya cezaevinden çıkanların namaz kılması, din ve diyanetle uğraşması o insanların “iyi” insan oluşlarını belirleyebilir mi?
Soru: Bu kitabın neden yazdın ve ana mesajın nedir? Bence bir düşün. Diyalektik yöntemi kendimize rehber edinmeliyiz. İnsanlarımızın acı çekmesi, yoksul kalması, diline kilit vurulması, kendi aralarında sürekli kavgalı olması, cezaevlerini mekân edinmelerinin nedeni nedir? Ulusal ve sınıfsal konumlarından değil mi? Artı, insanlarımızın kendi zaaflarından dolayı cezaevlerine girip çıkmaları anlatılmaya değmez mi? Ne dersin?
Sevgili dostum,
Kitabında ilginç olay ve şahısları anlatmaktasın. Sakın acele etme. Yukarıda yazdığım hususları bir düşün. Sakın beni yanlış anlamayın. Sizi seven ve takdir eden bir dostun olarak yazıyorum. Yanlış düşünebilirim. Ama bir şeyi çok iyi bilmelisiniz, yazdıklarım samimi duygularımdır. Dosyanızı baştan sona okumamı bunun nişanesi olarak düşün.
Bana gönderdiğin metni ekte düzeltilmiş haliyle birlikte size yeniden gönderiyorum.
Çalışmalarında başarılar diliyorum. Selam ve sevgiler…
Müslüm Üzülmez
6 Mayıs 2019
***
Üstat merhaba.
Okuyup düşüncelerini yazdığın için saygı duyuyorum. Defalarca okudum. Bir ışık huzmesi yüreğime bıraktınız, sağ olun…
Benim hızlı yazmam ve bende de, da ve ki eklerini ayrı yazmak bilgisayardan edindiğim bir adet. Sonra dönüp okusam da eksiğimi görmüyorum. Nasıl olsa redekte edilecek. Uyarılarınızdan sonra yazıya daha bir çeki düzen verdim.
Baştaki üç kişi yaşayanlardan… Yaş sıralamasına koydum. Diğerleri hayata veda etmişler. Onları da ölüm sırasına göre koydum.
Din konusunda sizi haklı buldum. Haklısınız. Onları tabir yerinde ise tırpanladım. Mesela o namaz olayını çıkardım. Diğer anlatımlardan da değişiklikler yaptım.
Bunlar insan katilleri olduğu gerçeği inkâr edilmez. Ama o işleri terk edip insanlığa hizmet anlamında çaba göstermelerinden dolayı dikkate aldım.
Ben yer yer Kürtçe yazarak onları vurgulamak istedim. Bunların bir kısmında dışarıda ulusal mesele etkin iken cezaevi şartları onları bitirdi diyebiliriz.
Misbah Hicri
9 Mayıs 2019
***
Hocam tekrar merhaba,
Size ve yazdığınız eserlere değer verdiğim için düşüncelerimi sansürsüz yazarak faydalı olmaya çalıştım. Yazdıklarımın bir işe yaraması beni ziyadesiyle sevindirdi.
Sizden beklediğim güzel edebi eserleri yazıp bizlere armağan etmenizdir. Kaleminize kuvvet, başarılar diliyorum.
Selam ve sevgilerimle.
Müslüm Üzülmez
9 Mayıs 2019
Not: Misbah Hicri, koronavirüs (Covid-19) salgınında tedavi gördüğü hastanede 27 Kasım 2020 günü hayatını kaybetmiştir. Arkadaşımı sevgiyle anıyorum. (11 Haziran 2023)