Edip Polat
“Yoldaş Koçero” adı ilk etapta “Koçero’nun yoldaş olanı da mı var?” diye bir soruyla karşılanabilir bildiğimiz “Koçero”nın özelliklerinden… Ama bu bir kitap adı, hem de bir komünistin anıları.
Yakın tarih yazımının biraz da anılardan oluşacağı muhakkak, bu yüzden yazar Müslüm Üzülmez’in bu anı kitabı aynı zamanda devrimci hareketin gelişiminin aynası.
Müslüm benim 5 noluda, o nefessiz ortamda, o “faşist sunum” günlerindeki koğuş arkadaşım. Burada geçen günlerin bir kısmını da kitabına almış, bizden bazı anılar eklemiş, ellerine sağlık. Üzülmez’in kitabı devrimci tarihe, alternatif tarihe katkıdır diyoruz ama, aslında daha çok da bir TKP tarihidir yazarının özel konumundan, eski bir TKP üyesi olmasından dolayı. TKP bu ülkenin en önemli gücüydü, en eski illegal yapı ve en köklü bir hareketiydi. TİP, TSİP, SDP, Vatan Partisi vs. birçok yasal veya illegal örgüt aslında TKP kökenlidirler, yöneticileri eski TKP’lidir. Kolay değil, ta 1920’lerden, Mustafa Suphiler’den 1990’lara kadar bir geleneği yaşatmak, Türkiye gibi askeri vesayetin ağır bastığı bir devletin varlığında ısrarla komünist faaliyet yürütmek. Zor ve zahmetli, düşe kalka, inişli çıkışlı yılları, zor zamanları kendi öznelinde iyi anlatmış Üzülmez. Onun yorumunu yoldaşları yapar elbet. Ben biraz yeri gelmişken 5 noludan söz etmek isterim. Birçok kişi yazdı, çizdi; fakat bu kirli tarih yazmakla bitmiyor, bitmez de. Şu ana kadar o vahşet günlerinden bahseden onlarca kitap, yüzlerce dergi sayfası doküman yayınlandı, ancak hala anlatılmayan şeylerin olduğunu geçen gün yaptığımız bir toplantıda (78’liler Diyarbakır Grubunun toplantısında) anladım. Bir Liceli vatandaş yanıma oturdu, henüz tanışmıştık, başladı anlatmaya. Onu Ermeni diye lanse etmeye çalışmışlar. Sonradan öğrendim sünneti tam yapılmadığından! Vatandaş zengin, ama 5 noluda zenginlik para etmiyor, yani para para etmiyor! Özel işkence uygulanıyor ona. Şimdiye kadar okumadığımız türlerinden. O anmada 30 kişi GÜN TV programı için toplandı ve çekim yapıldı, herkes her çeşit işkenceyi ayrı anlatıyor, hepsinin üzerinde o izler, herkes saçı başı beyazlatmış artık, ama hala birbirine benziyor. Biri kalkıp diyor ki, “şu an Kürtlere yapılan 5 noludakinin genişletilmiş halidir.” Biz ise otuz yıldır oranın izlerini üzerimizden atamadık! 5 noluda yatanlar olarak suç duyurusunda bulunmuşuz, kimi adli tıpa gönderilmiş rapor almak için. Otuz yıl sonra iz mi kalır? Otuz yılda bir insan sıfırdan ürer be! İzlerin hepsi kalpte, beyinde, rüyalarda, ruh dünyasında, duyguda, düşüncede, anılarda, tekrarlanan acılarda… 30 yıl sonra ağzını açan, “bir gün, … koğuşun havalandırmasındayız…” diye başlıyor dertli öyküsüne. Her koğuşta ayrı işkenceler. Mesela Müslüm Üzülmez’in de anlattığı, bizim 30. koğuşta gördüğümüz “yanan sigarayı yedirme işkencesi” var. Anlatılarda hiçbir koğuşta rastlamadım. Sigara yedirildiği zaman, önce mahkumun ağzı yanar ateşi sönene kadar, sonra mideye tütün iner, sancı ise çok sonra başlar ağır ağır.
Dışarı çıktıktan sonra çıldıranları kim/kimler yazabildi? Kim sonradan ölenlerin kaç kişi olduğunu biliyor? Benim bildiğim, bizzat tanıdığım birçok kişi var, çok sonra delirdiler, bir iki yıl sonra da aramızdan göçtüler, aldıkları yaralar, kaptıkları hastalıklar izin vermedi daha fazla yaşamalarına; O elli kişinin üzerine bunların eklenmesi gerekmiyor mu? Elbette, ama kim araştıracak ve nasıl tespit edecek?
Müslüm anlattı, Kaya ile beraber (Kaya Karan) 30 koğuşta ne işkenceler çektik 5 Eylül direnişi patlak verinceye kadar. Hepsini anlatmaya gücüm yok, gerek de yok. Koğuştaki arkadaşları için sorumlu olarak dayak yemek başka bir onur olsa gerek. Müslüm dile getirmiş, bu arada onun dik duruşunu da kutlarım yeniden.
İşte şimdi bunları yazma gücü taşıyorsak hala, toplumdaki diğer bireylerden “eksiltmemişlerse” bizi, o duruşumuzdandır.
Yoldaş Koçero’nun yazarı belli ki iyi bir gözlemci, eline sağlık tekrar Müslüm Üzülmez.
Yoldaş Koçero, Müslüm Üzülmez, Tüstav Yayınları, «Sarı Defter» Dizisi, İstanbul, 2011.
Newroz Gazetesi
Tarih: 22.09.2011, Sayı: 187.