Yoldaş Koçero

okuma süresi: 5 dk.

Nurettin Değirmenci

Papa Pius komünizme savaş açtı, Komünist Parti’ye üye olanların aforoz edileceğini söyledi. (13.7.1949)

Adalet Partisi Antalya Milletvekili İhsan Ataöv, “Milliyetçi öğretmenler ayaklandığı gün içim müsterih olacaktır. Ölenler şehit, kalanlar gazi sayılacaktır” dedi. (23.5.1965)

12 Eylül”ün köklerini derinlerde aramak gerekir.

Sevgili Müslüm Üzülmez”in anı kitabı Yoldaş Koçero insanı geçmişteki acı olayların tekrar içine sürüklüyor.

Gerçeklerden kaçmak, onları uygun koşullarda yeniden yaşamak anlamına gelir. Geçmişteki acı-tatlı anıları insanlarla paylaşmak büyük görevdir.

12 Eylül Hareketi ve neden olduğu yıkımlar değişik açılardan inceleniyor. Bütün oluşumlar ihtiyaç ve tepki sonucu ortaya çıkar. Neden geri toplumlarda işkenceye ihtiyaç oluşuyor?

Günümüzde bütün Afrika, Ortadoğu, Güney Asya ve Latin Amerika toplumlarında işkence vardır. Bazı dönemlerde işkencenin miktarı ve şiddeti artar, bazı dönemlerde kısmen azalır ama düşünsel ve fiziksel işkenceler devam eder.

17. Yüzyılda, Batılı toplumlarda bilgi, beceri, araç-gereç birikimi, çalışıp üretmenin göreceli olarak yaygınlaşması sonucu yeni kurallara ihtiyaç oluşur.

1-Doğa yasalarının keşfi başlar; Evrenin yasalarla sevk ve idare edildiği düşüncesi Batılı ülkelerde belleklere yerleşir.

2-Bazı dahiler, “Evrenin doğal yasaları var ise insan toplumlarının da doğal yasaları olması gerekir” düşüncesini işlemeye başlar. Örneğin, Grotius, Savaş ve Barış Hukuku kitabında savaşların kurallarının olması gerektiğini vurgular. Arkasından bilgeler insanın doğal görevleri ve hakları konusunda kalıcı çalışmalar yaparlar. Montesquieu, J.J. Rousseau ayrıntılı toplum kuralları konusunda kalıcı eserler yaratırlar. 

Batılı ülkelerde; ürün artışı,  evrensel yasaların belleklere egemen olması ile insan değerli olur. Sonuçta: evrensel insani değerlere ihtiyaç, ilkel yönetimlere tepki oluşur.

A-Ortadoğu, Afrika, Güney Asya ve Latin Amerika’da yeterli bilgi, beceri, araç-gereç birikimi olmaz, çalışıp üretme yaygınlaşmaz.

B-Evrensel doğa yasalarına, insani yasalara, evrensel ölçülere, evrensel mantık ve yönteme, evrensel kurumlara, evrensel insani değerlere ihtiyaç olmadığı gibi tepki oluşur.

Sonuçta: Ortadoğu, Afrika, Güney ve İç Asya, Latin Amerika’da ilkel yönetimler sürdürülür.

Günümüzde, Türkiye’de, onlarca Yoldaş Koçero yayınlanabiliyorsa; bunu, olumlu dış etkilere, Türkiye’deki bilgi, beceri, araç-gereç birikimi ile çalışıp üretmenin yaygınlaşmasına bağlamamız gerekir. Sadece dış etkilerle toplumlara insani değerler yerleşemez. Ürünün insandan değerli olduğu toplumlarda insani değerlerden söz edilemez.

Etki-Tepki Yasası gereği, 12 Eylül Döneminde sert etkilerle karşılaşmış olanlar değişik biçimlerde tepkilerini sergiliyorlar.

I-Geçici tepkiler olur; buharlaşır uçar.

II-Kalıcı tepkiler olur; asırlarca etkisini sürdürür. Yoldaş Koçero kalıcı ve olumlu bir tepkidir.

“Tokat attığınızda size karşılık vermeyen adamdan korkun; sizi asla bağışlamayacağı gibi, onu bağışlamanıza da asla imkân vermez.” Bernard Shaw.

“Korkma, giderken bir tek “b”yi alıyorum,
Gerisini sana bırakıyorum.
Ne de olsa sen bitirdin b/izi.
Öyleyse, sende kalmalı izi. ” Nazım Hikmet.

12 Eylül Döneminde ağır işkencelere katlananlar belleksel ve bedensel zararlara uğradılar. Buna karşılık yöneticiler, “Tepeden tırnağa” değişik kişisel kazançlar edindiler. Örneğin, pek çok akraba yakınlarının dosyalarına para ile müdahale ettiler.

Sonuçta: Türkiye’yi kurtarmaya çalışanlar özgür vatandaşlara savaş açtılar.

Asırlar önce Çiçero, “Savaşta yasalar susar.” Der.

Türkiye’de susan yasalarla hırsız ve aşağılık yöneticiler; ceplerini doldurup kendilerini kurtardılar, vatandaşlara işkence ettiler, Türkiye’deki resmi kurumları işlemez hale getirdiler.

“Savaşın ilk şehidi, akıl, vicdan ve hakikattir.” Aiskhylos

1-Resmi kurumlar çöktü ve çeteler kurumları ele geçirdi. Örneğin, günümüzde, yargıçların yüzde altmışı (%60) aldıkları rüşvetle orantılı karar varıyorlar.

2-“Para! Para! Para!” diyen, bir nesil ortaya çıktı.

“Para her eylemi yaptırır diyen adam, para için her eylemi yapar.” Benjamin Franklin

12 Eylül’den sonra Türkiye’de düşük miktarlı para ile her eylem yapılır oldu.

Doktrinler doğaya açılan pencerelerdir. Bir tek doktrin üzerinden doğaya bakanlar ise bakan körlerdir. Böyleleri en yakınlarına bile düşman olabilir, rahatlıkla işkence yaptırır, insanları öldürtebilirler.

12 Eylül Döneminde bütün yöneticiler hırsız, rüşvetçi olamazdı (Rüşvete karşı olduklarından değil); buna olanak yoktur.  Böyleleri, “Türk! Türkçülük! Vatan! Millet!” yaygaraları, İttihat ve Terakki felsefesi ile kendi kendilerini aldatıp teselli etiler, işkencelere alet oldular.

Türkiye’ye milliyetçilik doktrini ithal olarak girmiştir. İthal milliyetçiliğe göre, farklı din, mezhep, etnik kökenliler, değişik doktrinlere sahip olanlar düşman kabul edilir ve her türlü baskı ile işkenceye layık görülür. Yıllardır Rumlar, Ermeniler, Kürtler, Yahudiler, Süryaniler, Aleviler, solcular… Potansiyel düşman olarak bilinir. 12 Eylül’de askeri yöneticiler Kürtlerin ve solcuların canına okudular.

Doğanın İkinci Yasası güçten yanadır. Eğer insan olmasaydım, evrensel ölçü ve değerleri bir yana bırakıp, “Güç, hak; güçlü haklıdır! Hemcinsinin üstüne çık!” Diye, avazım çıktığı kadar bağırırdım. 12 Eylül Sonrası aşağılık resmi yetkililere Türkiye”nin saygın insanlarını aşağılama yetkisi verildi. Onlar da “Güç haktır! Üstünüm!” Diyerek, bilgi-beceri sahibi ve inançlı insanlara olmadık işkenceleri yaptılar. Güya üste çıktılar. Üste mi çıktılar, kalıcı pisliklere mi gömüldüler sorusunun cevabını tarih verir.

Ortadoğu, Afrika, Asya ve Latin Amerika’da yönetimlerde denetimin olmayışı sonucu yönetici olma hastalık düzeyinde isteğe dönüşür. Sadece yönetici olma değil; yönetimi sürdürme, ölümüne savunulur. Bunun için yakınlar, evlatlar, babalar öldürülür.

Padişah III. Selim, İstanbul’da IV. Mustafa’nın emriyle boğularak öldürüldü. (28.7.1808)

Böylesi binlerce örnek verilebilir. 12 Eylül yöneticileri Türkiye”yi kurtarma adına, yasaları ayaklar altına alıp tiran yarattılar ve kendileri çete üyesi oldular.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra devlet desteği ile zengin yaratılır. Zenginler de askeri darbelere destek olur. 12 Eylül Hareketinin arkasında allı-şallı zenginler vardı.

12 Eylül’ün sebepleri arasında dış etkileri göz ardı etmemek gerekir. ABD yöneticilerinin, “Yeşilkuşak, Sert Yönetimleri Tercih…” kuramları asla unutulmamalıdır.

12 Eylül sonrası yüz binlerce insan ve aile acı çekti. Yüzlerce tanıdık ve arkadaşımdan farklı olarak yakınlarım Müslüm Üzülmez, Ali Haydar Üzülmez ve Kamil Sümbül her türlü işkenceye uğradılar ama insan olmanın evrensel onurunu korudular. Kendileri ile ne kadar övünsem azdır.

Sevgili Müslüm Üzülmez”in kitabı Yoldaş Koçero okunmalı, eleştirilmeli ve Türkiye’de 12 Eylül benzeri yönetimlere bir daha olanak verilmemelidir.

28 Eylül 2011
Nurettin Değirmenci
Elk. Yük. Müh.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.