Müslüm Üzülmez ve Makam Çiçeği

okuma süresi: 3 dk.

Resul Üstün

Yaşadığımız coğrafyanın doğa koşullarından da kaynaklanan yaşamsal dayatmalar sonucu olsa gerek ki; Mezopotamya halkı olarak kıskançlık derecesinde hiçbir halka kısmet olmayan tarihi ve kültürel yaşanmışlıklarla donanımlıyız.

“Bu durum ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda bir doymuşluğun ifadesi midir?” diye sorarsanız, yanıtım elbette ki “hayır” olacaktır. Çünkü soyutlar somuta dönüştürülmedikleri sürece pozitif değerde bir anlam da ifade etmezler.

Dağ, taş, ova, göl, nehir… Dört bir yanımız tarihi ve kültürel zenginliklerle dolup taşarken, biz sadece aidiyetin soyut yanıyla ilgili görünerek kendimizi tatmin olmuş gibi göstermeye çalışıyoruz. Evet, “tatmin olmuş gibi…” Oysa aidiyet (ait olmak) kanla damar gibi, toprakla ekin gibi, yağmurla bulut gibi, ışıkla göz gibi… Biri olmadan diğerinin de yaşamsal fonksiyonlarını kaybedeceğini bilmekle beraber, çoğu kez bu değerleri görmezlikten gelmeye alışık duyarsız bir toplumun neme lazımcı bireyleri haline gelmişiz ne yazık ki…

Alışılagelmiş en klasik deyimle “eli kalem tutan mürekkep yalamış” aydınlarımızın bu tarihi, sosyal ve kültürel donanmışlığı kendilerinden sonra gelecek kuşaklara aktarabilme konusunda yeterli bir duyarlılık gösterdiklerini (bazı istisnalar dışında) öyle onurlandırıcı bir dik başlılıkla söyleyemeyiz sanırım.

Bu istisnalardan biri de değerli hemşerim kimya mühendisi, çevrebilimci araştırmacı yazar Müslüm Üzülmez’dir. Müslüm Üzülmez bu aralar 13. kitabı olan ve adını Ergani’nin Zülküfil Dağı’ndaki Zülküfil (Zülküf) Peygamber’in yazın konakladığı, kimine göre türbesinin de bulunduğu dağ olan “Makam”dan ve kardelenin bu yörede yetişen kardeşi Makam Çiçeği’nden alan “Makam, Makam Çiçeği Ve Bülbül”ü okurlarıyla buluşturmanın haklı gurur ve heyecanını yaşamaktadır. Her ne kadar kitabın arka kapağındaki tek tümcelik tanıtım yazısında “Ergani ve Erganililere Dair Yayınlanmış Yazılar” diye kısacık bir not düşmüş olsa da; bu tümcenin kitabın içeriği bakımından çok kısır kaldığına inandığımı belirtmekte yarar görüyorum.

Kitap incelendiğinde, Müslüm Üzülmez’in 76 konu başlığı altında topladığı tarihsel belge niteliğindeki makale ve araştırma yazılarının büyük çoğunluğu din, dil, ırk ve düşünce farklılığı gözetilmeksizin tüm halkları aynı sıcaklıkla kucaklayan bir yaklaşımla insanlığın gelişimine öncülük etmiş olan Mezopotamya Uygarlığı’nın 10 bin yıllık tarihi geçmişinin günümüze taşınması niteliğinde olduğu da görülecektir.

Tıpkı, kitabın önsözünü Stockholm’den yazan hemşerim sürgün siyasetçi yazar Şeref Yıdız’ın da özetle “Bu güne kadar farkında olmadan reddederek yaşadığımız bu tarihin değeri bilinmedi. Yok etmek için kendimizi fazlasıyla yorduk” dediği gibi Mezopotamya Uygarlık tarihinin (elbette ki bu arada Ergani’nin de) bilinmeyen yönlerinin araştırılarak, akıl süzgecinden geçirilerek somut verilerin ışı altında gün ışığına çıkarılması çalışmasıdır “Makam, Makam Çiçeği Ve Bülbül.”

Tarihsel ve güncel makaleleriyle; tanıtım, araştırma ve inceleme yazılarıyla, trajikomik siyasi fıkralarıyla okunması gereken bir eser…

Tarihsel gelişim süreciyle birlikte bizleri tüm bu güzelliklerden mahrum bırakmaman adına bilincin açık, yolun aydınlık olsun sevgili Müslüm Üzülmez.

25 Haziran 2010 tarihinde ve sonrasında:
http://www.antoloji.com/muslum-uzulmez-ve-makam-cicegi-siiri/
http://lavaraci.com/yazar.asp?eid=5084
http://diyarbakirhaberleri.com/siir/muslum-uzulmez-ve-makam-cicegi/
yayımlandı.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.