Abdurrahman Demir(*)
Sevgili dostlar, yılların dostluğuyla bu güne kadar birlikte geldiğimiz, sevgili dostum MÜSLÜM ÜZÜLMEZİN, Büyük emek vererek, bizlere kazandırdığı bu güzel eseri, soluksuz okudum dersem abartmış olmam. Eserin Önsözünü, Ergani’mizin yetiştirdiği, büyük değerimiz, ALİ GÜZEL (emekli hakım, Anayasa Mahkemesi üyesi) ağabeyimiz yazarken, sevgili Müslüm’ü çok güzel anlatmış. Anlatımının özetinde, geçmişte olan biten olaylara, egemenlerin penceresinden bakma yerine, egemenlerin yok saydığı, ve de ötekileştirdiği insanların penceresinden bakmayı, önüne koymuş, yamaçlarında büyüdüğü MAKAM DAĞININ DERVİŞİ demiş. Evet dostlar öyle bir derviş ki, gerçekten gönüllü bir Derviştir benim arkadaşım. Güzel insan sevgili MÜSLÜM. Eserin konusu, 1913 yılında Babıali baskınıyla ülke iktidarına kesin hakım olan, ve bu hakimiyetin 1918 yılına kadar katıksız sürdürüldüğü İttihat Terakki Cemiyetinin, iktidarında, yaratılmak istenilen Türk yurdunda, özellikle Ergani ve yöresindeki olayları, hem sözlü anlatımlarla, hem de yazılı belgelere dayanarak yazmış. Bir halkın İmhası ve Tehcirine yönelik olayları okurken, zaman zaman mideme giren krampların acısını uzun süre yaşayacağım inancındayım. Hem Çermik Çüngüş arasındaki, hem de Ergani’nin Hoşan köyüyle Malıkan arasındaki dağda, düdenlere diri diri atılan Ermeni Halkının yaşadığı acının, uzun süre rüyalarımızdaki yaratacağı kâbusu düşünmek istemiyorum. Sevgili Müslüm Ermenilere 1915 yılında İTC iktidarının yaptığı uygulamaları yazarken birçok yazardan farklı olarak, bir adım ötede davranma yürekliliğinde belgelerle kanıtlamayı ihmal etmemiş. 24 Nisan 1915 tarihinde, İstanbul’da Ermeni Cemaatinin önde gelen kanaat önderlerinin toplatılmasıyla Soykırımı, 27 Mayıs 1915 yılında da TEHÇİR olayının başladığını yazmış. 1915 yılından 1917 yılına kadarda yalnız Ermeniler değil, diğer Müslüman olmayan azınlıklarında, yaşadığı bu topraklardan nasıl kovulduğunu, kovulurken yaşanılan acıları kanıtlarıyla yazmayı da ihmal etmemiş. Özellikle Ergani, Diyarbekir yöresinden Tehcire yollanan 120 bin Ermeni’nin mallarına mülklerine nasıl el konulduğunu ve de Tehcir olayında varılmak istenen DEYRİ ZOR’a varılana kadar, yollarda Sürgünlerin nasıl imha edildiği gerçeğine de değinmiş. Ve yine bu Tehcirle sadece Ermenilerin zarar gördüğü gerçeğinin dışında, geride kalan Kürt halkının da, (her ne kadar bu olayda TETİKÇİ kullanılsa da) büyük zarar gördüğünü de kanıtlayarak ortaya koymuş. Sürgün sonrası üretime yönelik hiç bir olay olmamış, Kasaba üretimine neden olan, Demircilik, Kalaycılık, Kuyumculuk, Çulculuk, Marangozluk, Taşçılık, Duvar ustacılığı ve de tarıma yönelik tüm üretim ilişkisi bitmiş. Adeta hayat durmuş. Çünkü yapılan bu işlerin tüm ustaları, ya imha edilmiş ya da Tehcire yollanmış. Ayrıca Sevgili Müslüm bu güne kadar çok az araştırmacı yazarın yazdıklarının ötesinde, 1915 yılında uygulanan Tehcir olayında, Almanların oynadıkları rolü de kanıtlamış. Özellikle İ.T.C iktidarında yer altı kaynaklarımızın (bakır, krom) Almanlara nasıl peşkeş çekildiğini, derin dehlizlerden çıkardığı belgelerle yazmayı da ihmal etmemiş. Öz olarak bu güzel eseri bize sunduğu için kendisine çok teşekkürlerimi belirtirken, bağışlayacağı umuduyla ufak bir uyarımı da yazmamı hoş görüsüne sığınarak yazmak istiyorum. Sevgili Müslüm Tehcir ve imha olaylarına değinirken özellikle yerelde iktidarı temsil eden bazı yetkililerin, bilahare I.T.C yetkililerince yargılandığını ve bir kısmının da idam atıldığını belirtmiş. Yargılanalar arasında İ.T.C. bilhassa kanaat önderi konumundaki ZİYA GÖKALP, FEVZİ PİRINÇÇİ ZADE ve de REŞİT GALİP te belirtilmektedir. Gerçi bunları Malta’ya sürgün olmakla belirtirken, bir kısmının da idam atıldığı yazılmış. Gerekçede Tehcir ve de imha olayında ileri gittikleri yazılmış. Gerek başka eserlerde, gerekse bizzat kendi yazdığı bu eserde de, hem tehcir, hem de imha olayında başarılı olacak yetkililerin ödüllendirileceği, keza bu konuda merkezden gelen yazılarda Ermeniler için kullanılan HAŞERELERİN temizlenmesi belgesinden sonra Tehcire başlandığını yine kendisi yazmış… Kanımca bu insanların yargılanma gerekçesi TEHÇİR VE ÖLDÜRME olayları olmayıp, mal mülke, yanı savaş ganimeti kabul ettikleri mallara el konulup kendi mülklerine geçirdiklerinden olacaktır. Her neyse sevgili dostlar, cidden çok büyük bir emekle hazırlayıp bizlere bu güzel yapıtı kazandırdığı için, sevgili dostum MÜSLÜM ÜZÜLMEZ’e çok teşekkür ediyorum… Bu güzel çalışmalarının devamını diliyorum… Saygılarımla… (15 Mayıs 2020)
Abdurrahman Demir
(Yazıyı 15 Mayıs 2020 tarihinde Facebook’ta paylaştı)
(*) Sevgili Dostum Abdurrahman Demir 23 Şubat 2023 tarihinde aramızdan ayrıldı. Yattığı yer gül ve gülistanlık olsun!