Müslüm Üzülmez, Yazılı Kaynaklarda Çermik, Pak Ajans Yayıncılık, İstanbul, 2012, 228 sy.
…yarı bir Çermikli olarak, elime geçen bilgi ve belgeleri bir arada yayınlamanın yararlı olacağını düşünerek bu kitabı yayınlamaya karar verdim. Çünkü Çermik’in yaşamımda önemli, anılarımda anlamlı bir yeri var.
Birincisi; Annemin Çermikli olması nedeniyle sık sık Çermik’e dedemlere giderdim. En büyük torun olmam, erkek çocuğu olmam ve Ergani’den misafir olarak gittiğim için el üstünde tutulurdum. Tüm akrabalarım tarafından sevilirdim. Sevilmem, el üstünde tutulmam ve farklı bir yerde olmam bende Çermik ve Çermiklilerle karşı güzel duyguların oluşmasına neden olmuştur.
İkincisi; Gençliğe ilk adım atış dönemlerimde Çermik’e gitmelerimle dayım Nurettin Değirmenci ve yakın akrabam Osman Bardakçı’dan kitap okuma sevgisini edindim. Kitapları sevdim, kitapların dünyasına girdim. Birçok kez Haburman Köprüsü’nün altında ve Göze’de geceleri parlak yıldızların altında yeşil kurbağaların ve cırcır böceklerinin şarkıları eşliğinde arkadaşlarla harefene yaparak sabahlayıp onlarla birlikte gelecek güzel günleri düşledik. Bunlar anılarımda silinmez yer edinmiştir.
Üçüncüsü; Ankara’da 1971-1976 yıllarında yüksek okulu okurken Faho dedemin (Fahri Değirmenci’nin) yanında kalmamın yarattığı olumlu etkidir. Dedem ve Çermikliler o dönem Altındağ ilçesinde Ulus’un kuzey kısmında Sular İdaresi ile İskitler arasında kalan ve Kazıkiçibostanları olarak diye anılan bölgedeki gecekondularda kalıyorlardı. Kazıkiçibostanları’nda 4-5 tane Çermiklinin kahvesi vardı. Dayım Veyis’in, Tingolar’ın, Ulus Rüzgarlı sokakta Neco’nun vs. Ben genellikle Dayım Veyis’in ve birde Erganiler gittiği için Neco’nun kahvesine takılırdım. Kahvede oyun oynamazdım, genellikle Çermikli ve Erganililerle çay içip sohbet ederdim. Kahveye gelen Çermikliler hemen hemen hepsi dedemden, dayılarımdan ve de babamdan dolayı beni tanırlardı. Hiç biri sevgide kusur etmezdi. Anılarımda bunlarında çok özel ve farklı bir yeri vardır.
Velhâsıl kelâm Çermiklilerin çok ekmeğini yedim, suyunu ve çayını içtim; çok nasihatlerini dinledim. Faho dedem; “İnsanın en hayırsızı nankör olanıdır” derdi. Ve insanın, “anaya, babaya, doğduğu ve ekmeğini yediği yere, kendisine yardım edene bir borcu olduğunu” söylerdi hep. “İnsan borcunu ödemeli ki, hem bu dünyada, hem de öbür dünyada yüzü kara olmasın, ak olsun” deyişini ise hiç unutmadım.
Berfin Bahar Dergisi
Yıl: 19, Sayı: 183, Mayıs 2013, s.77.