Hîlar, bugün güneşin parlak, rüzgârın sert, kayaların sağır, mağaraların kör, tarihin suskun olduğu bir mekânda olsa da, tarihte ilklerin yaşandığı eski bir yerleşim yeridir. Arpa ve buğdayın ilk ekilip biçildiği, hayvanların ilk evcilleştirildiği, kerpiç topaçlarının ilk yapıldığı, barınak, tapınak ve kurban sunağının ilk inşa edildiği, kısacası insanoğlunun ilk yerleşik düzene geçtiği tarihsel öneme sahip yerlerinden biridir. Tarih Hîlar’da başlamıştır diyebiliriz.
Tarihsel bir öneme sahip dünya kültür mirasının bu önemli parçasını her yönüyle tanımak gerekmez mi? Gerekir.
Huneyn Kaygusuz bir Hîlarlı olarak, yani Hîlar’ın içinden ve de köyde yaşayan biri olarak Hîlar’ın kitabını, HÎLAR’ı yazarak bu konuda bizlere yardımcı olmayı ve Hîlar’ın tanıtımını hedeflemiş. Kitabında şimdiye kadar hiç kimsenin değinmediği konuları ele almış: Hîlar’da evlerin yapısı, yaşayan aileler, kadının durumu, sosyal/kültürel ve doğal yaşama dair önemli bilgiler vererek tarihe küçükte olsa kayıt düşmüştür.
Mekânlarında insanlar gibi birer ruhları olduğunu düşünüyorum. Tarihî ve kültürel zenginliğimize güzel bir katkı sunduğu için, Hîlar’ın ruhunu şad ettiği için Huneyn Kaygusuz arkadaşımı yürekten kutluyorum. Ve kutlamayı hak ettiği için de kitabın sayfa düzeninde, kapak tasarımında, yazım hatalarını düzeltilmesinde ve fotoğraf desteğinde karınca kararınca severek yardımcı oldum. Bir bilge: “Her kültür bir ‘tarihin içine düşüştür’; bundan ötürü de sınırlıdır” demektedir. Sınırları genişletmemiz için o halde her köyden, her kasabadan ve her kentten çok sayıda Huneyn’lere ihtiyacımız var.
Ve yine aynı bilge; “Her tarihsel varlık, tarihöncesi insanlığın büyük bir parçasını kendinde taşır” demektedir. Bu tanıma en uygun yer Hîlar’dır.
Hîlar, bugün zamanın ağır aktığı, geçmiş dönemleriyle tarihin gözlere ziyafetler çektiği, esen rüzgârlarında huzurun tenleri okşadığı, özgürlüğün tarla kuşları ve kelebek kanatlarında uçtuğu bir yerdir. Zamanın onca aşındırmasına karşın inadına halen ayakta durabilen, tarihe tanıklığını sessizce kayalara tutunarak ve toprak altında saklayarak bizlere sunan çok önemli bir tarihsel varlık ve kültürel mirastır. Anlamasını ve araştırmasını bilirsek, bu tarihsel miras, biz insanlara çok ilginç şeyler anlatmaktadır. Huneyn Kaygusuz, bu anlatılan ilginç şeylerden bir kısmını HÎLAR adlı eserinde tatlı bir anlatımla kendi tarzında bizlere anlatmaktadır.
Fazla söze gerek yok. En iyisi gelin şimdi şöyle güzelce sırtımızı Hîlar kayalarına verelim. Eğer sırtımızı kayalara veremiyorsak, gözlerimizi kapatıp kendimizi Hîlar kayalıklarındaymışız gibi düşleyelim. Gündüzse, Güneş’e ve Güneş’in dünyamıza gönderdiği o muazzam enerjiye (nura); geceyse, gökyüzündeki Ay’a ve yıldızlara bakalım. Güneşin haşmetini, Ay’ın güzelliğini, tanrıların gözü olan yıldızların çapkınca göz kırpışlarını seyrederek Mezopotamya coğrafyasında tarihsel bir mekân olan Hîlar’ı, HÎLAR’ı okuyarak Huneyn Kayguz’un kaleminden tanımaya çalışalım.
Hîlar’ın tarihin şafağı olduğunu aklımızdan çıkartmayalım.
Huneyn Kaygusuz, HÎLAR, Titiz Yayınları, İstanbul-Aralık 2010, 67 sayfa.
Müslüm Üzülmez
13 Kasım 2010/İstanbul