27 Kasım ve 5 Aralık tarihleri arasında bir kaçamak yapıp Bayram’da Ergani’ye gittim. Ergani, Çermik ve Diyarbakır üçgeninde gezindim. Doğup-büyüdüğüm yerlerin havasını soluyup annemi, kardeşlerimi, yeğenlerimi, bazı akraba ve dostlarımı ve aile mezarlığında babamın, dedemin, nenemin… mezarlarını ziyaret ettim.
Bana, bu kısa ziyaretim esnasında güzel iki şiir kitabı armağan edildi: Remzi Ocak adlı kardeşimizin Ocak Şiirleri adlı kitabı ile Baran Üçer kardeşimizin Tutanaktır adlı kitabı.
Anlaşılan her gün bir yazar veya şairimizin bir kitabı yayınlanıyor. Bu konuda Erganililer olarak çok şanslıyız. Hiçbir ilçenin bu kadar kitap yazan yazarı, çizeri, şairi, düşünce insanı yok, olmamıştır. Bu, toprağımızın, tarihimizin bereketli oluşundan kaynaklanıyor. Ergani, Ergani Kalesi, Hilar, Çayönü, Kikan, Papazın Gölü, Goconun Tepesi nasıl tarihin bize bıraktığı bir miras ise, yazarımızın, şairimizin bol oluşu da var olan bir başka zenginliğimizdir.
Kimimiz “ucu sivri kalem”le, kimimiz “ucu kırık bir kalem”le yazıyoruz. “Ucu kırık kalem”le yazanlarımızdan biri de Baran Üçer adlı kardeşimizdir. (Daha önce Remzi Ocak’ın kitabıyla ilgili düşüncelerimi yazmıştım.)
Baran Üçer, çok genç bir şairimiz. Benim hesaplamalarıma göre 18-19 yaşlarında olmalı. Ergani’de İnkılap İlköğretim Okulu’nu bitirdikten sonra, 2006 yılında Ergani Anadolu Öğretmen Lisesi’ni kazanmış, 2 yıl okumuş. Sonra bazı nedenlerden dolayı Bingöl Anadolu Öğretmen Lisesi’ne geçişini yapmış. Şu anda bu okulun 3. sınıfında okumakta.
Baran Üçer şiir yazmaya Lisede başlamış. Başlamakla kalmayıp, şiirlerini kitaplaştırabilme cesaretini göstererek 2009’da Tutanaktır adlı şiir kitabını yayınlatarak şairliğe ilk adımını atmış. Çok genç olmasına rağmen şiirlerinde sözcük ve imgeleri kusursuz, nakış gibi işlemiş. İlk şiirinde bile bunu hissettiriyor. “(T)el örgülerini aşıp,/neresi varsa/girilmeye yasak olan./haritası çıkarılmamış,/sınırları belirsiz/coğrafyanda senin/töreye aldırmadan…” (s.6) veya “şairin dillendirdiği/şiiri kadar/kusursuzdu bedenin,/ve gözlerin;/sokaklarını bilmediğim tek kent./kayboluşun hecelenişi; gözlerin…” (s.23) dizelerinde olduğu gibi çokça şiiri cinsellik koksa da, şiir tadında. Şairimiz genç; damarlarında kan dolaşımı hızlı olduğu için cinsellik ve sevgi üzerine şiirler yazması da çok normal. Şiirlerinde, tangoda olduğu gibi renkle hareketin, hareketle müziğin tutkulu uyumunu; eril ve dişil sevginin kalp atışlarını yakalamış. “Dipnot düşmeden”, “imgeleri satın alıp” öyle yola çıkmış: “tövbesi yok” “dinsiz imansız düşler”in. Ve de “ayıbı yok”. (s.14)
Şiirde esas olan; iyi bir kurgu, güçlü bir anlatım ve imgeleri yerinde kullanmaktır. Tabi şiiri yazanın bilinç, kültür, emek ve yeteneğine göre de şiirin biçimlendiğini unutmamak lazım. Baran Üçer, an’lık duygularını; aşkını, umudunu, umutsuzluğunu, isyanını bazen doğrudan, bazen de imgelerle sade, vurgulu ve çarpıcı bir şekilde şiirleştirmiş. Şairler sözcük avcıları olduğu için, şairimiz de kendi duygu ve düşüncelerini en iyi bir şekilde ifade edebilecek sözcükleri yakaladığı anda, hedefi 12’den vururcasına onları dizelerinde örmeye çalışmış. Şiirleri farklı, ama çoğunda anlam benzerliği var. Çoğu aşk ve sevgi üzerine. Umutsuz bir aşktan geriye kalan yakarışlar gibi. Kitabın bazı sayfalarına tam sayfa desenler alınması ise, şiirlere ve kitaba farklı bir renk katmış.
Şiir okurken ham armut gibi insanın boğazında durmamalı bence. Tatlı bir şerbet, demli bir çay veya yıllanmış şarap gibi damakta tat bırakarak beynin kıvrımlarından akıp yüreği okşamalıdır. Böyle baktığımızda kitaba ismini veren “Tutanaktır” şiiri şiir olarak çok güzel, ama kitaba daha güzel, kitaptaki tüm şiirleri kapsayacak özellikte bir başka isim verebilirdi. Tutanak sözcüğü resmi dilde çok kullanılan bir sözcük, resmiyet kokuyor. Devlet dairelerinde tozlu raflardaki dosyalar arasında kaybolmayı, unutulmaya yüz tutmuş soluk renkli belgeleri hatırlatıyor. Oysa şiir dillerde söylenmeyi, belleklerde kayıt altına alınmayı, kitaplarda yer alarak ölümsüzleşmeyi ister.
***
Baran Üçer’in Tutanaktır şiir kitabını zevkle, severek okudum. Genç kardeşimi yürekten kutluyorum. Baran ve Tutanaktır‘ın bahtı açık olsun!..
***
Baran Üçer’in şiirinden iki örnek:
tutanaktır
suç teşkil eden
bir sevgiydi bizimki.
iki kişilik bir örgüttük.
-aşkla yönetilen-
yakalandığımız gün
aşka dair bir çok doküman,
ve suç teşkil eden
bir yalnızlıktı tutanaklarda geçen.
hükmü verildi ayrılığın! (s.29)
…
yolculuk
ay birikti gözlerimde,
çöl gel bana.
dökül kalbime tanelerinle.
gece oldu ve ben yürüdüm sokaklarda,
köşebaşları tutulmuştu
sokak sahipleri tarafından.
…
öpüşmelere umudunu ver!
ve ellerimi sıkı tut.
sarhoşluklar rezerve edildi baharlara,
uçamam ben
hoşça kal yıldızlar,
ve sen.
hoşça kal yolculuklar… (s.49-51)
NOT: Bu yazıyı tam bitirmiştim ki, basından Avrupa’da yaşayan Ergün Sönmez kardeşimizin Peri Yayınları’nca Demokrasi, Kürtler ve AB adlı kitabının yayınlandığını öğrendim. Kitap elime ulaşınca, kitaba ilişkin düşüncelerimi sizlerle paylaşmayı düşünüyorum. M. Üzülmez
22 Ocak 2010 tarihinde Ergani Haber gazetesi/ http://www.erganihaber.net/kose_yazisi_detayi.asp?id=850