Çevre Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi ve Planlama Genel Müdürlüğü birçok ilgili özel, tüzel ve kamu kurum ve kuruluşlarından (örneğin 22.07.1994 tarih ve 00431/686-4406 sayılı yazısı gibi… ) yazısıyla “ÇED Yönetmeliği Revizyonu Çalışma Toplantısı“nın eylül ayında düzenleneceğini, bu nedenle bu toplantıya katılmalarıyla birlikte, yazılı görüş ve önerilerin bildirilmesi istenmektedir.
Çevre kontrol çalışmaları içinde olan bir teknik eleman olarak ÇED Yönetmeliği revizyon çalışmalarına katkısı olacağı inancıyla 7 Şubat 1993 tarih ve 21489 sayılı Resmi Gazete de yayınlanan ÇED Yönetmeliği’ne ilişkin düşünce ve önerilerimi kısaca özetlemek istiyorum:
-Yönetmelikteki yetkilerin büyük bir çoğunluğu, tek merkezde, yani Çevre Bakanlığı’nda toplanmıştır. Devletin en alt kademelerinden, en üst kademelerine kadar merkezi politikaların yerel idarelere dağıtılması ve devletin küçültülmesi gerektiği ifade edilmektedir. Bürokrasi ve kırtasiyeciliği azaltmak, işlerin Ankara’ya gidilmeksizin mahallinde ve zamanında çözümü sağlamak esas olması gerektiğinden, özel yasalarla kurulma izni verilen proje ve/veya birden çok ili kapsayan veya bölgesel olan proje ve tesisler dışındakiler için Mahalli Çevre Kurulları ve Çevre Bakanlığı’nın Taşra Teşkilatlarına yetkilerin verilmesi demokratikleşme ve günümüz koşulları gereğidir.
-Yönetmelikteki hedeflere varmak ve “İzleme-Denetleme-Görüş Bildirme” gibi gereklerin istenen şekilde ve zamanda gerçekleşmesi için ÇED ile ilgilenen kurum ve kuruluşlar araç-gereç, bina ve kalifiye elaman yönünden güçlendirilmelidir. Çevre ile ilgili yasal düzenlemelerle (Mevzuatla) ÇED Yönetmeliği arasında uyum sağlanmalıdır.
-Yönetmeliğin 36. maddesinde yer alan ve ÇED Ön Araştırma, Kontrol Listesi ve Değerlendirme hakkında Çevre Bakanlığı’nın kuruluşu ile ilgili 443/444 sayılı K.H.K.nin 36. maddesinde çıkartılması öngörülen “İhtisas Komisyonlarının Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik” daha çıkartılmamıştır. Bir an önce bu Yönetmelik çıkartılmalıdır.
-Yönetmeliğin 4. maddesinde “Önemli Etki” tanımında ve Yönetmeliğin genelinde ilgili mevzuat ve/veya bilimsel esaslar kabul edilmektedir. Bilimsel esasların kavram olarak soyut veya göreceli olması nedeniyle, ilgili mevzuatımız ve TSE standartlarındaki esaslar, bu standartlar ülkemizde mevcut değilse, uluslararası kabul gören esas ve standartlar şeklinde bir düzeltmenin daha iyi olacağı kanısındayım.
-Hem yetkili mercilerin, hem de mükelleflerin uygulamada, zaman kaybına, iş veriminin düşmesine, kırtasiyeciliğe ve bezginliğe neden olmamak için, Yönetmeliğin I. Ve II. eklerindeki listede gerçekleştirilmesi düşünülen veya kurulması planlanan proje ve tesislere faaliyet kolları itibariyle kapasiteleri ve olumsuz etkiyi yaratacak parametreler dikkate alınarak belirli sınırlamalar getirilmelidir. Her planlanan veya kurulması düşünülen proje ve/veya tesis ÇED kapsamına alınmamalıdır. Bu nedenle, doğabilecek kuşkuları gidermek için, Ek-I’deki bir kısım tesisler Ek-III kapsamına alınmalı, Ek-III kapsamındaki bir kısım tesislerde, Ek-III kapsamından çıkartılmalıdır. Ek-III kapsamından çıkartılan tesisler için zaten Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği ve 2872 sayılı Çevre Kanunu’na dayanılarak çıkartılan Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği, Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği, Gürültü Kontrol Yönetmeliği ve katı Atık Kontrol Yönetmeliği’ndeki hükümler aranmalıdır. Yine Ek-I ve Ek-III’deki birçok tesis için kapasite sınırlandırılması getirilmiştir. Örneğin; Ek-I: 4’deki Akü ve Pil Üreten Tesisler ile Ek-III: 3/a’da Dökümhaneler… vs. Günde 3 akü üreten veya günde 10 kg demirdışı metal dökümü yapan tesisten ÇED mi istenecektir?
-Kurulacak olan Organize Deri Sanayi Bölgeleri’nden ÇED istenmelidir. Organize Sanayi Bölgeleri’nin içinde kurulacak işyerleri veya tesisler için ÇED aranmamalıdır. Bu tip bölgelerdeki tesislerle ilgili G.S.M. Yönetmeliği ve diğer yasal düzenlemeler esas alınmalıdır. Yani Ruhsat, Deşarj İzni, Emisyon İzni vs. aranmalıdır.
-Yönetmeliğin 29. maddesine dayanılarak çıkartılan “ÇED Raporu Hazırlama yeterlilik Belgesi Hakkında Tebliğ”in 7. maddesinde ÇED Raporu Hazırlama ve Yeterlilik Belgesi’nde olması gereken meslekler sıralanırken; Biyologa, Yer Bilimcisine ve Çevre Mühendisine öncelik tanınmıştır. Diğer meslek dalları için ise, 7/c bendinde “gerekli olanlar istihdam edilir” denilmektedir. Oysa olay bir mühendislik olayıdır. Ve mühendisçe olaya bakmakta yarar vardır. Bence doğru olan, Çevre Mühendisinin olması koşulunun yanında 7/c’deki “meslek gruplarından gerekli olanları istihdam” etmektir. Tabi, biyolog ve yer bilimciler de 7/c’deki meslek gruplarına ilave edilerek.
Müslüm Üzülmez
Kimya Mühendisi
TMMOB Kimya Mühendisleri Odası
İstanbul Şubesi Yayın Organı BÜLTEN
Mart-Nisan 1995