Hava Kirliliği ve Alınması Gereken Önlemler

okuma süresi: 5 dk.

Hava kirliliği, özellikle büyük kentlerimizde çevre ve insan sağlığını her geçen gün daha fazla, olumsuz etkilemektedir. Hava kirliliğinin kaynakları ve olumsuz etkilemektedir. Hava kirliliğinin kaynakları ve olumsuz etkileri her toplantı ve açıklamada dile getirilmekte ve bunlar az çok bilinmektedir. Hava kirliliğinin etkileri toplum bilincine çıkmış durumdadır. Şimdi, ne tür önlemlerin alınması gerekir konusunda düşünce üretmeli, öneriler geliştirmeliyiz. Çevre uygulama ve kontrol çalışmaları içersinde biri olarak, bu önlemlerin kısa ve uzun vadede ele alınıp, değerlendirilmesi ve uygulanması gerektiği inancındayım.

Kısa vadede alınması gereken önlemler;

-Kirlilik kaynağında önlenmelidir. Bunun için temiz yakıt teminine gidilmelidir. Bina ve işyerleri için doğalgaz, kaliteli ithal kömür, kalitesi iyi olmayan kömürlerimizin iyileştirerek kullanıma arz edilmeli,5 ve 6 numara fuel-oil yerine özel sıvı yakıt üretilmesi gibi… Taşıtlar için ise, kurşunsuz benzin yaygınlaştırılmalı.

-Binaların imar yönetmeliklerine uygun yapımı sağlanmalı, inşaat aşamasında ve mevcut binalara da sonradan mutlaka izolasyon ve ısı yalıtımına gidilerek az yakıt tüketimi ve enerji tasarrufu sağlanmalıdır. Taşıtlarda da zamanında bakım ve muayeneler periyodik olarak yapılmalıdır.

-Kirletici kaynaklarda teknik önlemler alınmalıdır. Bina ve işyerinde uygun baca yüksekliği, baca çapı ve baca temizliği önemlidir. Kirletici kaynağın kirletici özelliğine göre uygun filtreler seçilerek kirleticilerin azaltılmasına ve kontrolüne gidilmelidir. Taşıtlarda katalitik konvertör kullanımı teşvik edilmelidir.

-Teknolojik yenilikler takip edilmeli, konut ve endüstride yakma verimi yüksek yakma sistemlerinin uygun olanları seçilmelidir. Özellikle kapasitesi yüksek olan yakma tesislerinde kömürlüler için Akışkan Yataklı Yakma Sistemleri tercih edilmelidir. Taşıtlarda ise motor yapısında ve dizaynında emisyon kontrolü için otomotiv sanayi gerekli çalışmaları yaparak, uygun olan teknolojileri üretime kazandırmalıdır.

-Denetleyici kurumların etkin denetimler yapabilme olanakları yaratılmalıdır. Bu kurumlarda çalışan elemanların uzmanlaşması sağlanmalıdır. Çevre denetim ekiplerinin yakıtların ve işyerlerinin, Belediye zabıta ekiplerinin konut bacalarında ve İçişleri Bakanlığı’na bağlı trafik zabıta ekiplerinin taşıtların denetiminde daha etkin olabilmeleri için gerekli idari organizasyon ve yapılanmalar gerçekleştirilmelidir.

-Sıhhi ve gayri sıhhi müesseselerin işyeri açma ruhsatı almadan çalışmalarına ve faaliyetlerine izin verilmemelidir. Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği’nin 8. ekine göre emisyon iznine tabi olan tesislerin emisyon izin belgesi almadan faaliyete geçmeleri önlenmeli, faaliyete geçenler hakkında 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun ilgili hükümlerine göre anında işlem yapılmasının yasal olanakları oluşturulmalıdır.

-İletişim ataçlarında, özellikle TRT’de çevre sorunları konusunda halk duyarlı kılınmalı, havada kirlilik ileri seviyelere ulaştığında Radyo-TV’de haberlerden sonra, meteorolojik hava raporu sunulurken, havadaki kükürtdioksit (SO2) ve duman (havada asılı partikül madde) değerleri de verilmelidir. 24 saatlik ölçüm yapan yarı volimetrik ölçüm cihazları yerine daha modern ve istenildiği anda istenilen kirletici parametre değerlerini veren mobil sistem ölçüm cihazları temin edilerek, kullanımına başlanılmalıdır.

-Eğitime önem verilmelidir. Eğitim bir yandan tüm toplumu hedeflerken, diğer taraftan ateşçileri, kalorifercileri ve taşıt sürücülerini hedeflenmelidir. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Halk Eğitim Merkezi müdürlükleri “Kalorifer Ateşçi Kursları”nda doğalgaz kullanımını da içerecek şekilde yaygın eğitim kampanyaları düzenlenmeli, “Yetkili Kalorifer Ateşçi Belgesi” olmayanlar konut ve işyerlerinin kazan ve kalorifer dairelerinde çalıştırılmamalıdır. Çalıştıranlar hakkında 2872 sayılı Çevre Kanunu ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun ilgili hükümlerine göre cezai işlem yapılmalıdır. Taşıt sürücülerine Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı özel sürücü kursları sürücü adaylarına ve İçişleri Bakanlığı Trafik Daire Başkanlığı’nda tüm taşıt sürücülerine düzenleyeceği kurslarda çevre bilgisi derslerine yer vermelidir.

Uzun vadede alınması gereken önlemler;

-İmar planları zamanında yapılmalı ve yapıldığı şekilde yaşama geçirilmelidir. Çağdaş kentleşme ve sağlıklı yapılaşma için “kaçak yapılar”a ödünsüz davranılmalıdır. İmar planlarında ve yapılaşmada iklim koşulları ve hava koridorları dikkate alınmalıdır. Kentin tüm sorunları ile birlikte trafik sorununun çözümü için proje ve politikalar üretilmeli, trafik akışının düzgünlüğü sağlanmalıdır. Kent içinde kalan gayri sıhhi müesseselerin kent dışında kurulacak sanayi sitelerine veya organize sanayi bölgelerine taşınmaları planlanmalıdır.

-Toplu taşımacılığa önem verilmelidir. Bu konuda belediyeler otobüs sayılarını artırarak ve mevcut otobüslerini yenileyerek toplu taşımacılığa katkıda bulunmalıdırlar. Toplu taşıma sistemlerini seçerken, petrol dışındaki yakıtlara dayalı sistemler arasından seçime önem verilmelidir. Örneğin; hızlı tramvay, metro, doğalgaz dönüşümlü taşıma araçları gibi…

-Merkezi ve bölgesel ısıtmaya önem verilmelidir. Merkezi ve bölgesel ısıtmaya geçilmesiyle başta iyi bir işletme sağlanarak ısı verimi, yakıt tasarrufu ve maliyetin azaltılması sağlanır. Kazan bacalarına sulu sistem baca gazı arıtım cihazı (filtre) takılarak emisyonların kontrol altında tutulması gerçekleştirilir. Örneğin; İstanbul’un nüfusunun 10 milyon kişi ve geleneksel bir ailenin 4-5 kişiden oluştuğunu düşünürsek, 2 milyon adet hanenin veya dairenin mevcut olduğunu söyleyebiliriz. Bu iki milyon adet haneye bir de her türlü ticarethane ve işyerini eklersek, yaklaşık 3 milyon hane eder. Bunun da yarısının kazan veya soba bacasının olduğunu, yani 1,5 milyon bacanın İstanbul’da olduğunu kabullendiğimizde denetimin, kontrolün ve filtre takmanın imkânsızlığı ortadadır. Bu nedenle temiz yakıt temini ile kirliliği kaynağında önlemenin yanında, İstanbul Ataköy 11. ve 12. kısımlarında ve bazı askeri lojmanlarda olduğu gibi, merkezi ve bölgesel ısıtmalara geçilmelidir.

-Mevcut yeşil alanlar korunmalı ve yeni yeşil alanlar oluşturulmalıdır Yeşil alanlar estetik güzelliklerin yanında dünyamızın akciğeri olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle yeşili sevmeliyiz, korumalıyız. Çeşitli kurum ve kuruluşların başlatmış oldukları (Çekül Vakfı, İTO, bazı belediyelerin park ve bahçeler müdürlükleri vs.) ağaçlandırma kampanyalarını sevinçle karşılamalıyız. Bu kampanyalara katılımı ve bu kampanyaların sayısını artırmalıyız.

-Hızlı nüfus artışı önlenmeli, göç durdurulmalıdır. Hızlı nüfus artışı ve göç çevre kirliliklerinin yanında bir sosyal kirlilik kaynağıdır. Mutlaka, ama mutlaka önlenmesi gereken bir sosyal olgudur. Devlete, özel sektöre, ailelere, tek tek bireylere yani herkese bu konuda görev düşmektedir.

Müslüm Üzülmez
Kimya Mühendisi

İstanbul Ticaret
İstanbul Ticaret Odası Yayın Organı
1 Nisan 1994, Sayı: 1805

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.