Çevre Bakanlığı, Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği ile ilgili çeşitli kurum ve kuruluşlardan görüş istemiş bulunmaktadır. Bu nedenle, 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 8., 9., 10., 11., 12. ve 13. maddelerine dayanılarak yayımlanan Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği ile ilgili çevre kontrol çalışmaları içinde olan bir teknik eleman olarak düşüncelerimi özetlemek istiyorum. Bunların en iyi şekilde değerlendirileceği inancındayım.
Yönetmelik hakkında görüş ve önerilerim şunlardır;
1-Yönetmelik; 2 Kasım 1986 tarih ve 19269 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Yönetmeliğin yayımından önce sonra hava kirliliğini ilgilendiren birçok yasal düzenleme çıkarılmıştır. Örneğin; 743 sayılı Medeni Kanunun, 765 sayılı Ceza Kanunu, 1580 sayılı Belediye Kanunu, 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu, 2918 sayılı Çevre Kanunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 3030 sayılı Büyük Şehir Belediyelerine ilişkin Kanun, 3194 sayılı İmar Kanunu, 3212 sayılı Maden Kanunu, 3572 sayılı İş Yeri Açma ve Çalıştırma Ruhsatına Dair Kanun; 443 Karar Sayılı Çevre Bakanlığı’nın Kuruluş ve Görevleri Hakkında K.H.K.; Mevcut Binalarda Is Yalıtımı ile Tasarruf Sağlanması ve Hava Kirliliğinin Azaltılmasına Dair Yönetmelik, Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği, Çevresel Etki Değerlendirilmesi Yönetmeliği, Kara Yolları Trafik Yönetmeliği, Radyasyon Güvenliği Yönetmeliği, Nükleer Santrallerin Güvenlik Uygulama Kuralları İçin Tanınması Yönetmeliği, Araçların İmal Tadil ve Montajı Hakkında Yönetmelik, Maden ve Taş Ocakları İşletmelerinde ve Tünel Yapımında Tozla Mücadeleyle İlgili Yönetmelik, Zabıta Yönetmeliği; Radyasyon Güvenliği Tüzüğü, Parlayıcı Patlayıcı Tehlikeli ve Zararlı Maddelerle Çalışılan İşyerlerinde ve İşlerde Alınacak Tedbirler Hakkında Tüzük…v.s.
Bu Yasal düzenlemeler arasında uyum sağlanmalı çelişkiler ve farklı hükümler giderilmelidir.
2-Yapılacak yasal düzenlemelere göre idari birimler yeniden yapılanmalı, yetkili mercilerin görev ve yetki sınırları açık olarak belirlenmelidir. Yönetmeliğin 5/e Maddesine açıklık getirilmelidir.Yapılacak iyileştirmede Çevre Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı; Valilik, Kaymakamlık, Büyükşehir ve İlçe Belediyelerinin görevleri yetkileri net bir biçimde belirlenmelidir.
Örneğin; Bugün İstanbul’da işyerlerinin ilçe Belediyeleri, Büyükşehir Belediyesi, Çevre ve Sağlık Bakanlıkları elemanlarınca denetimleri yapılmaktadır. Bu durum farklı uygulama, çok başlıklı ve işyerlerinde bezginlik yaratmakta, bazen de var olan sorun sahipsiz kalmaktadır.
Yönetmelik Madde-5/e’de yetkili makam tanılanması yapılmaktadır. Bu durum farklı uygulama, çok başlılık ve işyerlerinde bezginlik yaratmakta, bazen de var olan sorun sahipsiz kalmaktadır. Yönetmelik Madde-5/e’de yetkili makam tanımlanması yapılırken; “denetimden 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu’nun 268-275 maddeleri gereği Sağlık Bakanlığı Yönetmelik ve standartları hazırlamadan Çevre Bakanlığı Yönetmelik, verilecek cezalarda 2872 sayılı Çevre Kanunu ile 3301 sayılı kanun doğrultusunda uygulanır, faaliyetin durdurulmasında ise Sağlık Bakanlığı, Çevre Bakanlığı ve mahallin en mülki amiri yetkili” kılınmıştır Oysa 3030 sayılı yasayla Büyükşehir Belediye sınırları ve mücavir alan içerisinde 1., 2., 3.,sınıf Gayri Sıhhi Müesseselere (G.S.M’lere) işyeri açma ve çalışma ruhsatı-izin verme, denetleme, faaliyetten men, Büyükşehir Belediyelerinin görev alanı içerisinde sayılmıştır. Yine Yönetmeliğin 10. Maddesinde emisyon izni verilirken, Ek-8 Liste A’da yer alan tesisler için Çevre Bakanlığı’nın, Ek-8 Liste B’de yer alan tesisler için ise İl Mahalli Çevre Kurulu’nun görüşü alınma zorunluluğu getirilmiştir.
Bir işyerine işyeri açma ve çalışma ruhsatı verilmeden önce emisyon izni belgesi aranmalıdır. İşyerine hangi kurum işyeri açma ve çalışma ruhsatı veriyorsa, pratik olarak emisyon izin belgesini de o kurum vermelidir. Ayrıca denetim ceza verme ve işyerini faaliyetten men işlemlerinden de sorumlu olmalıdır.
3-Yönetmelik kısa, öz, anlaşılır ve uygulanabilir olmalıdır. Kırtasiyeciliği ve bürokrasiyi arttırıcı olmalıdır. İşlemlerin uzamasına uygulamacı yetkili mercilerin ve yükümlü olan işyeri sahiplerinin uygulamada zor durumda kalmamalarına dikkat edilmelidir. Örneğin; Yönetmeliğin 3. Ekinde Toz Emisyonunda Özel Maddeler, 4. Ekinde Organik Buhar ve Gazlar, 5. Ekinde Kanser Yapıcı Maddelerin bir çoğu için yeterli donanım olmadığından gerekli ölçümler, ne işyeri yetkililerince, ne de akademik ve bilimsel kuruluşlarca yapılamamaktadır. Yasal açıdan, Yetkili Makam doğal olarak bu maddelere ait ölçümleri istemekte, işyeri yetkilileri de ölçümleri yaptırmak istemekte, ama bu ölçümleri yapabilecek bir kurum bulamamaktadır. Böyle bir durumda iki tarafta zor durumda kalmaktadır.
4-Yönetmelikte; Emisyon İzne Tabi Tesisler Ek 8’de A ve B listesi şeklinde ayrılmıştır. Yönetmeliğin 7. Ekinde ise Kirletici Vasfı Yüksek Tesisler açıklanmış ve bunlar 18 gruba ayrılmıştır. Eğer A listesinde yer alan tesislerin kirletici özelliği fazla, B listesinde yer alan tesislerin kirletici özelliği daha az olduğu mantığından hareket ediliyor ise, A ve B listelerinin dışında ayrıca Ek-7’de neden Kirletici Vasfı Yüksek Tesisler gruplamasına gidilmiş ve özel emisyon sınırları getirilmiştir. Örneğin; B Listesinde yer alan emisyon iznine tabi tesislerin kirletici özellikleri az ise, neden Ek-8 1.2.’de 500 kw-20 mw arasında yakıt ısıl gücü olan yakma tesisi B listesinde yer almasına karşın, kirletici vasfı yüksek tesisler Ek-7 kapsamında alınmıştır. Ek-8’de yer alan izne tabi tesisleri, kirletici özeliklerine göre 26 Ekim 1983 tarih ve 18203 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği’nde olduğu gibi 1., .2., .3. sınıfa ayrılması en uygunudur.
5-Yönetmelikte, birden çok özellikten dolayı Ek-8’e göre izne tabi olan tesislerle ilgili ve/veya hem A listesinde, hem de B listesinde yer alan izne tabi tesislerle ilgili bir hüküm bulunmamaktadır. Örneğin; bir tekstil sanayi alkali maddelerle iplik veya kumaş ağartma yaptığında (Ek-8.10.11.) B listesinde yer almaktadır. Aynı tesis ağartma için 500 kw’ın üzerinde toplam ısıl gücüne sahip bir yakma sistemi veya buhar kazanı varsa (Ek-8.1.2) A listesinde yer almaktadır. Şimdi bu tesisi A mı, B mi listesinde değerlendireceğiz? Veya bu tesisi tekstil tesisi mi, yoksa yakma tesisi mi olarak kabul edeceğiz? Yine başka bir örnek olarak bir boyama-tekstil kuruluşu; yaptığı esas işten, üretimden, kullanılan hammaddeden kapasiteden emisyon izne tabi değil, ancak proses için geçerli buhar, enerji temini için işyerinde kullanılan buhar kazanının ısıl gücü 500 kw’ın üzerinde olduğundan izne tabi olduğu, bu işyerini bir boyama-tekstil tesisi mi, yoksa yakma tesisi mi olarak değerlendireceğiz? Bu konulara mutlaka açıklık getirilmelidir.
6-Yönetmeliğin Geçici Madde-1 ve sonradan Yönetmeliğin 16. Maddesi uyarınca, izin için ilgili Valiliğe yazılı başvuru ile verilecek teknik veriler, açıklamalar ve çizimler gibi dokümanların özeliklerini içeren Yönerge’nin 2/1 maddesi, Yönetmeliğin yayım tarihi olan 2 Kasım 1986’dan itibaren 6 aylık bir süre içerisinde emisyon iznine tabi tesislerin başvuruda bulunmalarını zorunlu kılmıştır. Başvuruda bulunmayanlar için, ne Yönetmelikte ne de Çevre Kanunu’nda bir hüküm bulunmamaktadır. İzin için yasal başvurusunu yapmayanlar hakkında Çevre Kanununun 8. mi., 11. mi, yoksa 15. maddesine göre mi cezai işlem yapılacaktır. Yönetmeliğin 62. maddesinde yönetmeliği ihlal durumları açıklanmıştır. Ama Yönetmelikte 62. maddeyi ihlal edenler ile ilgili cezai hükümler bulunmamaktadır. Ayrıca Hava Kirliliğin yoğun olduğu yerlerde Valilikler Yönetmeliğinin 52. ve 53. Maddelerine dayanarak Hava Kirliliğini Azaltmaya Yönelik Tebliğler yayımlanmaktadırlar. Bu tebliğlerde yapılan uyarı ve alınan tedbirlere uymayanlar hakkında Yönetmeliğin 62. Maddesini ihlalden dolayı cezai işlem yapılacağı bildirilmektedir. Yönetmeliğin 62. Maddesine baktığımızda 52. ve 53. Maddeleri, Yönetmeliği ihlal kapsamına alınmadığı görülmektedir. Yönetmelik ve Çevre Kanunu’nda yapılacak değişiklikle bu hususlar düzeltilmelidir.
7-Yönetmelikte; Yönetmeliğin yayım tarihi olan 2 Kasım 1986 öncesi kurulan tesisler eski tesis, sonrası kurulanlar yeni tesis olarak kabul edilmiştir. Emisyon sınırlarında eski tesisleri daha kirletici özelikte olmalarına rağmen toleranslı davranılmıştır. Örneğin; Madde 7.1. A’da “Yönetmeliğin yayımı tarihinden önce kurulacak işletmeye alınmış tesisler için islilik sınırları… verilen değerlere (1) ilave edilerek bulunur” deniliyor. Ek-7’deki kirletici vasfı yüksek tesislerin birçoğu için aynı yaklaşım gösterilmiştir. Şimdi 1993 yılındayız ve aradan 7 yıl geçmiştir. Yine eski-yeni ayrımını 1986 yılına göre mi yapacağız? Bu şekilde yapılacak ayrımın sakıncaları da vardır. Örneğin; bir kimyasal yağ fabrikasını düşünelim. Fabrika eski ama enerji temini için kızgın yağ kazanı yeni ise, bu tesisi eski mi, yeni mi kabul edeceğiz? Veya tam terside olabilir. Yönetmelikte yakma tesisleri için bu konuda gördüğüm kadarıyla SO2 ve NOx için kazanların kalan ömrü sorulmaktadır. Diğer kirleticiler için herhangi bir kriter bulunmamaktadır. Bu konulara açıklık getirilmeli ve ayrım yapılacaksa, mevcut kurulu tesisler ve kurulması planlanan tesisler şeklinde yapılmalıdır.
8-Yönetmeliğin 8. Ekinde yer alan A ve B listesindeki izne tabi tesislerin emisyon izin başvurularında. Yönergenin madde-3A/5, 3A/6, 3A/7 gereği haritalar, meteorolojik durum belgeleri vs… istenmektedir. Uygulamada mevcut kurulu tesislerden bu belgeleri istemenin bir anlamı olmamaktadır. Çünkü bu belgeler daha çok yer seçimi ile ilgilidir. Kurulu tesisler ise, yer seçimi yapmış ve faaliyet göstermektedir. Bunların kapatılarak başka bölgelere taşınması yasal, sosyal ve ekonomik açıdan pek kolay olmaması gerek. Ayrıca aynı evrak olmasına karşın her işyerinin dosyasında evrak bulunsun, dosya tamamlansın gerekçesiyle yetkili merciler yükümlü işyeri sahiplerinden bunları istemektedir. Örneğin; Yönetmeliğe dayanılarak çıkartılan Yönergenin 3A/7 maddesi gereği meteorolojik durum belgesi her işyerinden istenmektedir. İstanbul’da iki meteoroloji müdürlüğü vardır. Yeşilköy ve Göztepe Meteoroloji Müdürlükleri.
Yeşilköy Avrupa yakasındaki işyerleri için Göztepe, Asya yakasındaki işyerleri için aynı belgeyi ayrı ayrı tüm işyerlerine vermektedir. Yetkili Mercii’nin elinde bu belgeden birer örnek yine olsun, ama belgeyi tüm işyerlerinden istemek, dosya kabartma ve dolap doldurmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Bu tür belgeler yeni kurulacak ve kurulması planlanan kuruluşlardan Çevre Etki Değerlendirmesi uygulanacak Faaliyetler Listesi’nde yer alanlar için istenmelidir. Emisyon izin belgesi için istenmemelidir. Böylece hem işyeri sahipleri zaman israfından, kırtasiyecilikten ve ekonomik harcamalardan kurtularak yıldırılmamış olunur, hem de izin vermede yetkili mercileri gereksiz zaman kaybından, kırtasiyecilikten kurtararak asli görevi olan çevre koruma ve kontrol çalışmalarına daha aktif katılımı sağlanmış olunur.
9-Yönetmelik EK-8 1.Grupta: Isı Üretimi Maden Enerji Listesinde yer alan yakma tesisleri içerisinde sadece kazanlar için emisyon sınırları belirlenmiştir. Örneğin; Fırın,yüksek fırın, ocak, tava gibi yakma cihaz ve sistemleri için bir sınır getirilmemiştir. Bu cihaz veya sistemleri için bir sınır getirilmemiştir. Bu cihaz veya sistemlerine ilişkin kirletici değerler için kazanlara ait değerler mi baz alınacak? Yönetmelikte bu yakma cihaz ve sistemleri için emisyon değerlerine bir açıklık getirilmelidir.
10-Yönetmelik EK-6’da; baca yüksekliklerinin belirlenmesi için verilen ABAK’ta kanımca bir yanlışlık var. ABAK ya yeniden düzenlenmeli veya hesaplanma yöntemi dikkate alınmalıdır.
11-Yönetmelik EK-45/1 maddesinde; “Katı, sıvı ve gaz yakıtlar ancak Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı tarafından hava kirliliğinin azaltılması amacıyla tespit edilen özelliklere uygun olduğu takdirde üretilebilir, pazarlanabilir veya ithal edilebilir” hükmüne karşın genelde tüketiciler tarafından kullanılan yakıtlar, kirletici özellikte olan yakıtlardır. Örneğin; Endüstri kuruluşlarında genellikle 6 numara fuel-oil kullanılmaktadır. TS 2177’de 6 numara fuel-oil için kükürt max. %2,8 olarak belirlenmiştir. Bu değer yüksek bir değerdir. Ve piyasada bu değerin üstünde kükürt içeriği olan 6 numara fuel-oil satılmaktadır. Bu nedenle yakma tesislerinin bacalarında yapılan baca gazı ölçümlerinde SO2 (kükürtdioksit)miktarı yönetmelikte belirlenen sınır değerin üzerinde olmaktadır. Oysa fuel-oil’in ithali dağıtımı ve satışı Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığının izin ve denetiminde yapılmaktadır. Kirletici özellikler yüksek (6 numara fuel-oil gibi) yakıtlar satıldıktan sonra, bunları kullanan tüketicilerden denetleyici kuruluşların temiz bir hava için yakma tesislerindeki kirletici değerlerin düşük olmasını istemesi hırsız-polis oyununa benzetmektedir. Tüketiciler “devletin sattığı fuel-oil’i kullanıyoruz. SO2 yüksek çıkıyorsa ben ne yapayım” diyebiliyor veya tek tek bacalara kirlenmeyi önleyen cihazların (filtrelerin)takılması ekonomik maliyeti işletmesi ve kontrolü dikkate alındığında acaba ne kadar doğrudur? Kirliliğin kaynağında önlemek gerek. Bunun için mevcut yakıtlarımız iyileştirilmeli ve temiz yakıt teminine gidilmelidir. Bu konularda idari, yasal ve ekonomik önlemler alınmalıdır.
12-Yönetmelikte “gerekli izin almadan kurulan işletilen veya değişikliye uğratılan tesisler yetkili makam tarafından kapatılabilir veya kaldırılabilir.”(Madde-25/2) denilmektedir.
Böyle “olabilir”, “kapatılabilir”, “alıkonulabilir”, “yapılabilir”gibi kesin olmayan hükümler farklı uygulama ve yorumlama suiistimallere neden olur. Bu nedenle yönetmelikteki hükümler kesin ve bağlayıcı olmalıdır.
13-Yönetmelikte “hava alıcı ortamında bir emisyon söz konusu olmadığı tesis, alet ve düzeneklerde” bu yönetmelik hükümleri uygulanamaz denilmektedir (Madde-4/c). Oysa Yönetmelik EK-8’de hiçbir emisyon olmayan bir çok kapalı devre çalışan veya depolama tesisleri izne tabi tutulmuştur. Örneğin; EK-8’de 9. Gruptaki Maddelerin Depolanması Doldurma ve Boşaltılması listesinde yer alan tesisler. Yönetmelikteki bu ve buna benzer çelişkiler giderilmelidir.
14-Yönetmeliğin 8. Ekinde izne tabi tesisler listesinde yer alan tesisler; kullanılan hammadde, kullanılan yakıt, çözücüler, oluşan atıklar, kapasite vs… dikkate alınarak yeniden gözden geçirilmelidir. Kirletici özelliği olmayan ve çok küçük işyerleri dışı tutulmalıdır. Ayrıca Yönetmelilikte kapasite belirleyici olduğunda fiili kapasitenin esas alınması açık bir şekilde ifade edilmelidir.
15-Yönetmelik; emisyon yayan izne tabi olmayan tesislerin ve parçaların imalatı pazarlaması için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından Çevre Bakanlığının görüşü alınarak tespit edilecek esaslara göre Tip ve Emisyon Belgesi alma mecburiyeti getirmiştir (Madde-33). Tip ve Emisyon Belgesi yerine uygulamada kolaylık, kullanımında verimlilik ve can güvenliği açısından, standartlara uygunluğunu gösteren belge mecburiyeti getirilmelidir. Örneğin; TSE, DİN, BS, ANSI, EPA vs…
16-Yönetmelikte, kütlesel debilerin kg/h, g/h, mg/h birimleriyle verilmesi istenmektedir (Ek-21.2). Yanmadan kaynaklanan kirleticiler için değerler ng/j olarak da istenmelidir ki kirleticinin gerçek değeri bilinebilsin.
17-Yönetmelikte; yakma tesislerinin izne tabi olup-olmadığını belirlemek için, Ek-8 Grupta A ve B listesinde yer alan tesislerin ısıl güçleri kw veya mw olarak belirlenmiştir. Oysa endüstri kuruluşlarında kullanılan yakma sistemleri çok çeşitli oldukları, bir çoğunun üzerlerinde etiketlerinin bulunmadığı, var olanlarda ise buhar kazalarında ısıl güçlerinin genellikle m2 biriminden, kızgın yağ kazanları da cal/h biriminden yazılı olduğu bilinmektedir. Emisyon izne tabi olup-olmadığının tespitinde, ısıl güç hesaplamasında, birimler arasında çevrimler yapılırken yanlışlıkların önüne geçmek için Yönetmeliğin 1. Ekinde yer alan “Genel Kurallar, Birimler, Semboller, Çevrimler”de bu konuya açıklık getirilmelidir.
18-Yönetmeliğin 14., 15., 18., 19.ve 21. Maddeleri ÇED kapsamına girmeyen tesisler için geçerli olmalı, aksi takdirde kaldırılmalıdır.
19-Çevre Kanunu ve bu Kanun uyarınca çıkartılan; Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği doğrultusunda, kanunların yetkili kıldığı merkezi ve yerel yönetimlere bağlı elemanlar tesis, işyeri, kurum ve kuruluşlarda denetimler yapılmaktadır. Çevre Kanunu’nun 12. Maddesi “Denetimlerin nasıl yapılacağı, denetleme elemanlarının nitelikleri yönetmelikte belirlenir” hükme bağlanmıştır. Ancak şu ana kadar denetim elemanlarının nitelik, görev ve yetkilerini belirleyen “Denetim Yönetmeliği”henüz yayımlanmamıştır. Bu Yönetmelik en kısa zamanda çıkarılmalı ki, denetimler sağlıklı ve nitelikli olsun.
20-Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği üzerinde yapılacak değişikler, bir taslak haline getirilecek ilgili tüm kurum, kuruluş ve uzman kişilerin, özellikle uygulama içerisinde olanların mutlaka görüşü alınmalıdır.
Müslüm Üzülmez
Kimya Mühendisi
Metal Dünyası
Maden, Metalürji, Makine, Otomasyon, Malzeme ve İmalat Teknolojisi Dergisi
Ocak 1994, Sayı: 9.