Salnâme-i Diyarbekir’de Ergani’nin “Dil-Nişîn”liği

okuma süresi: 4 dk.

Ergani’nin nasıl “dil-nişîn” (gönülde yer tutan, hoş) bir yer olduğuna geçmeden önce salnâmenin ne olduğuyla ilgili kısa bir açıklamanın faydalı olacağı kanısındayım.

Salnâme, bir senelik olayları topluca göstermek üzere hazırlanan eserler için kullanılan bir sözcüktür. Türkçeye Tanzimat’tan sonra girmiştir. Farsça “sene” demek olan “sal” ile yine Farsça “mektup”, “kitap” anlamına gelen “name” sözcüğünün birleşmesiyle oluşmuştur. Günümüzdeki karşılığı “yıllık”tır. Batılılar salnâme veya yıllık karşılığında “annuaire”, “annus”, “annale” ve “almanac” sözcüklerini kullanmaktadır.

Salnâmeler Osmanlı Devleti’nin yayınlamış olduğu resmî yıllıklardır. Bu yıllıklarda genel olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun, özel olarak da şehirlerin yıllık olarak ekonomik, sosyal, sağlık, eğitim, ziraat ile ilgili istatistikî verileri yer almaktadır. Bilgiler kısıtlı olsa bile salnâmeler şehir tarihçilerinin, tarihçi ve araştırmacıların başvuru kaynakları arasında sayılmaktadır.

İlk zamanlar yüz küçük sayfayı geçmeyen salnâmeler, sonraları iki-üç yüz, en nihayet yedi-sekiz yüz sayfayı bulmuştur. Bunlarda, devletin resmi teşkilatından başka; memurların isimleri, tayin tarihleri, rütbeleri, nişanları gösterilir. Birer belge niteliği taşırlar. Genel salnâmelerden başka, yine resmi özellikte olmak üzere bakanlıklar, vilayetler (valilikler), kurumlar da salnâmeler çıkartmışlardır.

Çıkartılan önemli salnâmelerden biri de Salnâme-i Diyarbekir’lerdir. Bugün bu salnâmelerin Latin harflerine dönüşülmüş hali 1999 yılında Diyarbakır Salnameleri 1286-1323 (1869-1905) adıyla 5 cilt halinde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından yayınlanmıştır. Yayınlanan bu salnâmelerde Ergani’ye de azıcık yer verilmiştir. (Burada unutmamamız gereken iki önemli durum var: 1. O dönem Ergani “Ergani Madeni Sancağı”na bağlı bir kazadır ve Maden Sancağı’na/Livâsı’na/Vilayeti’ne bağlıdır. 2. Anlatılanlar bugünkü Ergani ile ilgili değil, Makam dağının eteğinde bulunan eski Ergani ile ilgilidir.)

Ergani hakkında kimi bilgilerin yer aldığı salnâmelerden biri de 1302 (M/1884-1885) yılına ait “Salnâme-i Diyarbekir”dir. Bu salnâmenin “Ergani Madeni Sancağı” bölümünde “Livânın Mevkii-Hâl-i Hâzırı” başlığı altında “Ergani Madeni Kasabası” tanıtılmaya çalışılmış, livâ ve livâya bağlı kazalara dair bilgilere yer verilmiştir.

Ergani Madeni Kasabası”nın tanıtım yazısının girişinde: “Sancağın vasatında bulunup Çermik, Palu, Siverek kazalarını yedi müdürlük merkeziyle yirmi altı nevâhîyi şâmil olarak livâyı teşkil eder. Yalnız kasaba 3470 nüfus-ı zükûr ve 1227 hane ile bir buçuk misli dükkan ve musakkafât-ı saireden ve umum sancak 72.231 ahali-i zükûrdan ve 1062 kurâ ve 24.703 haneden ibarettir ki, bunun 55.216 nüfusu müslim ve 17.015 nüfusu gayr-i müslimdir. Haric-i hesap olan nüfus-ı inâs ise zükûru mütecâvizdir. Mülhak kasabalar ahalisi Türkçe tekellüm edip kurâda bulunanlar Kürtçe, Zazaca söyleşirler ve ekserisi Türkçe de bilirler” bilgisi yer almaktadır. Devamında ise sırasıyla Maden, Palu, Eğil, Ergani, Çermik, Siverek kasabalarına dair birer paragraflık bilgiler bulunmaktadır.

Ergani’ye ayrılan paragrafta şunlar yazılmaktadır: «Ergani kasabasının mevkii dil-nişîn olarak âb u havası fevkalâde latif ve bağ ve bahçeleri kesîrdir. Bağ ve bahçelerinde teferrüc ve âb u havasıyla teneffü’ olageldiğinden Diyarbekir’den bazan tebdil-i hava için Ergani’ye gidenler bulunur. Kara üzümünden imal olunan pestil ve sucuğu makbuldür. Ergani’de pek çok şarab imal olunur. Ergani kalesinde burc u bârûlar eseri ve dört adet su sarnıcı olduğu gibi Zülküfl Nebî aleyhisselâmın kale üzerinde makam-ı âlîleri bulunarak ziyaret-gâh-ı enâmdır. Sarnıçlar atîk ve taştan oyulmuş ve araları metin kemerlerle ittisâl edilmiş olduğu halde derûnunda daima mâ-i leziz doludur. Mevsim-i sayfda ve en sıcak zamanlarda bile ağız dayanamayacak derecede soğuktur. Kasaba-i mezkûrenin kıblesiyle garbisi arasında ve iki saat mesafedeki Sultanpınarı’nın öte cânibinde taştan oyulmuş bir mağara bulunup derûnunda lezizce bir su vardır ki, mağaranın kapısından suya varınca taştan oyulmuş dereceler mevcuddur.»

Tanıtım yazısının en sonunda yer alan cümlede ise; “Siverek ve Eğil ve Çermik ve Çüngüş ve Ergani nahiyelerinde birer Rüşdiye Mektebi vardır” denilmektedir.

Defa: 12
Salnâme-i Diyarbekir
Kısmı Evvel
Sene-i Hicriye 1302 (1884-1885)
Vilayet Evrak ve Matbaa Müdürü İzzetlü Tevfik Efendi Tertip Etmiştir. Salnâme-i Vilayet-i Diyarbe
kir.

Kaynak:
Diyarbakır Salnâmeleri 1286-1323 (1869-1905), 3. Cilt, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, 1999-İstanbul, s.273, 345.

12 Aralık 2013 tarihinde ve sonrasında:
http://www.erganihaber.net de,
http://yeniyurtgazetesi.com/yazar.asp?yaziID=8033 de yayımlandı.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.