“Bir insan bir birey olarak sadece kendi kişisel hayatını yaşamaz. Aynı zamanda, bilinçli ya da bilinçsiz, kendi dönemini ve çağdaşlarının hayatını da yaşar.” –Thomas Mann
Roman okumayı severim. Çocukluğumdan beri okurum. İlk okuduğum roman Yaşar Kemal’in İnce Memed romanıdır. Okuduğumda beni müthiş etkilemişti. Roman okumayı sevmemin nedeni belki de İnce Memed ve Yaşar Kemal’den ötürüdür. Okuduğum romanların İnce Memed romanı gibi kurgusu, anlatımı, betimlemeleri, mesajı doğru ve duru olduğunda, okurken beni içine çektiğinde ya da sürüklediğinde okumanın zevkine varırım.
Yeni elime geçen Jar romanını da keyif alarak, okumanın zevkine vararak okudum.
Kemal Varol, Jar adlı romanında 12 Eylül darbesinin ya da yolunu yitirmiş, zıvanadan çıkmış yılların toplumsal yanını zaman, mekân, görsellik eşliğinde farklı insan karakterlerini gerçeklikten uzaklaşmadan ortak bir temada, kin illetini kendi özgün bakışıyla yorumlarken Türkiye’nin yakın tarihine de farklı bir pencereden bakıyor.
Sancılı süreçler yazarlara herkesten daha fazla iyi görme, iyi işitme, iyi duyumsama gibi farklı duyarlılıklar kazandırır. Yüreklerinin derinliklerinden sözcükleri çıkartırlar ve bunları bir bir akıl süzgecinden süzerek ve bağırmadan, yerinde ve zamanında resmeder gibi kullanırlar. Bazen de olayların örgüsü içinde sözcüklerle birlikte imgeleri devreye sokarlar.
Kemal Varol’un bu duygularla Jar romanında kahramanlarını, mekânları, içinden tarihin geçtiği coğrafyayı ve darbelerin yıkımını sözcüklerin gücüne yürekten inanan biri olarak kaleme almış olduğunu düşünüyorum. Roman 14 bölümden oluşuyor ve her bölüm sanki kendi başına bir hikâyeymiş gibi örülmüş. Hikâyeleri anlatanlar “yalana binlerce yalan” katıyor, ama yazılanların çoğu gerçek yaşamdan alınmış. Bir Erganili olarak buna kefil olabilirim.
Gerçi yazarımız hayali Arkanya kasabasından bize hikâyeler anlatıyor. Olsun. Anlatılan yer Makam Dağıyla, Zülküf Peygamberin Türbesiyle, Papaz Gölüyle, İstasyon Caddesiyle, Hafız Zülküf’üyle, Belediye Parkıyla, Şan Sinemasıyla, yumurta topuk ve sivri burun ayakkabıyla gezinen insanlarıyla aşikâr bir biçimde Diyarbakır iline bağlı Ergani ilçesidir. Zaten Arkania Ergani’nin eski isimlerinden biridir.
Mekân kadar romanın ismi de ilginç ve anlamlıdır. Jar, Kürtçe sözlükte “zavallı, yoksul” anlamına geliyor. Kemal Varol kendisiyle yapılan bir röportajda; “Jar, evet, Kürtçe sözlükte “zavallı, yoksul” anlamlarına sahip. Ama benim yaşadığım yörede, Kürtçe jahr (zehir) kelimesi gündelik dilde dönüşüme uğrayarak “jar” şeklinde söyleniyor. Bu sebeple, kelimenin sözlük anlamından ziyade gündelik dildeki karşılığını tercih ettim. Romandaki bütün kahramanların kinle zehirlendiklerini düşünürsek bu isim bana makul geldi. Hepsinin dışarıdan aldıkları yaralar kadar içlerinde sakladıkları zehir kitabın adına taşındı sanırım. Bir de, Türkçe yazıyor olmama karşın anadilim Kürtçeye hep bir gönül borcum var. Bu borcumu en azından kitabın adına taşıyarak ödemek istedim belki de” açıklamasında bulunmuştur. (Kitap Zamanı, Tarih: 04/05/2011, Sayı: 64.)
Arkanya, Makam Dağı’nın eteklerine kuruludur. Makam Dağı’nın karşısında ise Çiya Reş, resmi kayıtlardaki adıyla Karacadağ yer alır. Bu her iki dağın rüzgârı çok sert eser. Kışın soğuğu dondurur, yazın sıcağı kavurur. Bu coğrafyada politik mücadelede sert olmuştur her zaman. Darbe olunca insanların soluğu kesilir. Kasaba içine çekilir, hatta hissizleşir. Kasabada yaşayanlar çok zor durumda kalır ve çaresizleşir. “Darbe silindir gibi” üzerlerinden geçer. Çürüme başlar. “Akşam daha güneş batmadan kasabanın üzerine çöktüğü, bütün aklı başında adamların işkencelerde çürütüldüğü, içerden sağ salim çıkanların bir daha geri gelmemek üzere sınırı geçip kapağı yurtdışına attığı, geriye yanmışlar, işe yaramazlar ve delilerin kaldığı, kahve meyhanelerinde hep kederli şarkıların çalındığı, gecenin bir karabasan gibi bütün sokaklarını sardığı Arkanya, doğrusu onları fazlasıyla sarıp sarmalamış ama sararken biraz fazla sıktığından onları nefes alamaz hale getirmişti.” (s.205-206.) İşte böylesi bir ortamda, kimselerin tanımadığı, Rahatsız Kâmil ve İçli Halil, kasabada, “gözlerindeki damarlar kanla dolmuş”, “yüreklerindeki cerahati söküp atamamış iki yaşlı adam” iki ayrı meyhanenin bahçesine kurulup “kindar gözlerle” birbirlerine bakmaya başlar ve bu sabırsız, öfke dolu iki adamın hikâyesi giderek onları izleyenlerin hikâyesiyle buluşur.
“Allah’ın onca kelimesi salınıp dururken onlar yuttukları harfleri nefret kokan bir nefese dök”erler. (s.9, 12.)
Kısacası, “Jar, kin duygusunun insan ve toplum üzerindeki izini sürerken, benzersiz bir kasaba portresi sunuyor. Uzaklara gidemeyen, kaybetmiş, yara almış, kendi hatıralarıyla yaşamaya yazgılı kahramanların iç dünyalarındaki çalkantılar, adım adım yaklaşan bir şiddetin gündelik hayatta nasıl mayalandığını gösteriyor. Öfke ve şiddetin pençesine düşmüş bir toplumun ruh halini resmediyor.”
Romanda olayların Kazablanka Meyhanesi ve Duble Meyhanesi gibi mekânların içinde ya da çevresinde gelişmesi, Arkanya’nın içki, rakı ve anason kokması, kasabada Rakı Fabrikası’nın kurulu bulunması (gerçekte fabrika Ergani’de değil, Diyarbakır’dadır.), Feryat ve Riki isimli köpeklere bile yazarımızın rakı içirtmesi hiçte tesadüfî değildir. 12 Eylül darbesi ve sonrasındaki iktidarların politik anlayışları sonucu Arkanya ve tüm Türkiye meyhane ve birahaneler cenneti yapılmadı mı?
Jar, bir kin romanı. Romanda insanlık tarihi kadar eski olan kin duygusu irdelenirken aynı zamanda 12 Eylül darbesi sonrasında bir taşra kasabasında Kürtlerin yaşamı, ama çoğunlukla hüzünleri, acıları ve çürümüşlüğü dillendirilmiş. Dili yalın ve akıcı, okuyanı yormuyor. Kurgusu dinamik. Tarihe iz bırakmayan, yenilenlerin, sıradan insanların yaşamları anlatılmış. Jar, gerçekliğin kurguyla, düşle iç içe geçtiği bir roman.
Kemal Varol bu ilk romanıyla yazarlık kariyerine parlak bir adım atmış, kutluyorum.
Künyesi:
Kemal Varol, Jar, Sel Yayıncılık/Roman, 2011-İstanbul, 245 Sayfa.
9 Temmuz 2013 tarihinde ve sonrasında:
http://www.gelawej.net de,
http://www.insanokur.org da,
http://www.sivildusunce.com da,
http://www.gonulsitesi.net de,
http://www.erganihaber.net de yayımlandı.