Yazının başlığını Ufuk Coşkun’un Kaldırım Yayınları’nca yayınlanan kitabının adından aldım. Kitabın isminde bir ironi var. Ufuk Coşkun Kürt değil, ama Kürt sorunu çözülene kadar Kürt olduğunu söyleyen biri. Kanımca meramının iyi anlaşılması için kitabına Kürdüm Doğruyum Çalışkanım ismini vermiş.
Ufuk Coşkun bir eğitimci, bir sivil düşünce aktivisti. Kitabında Milli Eğitim Sistemi, Anadilde Eğitim, Kürtçe ve Buruk Kürt Çocukları gibi konuları eleştirel bir yaklaşımla ele alıp ciddi bir şekilde milli eğitimle ilgili eleştiride bulunuyor. Tevhid-i Tedrisat’ın eğitim açısından neden olduğu sorunlar ve sistem içerisinde ötekileştirilen Kürtleri ve sorunlarını ele alıyor. Türkiye’deki milli eğitim sistemi ve bu eğitim sistemi içerisinde travmatik uygulamalara maruz kalan Kürt çocuklarının yaşadığı problemleri anlatmaya çalışıyor. Kürt sorununu Kürtçeye özel bir vurguyla ele alıyor. Dahası bu kitabıyla var olan sorunların çözümüne karınca kararınca katkı sunmaya çalışıyor.
Ufuk Coşkun, kitapla ilgili Demokrat Haber’e yaptığı açıklamada, Kürt çocuklarının Türkçe eğitim esnasında yaşadıkları zorluklara dikkat çektikten sonra; “İlkokul çağına kadar evde Kürtçe konuşup İlkokuldan itibaren eğitime Türkçe devam etmenin zorluklarını çeken bilir. Hayatında hiçbir Kürtçe metini okumamış birinin eline yarım sayfalık bir Kürtçe metini tutuşturduğunuzda ne demek istendiğini çok daha iyi anlayacaksınız” diyerek, herkesi insaflı olmaya davet ediyor.
Hatırlıyorum. Ergani’de (Diyarbakır) kasaba merkezinde bulunan İnkılap İlkokulu’nda okuduğum yıllarda köylerden gelen Türkçe bilmeyen Kürt öğrenci çocuklarına her şey çok yabancıydı. Yaşananları anlatamam, ancak yaşayanlar bilir. Türkçe konuşabildiğim için ben çok şanslı iken onlar aynı şansa sahip değildi! Onlar için kasaba, okul farklı bir dünyaydı ve bu dünyaya alışmada çok zorlanıyorlardı. Çoğunlukla ürkektiler, eziktiler, siniktiler. Türkçe bilmedikleri için, Türkçe bilen kasabanın yerli çocukları onlarla alay eder, hallerine gülerlerdi. “Eğitimin temel ilkesi olan kara bilgisizliğin giderilmesi” için öğretmenler döverdi.
Yıllarca Kürtler, Aleviler, Başörtülüler, Ermeniler, Rumlar, Süryaniler, Romanlar… bu ülkede tek tip ideolojinin ve resmi eğitimin kurbanı oldu. Ama artık dünya eski dünya değil, Türkiye eski Türkiye değil, her şey çok değişti. İnsanlar artık Tevhid-i Tedrisat’ın tornasından geçmek, sürüye katılan birer kurban olmak istemiyor. Özgür bireyler olmak istiyorlar. Kürdüm Doğruyum Çalışkanım gibi kitapların değişime, özgürlük ve demokrasi mücadelesine güç vereceğini, ışık tutacağını düşünüyorum.
Kitaba Kemal Burkay, Cafer Solgun, İlhami Işık, İbrahim Sediyani, Alim Yılmaz, Bilal Sambur, Nihat Dağlı, Veysel Yenigül, Semra Polat, Ömer Atabey, Fesih Açan gibi Kürt aydın, yazar, şair, aktivist, akademisyen ve eğitimciler öğrencilik anıları ve çözüm önerileri yazılarıyla katkı vermişler. Önsözü Prof Dr. Atilla Yayla yazmış. Gülay Göktürk, Markar Esayan ve Vahap Coşkun gibi yazarlar da arka kapak sayfası için birer tavsiye metni kaleme almışlar.
Cesur insanların yaptığı işte, söylediği sözde, yazdığı yazıda samimi olup inandığı şeyleri yapmaları gerekir. Ufuk Coşkun, Kürdüm Doğruyum Çalışkanım adlı kitabında yüreğinden geçenleri en naif duygularla kaleme almış. Arkadaşımı kutluyorum.
6 Şubat 2014 tarihinde ve sonrasında:
http://www.sivildusunce.com da,
http://www.erganisoz.com de,
http://www.erganihaber.net de,
http://www.tigrishaber.com da,
http://www.gelawej.net de yayımlandı.