Şavki (Şavqi) Yıldırım’ın Tahrip Edilen Mezarı ve Yitirdiğimiz Değerler

okuma süresi: 4 dk.

Eylül ayında Ergani (Diyarbakır)’ye gittim. 25 gün kaldım. Annemi, kardeşlerimi, akrabalarımı, arkadaşlarımı, tanıdık ve yaşlı insanları ziyaret ettim. Yeni bir kitap çalışmamla ilgili çok sayıda insanla görüştüm, güzel bilgiler edindim. Ayrıca yeni kitabımda anlatacağım mekânları daha iyi tanımam ve yerinde görüp bilgiler edinmem için bazı mekânları gezdim. Gezilerimden birini de eski tarihi Ergani şehir harabeleri, Karaçortan, Halbostan, Venk ve Deli Kilise güzergâhındaki tarihî ve doğal güzelliği olan yerlerde yaptım, bol bol fotoğraflar çektim.

Kardeşim Şahin’le birlikte Makam Dağı’nın alt kısmında bulunan Zukar Efendinin Bahçesi’nde gezip Karaçortan’ın soğuk buz gibi suyundan içtikten sonra Tavuklar Bağı’na doğru yol alırken Şevki (Yıldırım) Bey’in mezarını ziyaret etmek aklıma geldi. Mezarı hiç görmemiştim. Kardeşimle mezara yöneldik. Mezara vardığımızda hayretler içinde kaldım, iç bunaltıcı bir manzarayla karşılaştım. Mezar tamamen tahrip edilmiş, baş ve ayak taşları bir tarafta, mezar gövdesini oluşturan taş ve betonlar diğer bir taraftaydı. Mezar boylu boyunca 1,5 metre kadar derinliğinde açılmış, içindeki topraklar dışarı atılmıştı. Fotoğraflarını çektim. Kızdım, sinirlendim, üzüldüm, hüzünlendim. Kendi geçmişine, kendi tarihine böylesine hoyratça düşman olan başka bir yer daha var mı acaba? Makam Dağı’nın yamacında badem ağaçlarının altında bir başına, esen yelin eşliğinde kaya bülbüllerinin huzur veren ötüşlerinin eksik olmadığı dağ başında geçmişi hatırlatır bir vaziyette sakince kendi halinde duran bir mezarı kim böyle tahrip eder diye kendi iç dünyamda sessizce düşünmeye başladım.

Benim bildiğim hiçbir insanî değer, hiçbir ahlaki öğreti ve hiçbir din mezarların tahrip edilmesini hoş görmez. İslâm ve ayrımsız tüm dinler, inançlar, ahlaki öğretiler mezarlara ve ölülere saygıyı esas alır. Ama Şavki Bey’in mezarının görüntüsü bunun böyle olmadığını bizlere söylüyor. İnsanî, ahlaki ve dinî bütün değerler yok mu oldu acaba?

Şavki Bey’in mezarını define arayıcıları mı, çene kemiğinde altın diş arayanlar mı, başka birileri bir başka nedenle mi açtı öğrenemedim. Kim hangi nedenle mezarı açarsa açsın. Bu, zulümdür, zalimliktir, günahların en büyüğüdür, tüm insanî değerlerimizin yok oluşunun göstergesidir. Güvenlik kuvvetlerinin, Ergani Belediyesi’nin, Kürt örgütlerinin ve en önemlisi de başta Aziz Yıldırım olmak üzere Yıldırım ailesinin Abdullah oğlu Şavki Yıldırım (d.1305-d.1341/d.1889-d.1925)’ın mezarının harap halinden haberleri var mı? Doğrusu öğrenemedim.

Bilenler bilir. Şavki Bey Şeyh Said meselesinde 1925’te yakalanır. Maden’e yargılama için götürülürken Ergani-Maden yolunda Papaz Gölü’nü geçtikten sonra, şimdi Şavki Bey Deresi olarak anılan yerde arkadan vurulur ve kaçarken vurduk diye bir yalan uydurulur. Kısacası Şavki Bey Kürt tarihinde önemli bir şahsiyettir. (Şavki Bey hakkında daha geniş bilgi edinmek isteyenler “Şevki (Şewqi) Bey’in Mezarı” başlıklı internet ortamında mevcut olan 04.07.2013 tarihli yazıma bakabilir.)

Ergani Belediyesi hatırladığım kadarıyla yakın bir zamanda mevcut olan Ziya Gökalp Caddesi’ni Şavki Yıldırım Caddesi olarak değiştirmek istemişti, ama Kaymakamlık buna onay vermemişti. Ergani Belediyesi bu mezarın tahribi konusunda ne yapabilir? Bu konuyu gündemlerine almayı öneririm. Daha önemlisi Aziz Yıldırım başta olmak üzere Yıldırım ailesinin mezarın durumundan haberleri olması durumunda tahrip edilmiş mezarın onarımı konusunda gerekeni yapacaklarını düşünüyorum, bu yazımı bu vesileyle kaleme aldım.

Mezar yıkıcıları kendi utançlarında boğulsun! Saygılar…

Önemli Bir Açıklama:

Daha önceki yazılarımda Şavki Yıldırım’ın ismini hep “Şevki”, yakalanıp öldürülüş tarihini ise “1924” yazdım. Elde bilgi ve belge olmayınca bu türden hatalar maalesef oluyor. O zamanlar sadece sözlü anlatımlardan hareket ederek böyle yazmıştım. Ama görüldüğü gibi mezar taşında isimi olarak Şavki, ölüm tarihi ise 1341/1925 yazılmaktadır. Bu yanlış bilgilendirmeden dolayı Yıldırım ailesinden ve tüm okuyucularımdan özür dilerim.

Bir ikincisi, Şavki Yıldırım; “Bey” olarak mı, “Efendi” olarak mı anılıyordu? Ben yazılarımda “Bey” olarak anıldığını yazdım. Ama aldığım bazı ileti ve yazılarda “Bey” olarak değil, “Efendi” olarak anıldığı belirtilmektedir. Eylül 2015’te Ergani’deyken yaşlı insanlarla yaptığım görüşmelerde bu konuyu da görüştüm. Şavki Yıldırım’ı bir kısmı “Bey”, bir kısmı da “Efendi” olarak tanımladı. Bence doğru olan “Bey” sıfatıdır.

14 Ekim 2015 tarihinde ve sonrasında;
http://www.ergani.gen.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=173:avki-avqi-yldrmn-tahrip-edilen-mezar-ve-yitirdiimiz-deerler&catid=4:yazlar&Itemid=47
http://www.erganihaber.net/haber-3099-Savki-Savqi-Yildirimin-Tahrip-Edilen-Mezari-ve-Yitirdigimiz-Degerler.html
yayımlandı.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.