Bir önceki yazımda Tahir Yüksel’in şahsıma gönderdiği mektubu paylaşmış ve bir sonraki yazımda kitabını anlatmaya çalışacağımı belirtmiştim. Gönderilen “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin…” kitabını, kapağı hariç olarak baştan sona Tahir Yüksel hazırlamış, Küçükçekmece Belediyesi Kültür Yayınları tarafından yayımlanmıştır (Eylül 2022).
Önce sevindirici bir mesaj aldım: “Ben Karanlıktaki Işık YILMAZ GÜNEY kitabını yazan kişiyim. Geçtiğimiz yıl Yılmaz Güney’in ölüm yıldönümünde İstanbul’da bir sergim oldu. Sergideki fotoğraflardan yola çıkarak bir kitap hazırladım. Künyesinde belediye çalışanlarının adı yazsa da kitabı kapak hariç ben hazırladım. Adresinizi
Saygıdeğer Müslüm Ağabeyim merhaba, Nasılsınız, iyi misiniz? Umarım iyisinizdir. Yılmaz Güney üzerine hazırladığım “Karanlıktaki Işık YILMAZ GÜNEY” kitabımı size bir arkadaşınız ulaştırılmış. Kitap hakkındaki yazınızı büyük bir mutlulukla okumuştum.Yeni kitabımı da görmenizi istedim. “Endişesiz bir ülke, endişesiz bir dünya için… Yılmaz Güney”
“Hafızın nefesi ateş, su ve toprak gibi/ Asal ve asil” –M. Nuri Aslan Kavalcı Hafız Zülfo hakkında birçok yazı yazdım. Birçok şair ve yazar da yazdı. Ama ne kadar çok yazarsak yazalım ona olan borcumuzu ödememiz mümkün değil. Çünkü o; Erganililerin, Diyarbakırlıların,
Kavalcı Hafız Zülfo(1) ile ilgili bir yazı, dört fotoğraf aldım. Yazı ve fotoğrafları Mahmut Yüceli gönderdi(2). Kendisi 1993 yılında Ergani Lisesi’nde öğretmenlik yaptığı zaman, akıl edip, Kavalcı Hafız Zülfo’nun fotoğraflarını çekmiş ve ardından da o dönem yayımlanan Gündem gazetesine “Ergani’de bir Vivaldi”
Çocukluğumda yazları damda yatardık. Geceleyin yataklarımıza uzandığımızda gökyüzünde yıldızları, Maden yolundan gelip geçen arabaların farlarından yayılan ışık demetlerini, istasyondan geçen tren ve katarların ışıklarını merakla izlerdik. Araba ve trenlerin seslerini duymazdık, sadece ışıklara bakıp çocukça düşler kurardık. Gençlik dönemimde ise bazen istasyona
Göçebe toplumlarda, daha doğrusu köylü anlayışının egemen olduğu toplumlarda tarih bilinci olmuyor; bilgi, belge ve nesneler saklanıp korunmuyor, aile büyüklerinin anlatımları kayıt altına alınmıyor. Şehir ya da kasabalarda yaşamış olsak bile anlayış olarak köylü anlayışına sahip oluşumuzdan olacak ki, benim kuşağım ve
İnsan bazen bir haber veya hediye aldığında çok sevinir. Tahir Yüksel’in Karanlıktaki Işık Yılmaz Güney kitabı elime ulaştığında ben de böylesi bir sevinci yaşadım. Sevinmemin birinci nedeni harika bir insan hakkında harika bir kitabın yazılmış olması ise, ikincisi de her Diyarbakırlı gibi
Çocukluğumda yazları damda yatardık. Geceleyin yataklarımıza uzandığımızda gökyüzünde yıldızları, Maden yolundan gelip geçen arabaların ve istasyondan geçen tren ve katarların farlarından yayılan ışıkları merakla izlerdik. Seslerini duymazdık, sadece ışıklara bakıp düşler kurardık. Gençlik dönemimde istasyona her gittiğimde; raylar, buhar ve duman yayan
M. Şehmus GÜZEL’den aldığım bir yazı DEĞERLİ KARDEŞİM MÜSLÜM, merhaba. Epeydir haberleşemedik. Herhalde ikimiz de kendi meselelerimizle meşgul, çalışıp duruyoruz diye düşünüyorum. Bu günlerde çok yoğun olmamın nedenlerinden biri son günlerde okuyucuya sunulan iki kitabıma ilişkin çalışmalar. Aralık başından beri zamanımın çoğunu