“Tüm bu olmuş olanların bir anlamı olmalı O halde olması gerekenin olmasına az kalmış olmalı” (s.151) İşin kolayına kaçmadan mutluluğun kitabı yazabilir mi? Çok zor. Nazım Hikmet “Saman Sarısı” şiirinde “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” dizesiyle seslendiğinde, kadim dostu ressam Abidin
Yılmaz Değirmenci’ye kitap dosyasına ilişkin gönderdiğim yazım Sevgili Dayımoğlu/Halamoğlu,Gönderdiğin kitap dosyasını(*) zevkle okudum, hem de iki kez. Okurken duygulandım ve gururlandım, çok mutlu oldum. Bir tanıdığımın, akrabamın böylesine güzel bir eseri kaleme alması beni mutlu etti. Mutlu edenler mutlu olur. Senin de
Yazmaya başladığım On Bin Yıllık Tarihin Tanığı: HİLAR kitabımın yazımını bitirdim ve yayınlanması için yayınevine teslim ettim. İnşallah yakın bir zamanda çıkar. Kitabı yayınevine teslim etmeden önce birkaç kişiye kitabın dosyasını gönderip kitap hakkında görüşlerini istedim. Sağ olsunlar, kitabın dosyasını gönderdiklerim öneri
Yılmaz Değirmenci İnsanlık, uygarlık kurmaya tüketim ve avcılıktan, üretim ve tarıma dayalı yerleşik bir hayata geçerek başlamıştır. Bu noktada şu ana kadar şahsen ben, uygarlığın ilk olarak Güney Mezopotamya havzalarındaki nehir kıyılarında kurulduğuna ve uygarlığın oradan yayıldığına inanıyordum. Ancak Araştırmacı/Yazar Müslüm Üzülmez,
15-26 Nisan 2006 tarihleri arasında St. Petersburg/Leningrad kentinde bulundum. Kente dair izlenimlerim Ergani Haber, Yeni Yurt gazetelerinde ve kendi web sitem www.uzulmez.info da yayımlandı. İzlenimlerimle ilgili yayımlanan yazıma dair çok sayıda e-mail, mektup, telefon aldım. Tepkiler faklı, ama olumlu. Gelen yazılardan üçünü
Başlık, bir kitabın ismidir. Önemsediğim bu kitabı, bu yazımda sizlere tanıtmaya çalışacağım. Çünkü medya imparatorluğunun basın yayın organları baldır-bacak muhabbetiyle, toplumu manipule eden yazılarla, eli kalem tutanları “yazar” diye piyasaya arz ve lanse etmeyle meşguller. Bu nedenle, günümüz medyasında bu tip kitapların
Bilgi, doğadaki nesne ve hareketleri tanımaya ve denetim altına almaya yarayan araçlardan biridir. İnsanlar, aileler, kabileler, aşiretler, toplumlar, uluslar sahip oldukları bilgi birikimiyle orantılı çalışma veya savaş yaparlar. Bilgi birikimi olmadan servet birikimi olamaz. Servet birikimi, bilginin ışığında, savaş ya da çalışma