İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarında Sovyetler Birliği’ne bağlı Kızıl Ordu Hitler faşizminin kalbi Berlin’e girdi ve paralel olarak aynı zamanda Amerika Avrupa’ya bir çıkartma yaparak bazı ülkelere yerleşti. Savaşın sonunda yapılan bir anlaşmayla da sadece Avrupa değil, dünya ikiye bölündü: Bir tarafta ABD’nin
Yakın zamanda politik ve stratejik derinliği olan ve çok tartışılan, konuşulan, haklarında çeşitli makaleler yazılan bazı kitapları aralıklarla okudum: Samuel P. Huntington’un Medeniyetler Çatışması, Francis Fukuyama’nın Tarihin Sonu ve Son İnsan, Thomas Friedman’ın Küreselleşmenin Geleceği ve Paul Kennedy’nin Büyük Güçlerin Yükseliş ve
“Berlin Duvarı” yıkılıp “Soğuk Savaş” sonlanınca, ABD ve onun temsil ettiği liberal kapitalist sistem ve düşünce dünyaya egemen oldu. Bu egemenlikle aynı dönemde teknolojinin çok yönlü ve hızlı gelişmesi, enformasyonun yaygınlaşması, zamanın ve mesafenin ortadan kalkması sonucu küreselleşmenin önü olabildiğince açıldı. “Küreselleşmenin
Zbigniew Brzezinski 26 Mayıs 2017’de 89 yaşında öldü. Dünyamıza kargaşa ve savaş tohumları eken, İslamcı militanlığı dünyanın başına bela eden “mücahitlerin efendisi” bu zatın ölümü size bir şeyler hatırlatıyor mu? Hatırlamak için baştan başlayalım. Hiçbir şey birden olmaz ve her şeyin bir
“Bugünün dünden farklı olmasını istiyorsan, geçmişte olup bitenleri iyi bilmelisin.” -Spinoza Türkiye Komünist Partisi (TKP), Türkiye’nin en eski siyasi partilerinden biriydi. 10 Eylül 1920’de Bakü’de kuruldu. 7 Ekim 1987’de Türkiye İşçi Partisi (TİP) ile Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP) adı altında birleşme
Kitaplarını zevkle okuduğum kadın yazarlarımızdan Leylâ Erbil, “Zihin Kuşları” kitabında yer alan yazılarından birinde önemli bir belirlemede bulunur: “Hız, insanla bilginin, insanla insanın arasını açıyor. Bu çağda bilgiye yetişmek, her şeyi öğrenip kavramak olası değil artık.” (T. İş Bankası Yayınları, 2016-İstanbul, s.99)
Her kriz döneminde ‘vadesi doldu’, ‘işi bitti’ denilen kapitalizm yaklaşık her on yılda bir yaşadığı krizleri aşarak bir üst sarmala varabilme dinamiklerini bünyesinde taşımanın avantajını hep yaşadı. Şimdi yine yeni bir farklı kriz yaşanıyor. Krizin nedeni, dünya genelinde kapitalizm rant ekonomisine evrilmesi,
“Tüm zaferlerin sırrı, öngörülmeyenin öngörülmesindedir.” –Marcus Aurelius Amerika merkezli bir çağa girdik. ABD’nin dünya hükümdarlığı Sovyetler Birliği’nin 1991’de çöküşüyle başladı. Bu çöküşle, ABD dünyanın tek küresel gücü ve uluslararası sistemin de merkezi haline geldi. 1945’lerden sonra yaşanan Soğuk Savaş, ABD-Sovyetler Birliği rekabetinden
Aslan DeğirmenciTanıkları, mağdurlarıyla bir zihniyet kodlaması: 12 EYLÜLÇIRA Yayınları, İstanbul 2011, s.69-101 MÜSLÜM ÜZÜLMEZ-Araştırmacı Yazar -12 Eylül neyi amaçladı? Soruyu doğru yanıtlayabilmek için 12 Eylül öncesindeki gelişmelere kısaca bakmakta yarar var. 12 Eylül öncesinde Türkiye 12 Mart Askeri Darbesinin etkilerinden kurtulmaya çalışıyordu.