Yakın zamanda politik ve stratejik derinliği olan ve çok tartışılan, konuşulan, haklarında çeşitli makaleler yazılan bazı kitapları aralıklarla okudum: Samuel P. Huntington’un Medeniyetler Çatışması, Francis Fukuyama’nın Tarihin Sonu ve Son İnsan, Thomas Friedman’ın Küreselleşmenin Geleceği ve Paul Kennedy’nin Büyük Güçlerin Yükseliş ve
“Berlin Duvarı” yıkılıp “Soğuk Savaş” sonlanınca, ABD ve onun temsil ettiği liberal kapitalist sistem ve düşünce dünyaya egemen oldu. Bu egemenlikle aynı dönemde teknolojinin çok yönlü ve hızlı gelişmesi, enformasyonun yaygınlaşması, zamanın ve mesafenin ortadan kalkması sonucu küreselleşmenin önü olabildiğince açıldı. “Küreselleşmenin
“Hayatımı aydınlatan ve zaman içinde bana hayatı neşeyle karşılama cesareti veren ideallerim Hakikat, İyilik ve Güzellik’tir. Benzer düşünenlerin desteğinin yanı sıra, bilim ve sanatın asla ulaşılamayacak olan hedeflerine ulaşma gayreti olmadan hayat bomboş ve anlamsız olurdu. İnsanların mülkiyet, gösteriş ve lüks gibi
Hz. Muhammed; “Az kaldı yoksulluk küfür oluyordu” diyor. Neden acaba? Yoksulluk, ülkelerin en önemli toplumsal sorunlarından biridir. Çok haklı olarak, Konfüçyüs; “İyi yönetilen bir ülkede, fakirlik utanılacak bir şeydir. Kötü yönetilen bir toplumda, utanç verici olan zenginliktir” demektedir. Bugün, açlık genellikle yiyecek
Tüketim, toplum hayatının ve bunun yanında ekonomik faaliyet alanının en kapsamlı ve en karmaşık yanlarından birini oluşturmaktadır. Einstein her ne kadar; ” Çağımızda bir önyargıyı ortadan kaldırmak, bir atomu parçalamaktan daha zordur ” diyorsa da, ekonomik ve sosyal ilerleme, gelişen teknoloji, artan
Yerel yönetimler ile insan onurunun temelini oluşturan insan hakları arasında önemli bağlar bulunmaktadır. Farklı etnik, toplumsal ve ekonomik köken ve geleneklerden insanların her gün birlikte yaşadıkları, çeşitli ihtiyaç ve beklentileri farklı olan insanların karşılıklı yerel düzeydeki haklarını koruyacak ve geliştirecek olan yerel
Sürdürülebilir Kalkınma, günümüz insanlarının ve gelecek nesillerin, daha sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürdürmesi ve refah içinde yaşanması için; daha yeşil ve daha temiz bir dünyada yaşama hakları olduğu bilinci ile bugün varolanın aynen ya da iyileştirilerek geleceğe aktarılmasıdır diyebiliriz. Bu tanım