Eylül ayında Ergani (Diyarbakır)’ye gittim. 25 gün kaldım. Annemi, kardeşlerimi, akrabalarımı, arkadaşlarımı, tanıdık ve yaşlı insanları ziyaret ettim. Yeni bir kitap çalışmamla ilgili çok sayıda insanla görüştüm, güzel bilgiler edindim. Ayrıca yeni kitabımda anlatacağım mekânları daha iyi tanımam ve yerinde görüp bilgiler
“Bir insan bir birey olarak sadece kendi kişisel hayatını yaşamaz. Aynı zamanda, bilinçli ya da bilinçsiz, kendi dönemini ve çağdaşlarının hayatını da yaşar.” –Thomas Mann Roman okumayı severim. Çocukluğumdan beri okurum. İlk okuduğum roman Yaşar Kemal’in İnce Memed romanıdır. Okuduğumda beni müthiş
gece siyah saçlarını günün yüzüne örttüğündeay, gecenin siyah saçlarını aralayıp gül yüzünü gösterir 14-29 Mayıs 2013 tarihleri arasında annemi, kardeşlerimi, akrabalarımı, dostlarımı ve doğup büyüdüğüm mekânları görmek amacıyla Diyarbakır-Ergani-Çermik’te bulundum. Kısa notlar halinde izlenimlerimden bazılarını paylaşmak istiyorum. 14 Mayıs günü saat 17.00
M. Şehmus Güzel Makam Dağı, Ergani’nin hemen kuzeyindedir. Diyarbakır’ın bu şirin kasabası Makam’ın eteklerinden Hilar’a doğru yayılır: Dağ’dan ovaya. Dağ’dan nehire. Makam Dağı kadim bir nöbetci gibi gece gündüz bekler: Kasaba geçmişinden kopmasın dercesine. Makam Dağı Erganililerin ortak paydasıdır. Ermeniler bilir. Kürtler
Televizyon ve radyolarda sık sık duyduğumuz, gazetelerde hep okuduğumuz “çevre sorunları”nı etrafımızda çok farklı biçimlerde gözlemleyebiliriz. Örneğin, Hazar Gölü’nün renginin mavi olması gerekirken bulanık olması ve gölün üzerinde çöplerin/pisliklerin yüzmesi bir çevre sorunudur. Makam Dağı’nın ağaçsız oluşu; oksijen üreten ve dünyamızı güzelleştiren