“Bülbül konuştu yine: Buydu ilk kezki kısmetimÂşık olmuştum güllere, kırmızı güldür sevdiğimYaram kangrenleşti, bundandır acı çektiğim” -Feqîyê Teyran Gulan ayına girdik. Şimdi doğanın güzellik bakımından en zengin mevsimini yaşadığı zamandır. Hava, toprak, su, her şey gül kokuyordur. Ben, Diyarbakır Ergani’de anamın bahçesindeki
Yılbaşı arifesinde gül, bülbül ve yılbaşına dair “Önce Beyazken Sonra Neden Kırmızı Oldu Gül?” başlıklı yazım yayımlandıktan sonra birçok yazı ve mesaj aldım. Bunların çoğunda övücü şeyler yazılıydı, fakat kardeşlerim Şadan ve Ali Haydar’dan gelenler farklıydı. İçeriği zenginleştiren özellikler taşıyorlardı. Şadan gönderdiği
“Gece gül bahçesinde ararken seniGülden gelen kokun sarhoş etti beniSeni anlatmaya başlayınca güleBaktım kuşlar da dinliyor hikâyemi.” -Ömer Hayyam Diyarbakır-Ergani’de çocukluğum ve gençliğimin geçtiği mekân akrabalara ait bağ ve bahçelerin içerisinde bulunan yeşillikler içinde ortak bir mekândı. Bu mekândan şimdi geriye bir
Bahar geldi, Mayıs/Gulan kapıda. Mayıs/Gulan; gül ayıdır, insanın kanının kaynadığı aydır. Gül, Gulan’da kokusunu hiçbir şey beklemeden doğaya sunar ve ben, güllerin kokusunu şimdiden duyar gibiyim, elimde olmadan, bu koku beni benden alıp çok eski zamanlara götürür. Eskiden çok güzel renk renk
Bir gülistândır hayalim dil şüküfte bülbülOl gülistânın latîf âb-ı revândır sözüm.-Nef’î Bahar geldi… Mayıs, Kürtçe ismiyle Gulan ayına girdik. Mayıs, gül ayı, insanın kanının kaynadığı aydır. Gül, kokusunu hiçbir şey beklemeden dünyaya sunar ve ben güllerin kokusunu duyar gibiyim: Elimde olmadan, bu
“Bir gülistândır hayalim dil şüküfte bülbülOl gülistânın latîf âb-ı revândır sözüm.” -Nef’î Bahar geldi, Mayıs/Gulan ayına girdik. Mayıs; gül ayı, insanın kanının kaynadığı aydır. Gül, Mayıs ayında kokusunu hiçbir şey beklemeden dünyaya sunar ve ben, güllerin kokusunu duyar gibiyim. Elimde olmadan, bu