Bu yazımda şair Kirkor Yeteroğlu ve Kırık Çan kitabına biraz değinmek istiyorum. Kirkor Yeteroğlu ismini çok fazla duymamış ve hikâyesini bilmiyor olabilirsiniz. Düşleri ve düşünceleri hakkında çok fazla bir bilginiz de olmayabilir. O, bizden biri, ama “öteki”dir. Kendi ülkesinde “bir güvercinin ruh
“Hafızın nefesi ateş, su ve toprak gibi/ Asal ve asil” –M. Nuri Aslan Kavalcı Hafız Zülfo hakkında birçok yazı yazdım. Birçok şair ve yazar da yazdı. Ama ne kadar çok yazarsak yazalım ona olan borcumuzu ödememiz mümkün değil. Çünkü o; Erganililerin, Diyarbakırlıların,
Bedros Dağlıyan’ı bir fotoğraf ile tanıdım diyebilirim. 2015’te, Ergani Tarihinin Saklı Sayfası ERMENİLER (İBV Yayınları, 2016) kitabını yazmaya başlayınca, o zaman, tanıdıklarımdan bilgi ve belge konusunda yardım istedim. Gazeteci ve şair Mehmet Oğuz kendisinin çektiği Ergani’de tahrip edilen Ermeni mezarlarının fotoğraflarını gönderdi
“deki dicle’ye ve fırat’abeşikte uyuyana içirdim toprağın kanını” (M. Oğuz) İlginç ve önemli bir kitaptan, Mezopotamya’da 1915-1920 Sivil Yönetimi kitabından bahsetmek istiyorum. Kitabın yayın tarihi biraz eski, 2004 yılında Yaba Yayınları tarafından yayımlanmış. Kitabın ilginçliği bir istihbaratçının kaleme almış olmasından, önemi ise
“Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, gıdada taklit ve tağşiş yoluyla ürünlerinde at, eşek ve domuz eti yediren firmaları teşhir etti.” (Basın/14 Mart 2018) Yıl 1978 olmalı. Diyarbakır’da tanıştığım Papgen isimli Ermeni arkadaşımla bir gün İstanbul’da Suadiye civarında gezinirken bir şeyler atıştıralım diye
unutma arzusuyla tarihi hafızadan silemeyiz:güllük’te açmış sarı güllerin narin yapraklarınave venk kayalarında öten bülbüllerin kurşunî kanatlarınasabah güneş ışıklarını vurduğunda her yirmi dört nisan’damakam dağı’nın kabuk bağlayan yüz yıllık yarası tazelenir. çok farklı, tuhaf duygular içindeyim:vicdani yükümün ağırlığı altında, bir başımaiki bin on
“Yüz Yıllık Ah! Toplumsal Hafızanın İzinde 1915 Diyarbekir” bir sözlü tarih çalışması olup, Adnan Çelik ve Namık Kemal Dinç tarafından kaleme alınmıştır. Kitap, “1915 Diyarbekir, Kürtler” projesi kapsamında yürütülen çalışmanın sonuçlarını içermektedir. “1915 Diyarbekir, Kürtler” proje çalışmasıyla Diyarbakır il merkezinde, ilçe ve
1960’lı yıllar yoksulluk ve yoksunluk yıllarıydı. Ulaşım, iletişim, her şey sınırlıydı. Bir yerden bir yere gitme, bir yere bir şeyler gönderme veya oradan getirtme çok nadir yapılabiliyordu. Çocuktum. O zamanlar Ergani’den Çermiğe Faho dedemlere (Fahri Değirmenci, 1906-1999) eşekle gidip gelmek (mesafe 35
Tarihin şafağında Hilar vardır. Bölgemizin on bin yıllık tarihine baktığımızda; aynı coğrafyada, birbirinden farklı, hatta birbirlerine karşı duran pek çok kültürel, etnik ve dinî oluşumun değişerek, birleşerek, dağılarak ve sonra yeniden ve yeniden bütünleşerek, geçmişten geleceğe yaptıkları kanlı ve coşkulu yolculuğuna tanık
Sn. Samuel Anders’ından Gelen Yazı: Merhaba Müslüm Bey,Öncelikle yaptığınız çalışmalardan dolayı sizi kutluyorum. Gerçekten güzel çalışmalar çıkartmışsınız.2008 yılında buradan Erganili bir arkadaşımla Diyarbakır’a gittik oradan yanımıza bir arkeolog alıp Mardin Diyarbakır Süryani Metropolü Saliba Özmen ile Diyarbakır Papazımız Yusuf Akbulutla birlikte Eğil