“Hayatımı aydınlatan ve zaman içinde bana hayatı neşeyle karşılama cesareti veren ideallerim Hakikat, İyilik ve Güzellik’tir. Benzer düşünenlerin desteğinin yanı sıra, bilim ve sanatın asla ulaşılamayacak olan hedeflerine ulaşma gayreti olmadan hayat bomboş ve anlamsız olurdu. İnsanların mülkiyet, gösteriş ve lüks gibi
İnsan benliği zihinsel, duygusal ve manevi bir yapıya sahiptir. Devlet dâhil tüm örgütler (şirketler, vakıflar, sendikalar, dernekler, siyasi oluşumlar) insanları örgütledikleri için onların da insanlar gibi (bazen akıl tutulması yaşasalar da) zihinsel, duygusal ve manevi yanları vardır. Bir örgütün zihinsel yanı, onu
“Bazen diyorum ki; ne olacak söyle gitsin.Sonra diyorum; söyleyince ne olacak, sus bitsin.” -Cemal Süreya Bir tesadüf sonucu Bilim Etiği Günü adlı bir kitapçık elime geçti. İlginç ve öğretici olduğu için zevkle okudum. Emeği geçenleri kutluyorum. Kitapçığın yayım tarihi biraz eski. İstanbul
Bir aydır Rusya’nın St. Petersburg (Leningrad) kentinde oğlumun, torunlarımın yanındaydım. Saygı duyduğum güzel insan Prof. Dr. Halet Halet Çambel’in vefatını ancak Rusya’dan döndükten sonra öğrendim. Koca bilgi çınarının ölümüne, bizi bırakıp gidişine üzülmemek elde değil. O, üreten ve düşünen bir düşünürümüzdü. Düşünce
“Bütün zamanların en derin toplumsal altüstlüğünü ve yaratıcı yeniden yapılanmasını yaşıyoruz. Bunu henüz açık bir şekilde kavramış değiliz, ama temelden yeni bir uygarlık inşa etmekteyiz… Yeni uygarlık farklı bir dünya görünümü getiriyor; ve zamanı, mekânı, mantık ve nedenselliği ele almada kendi özgül
Bilim, Paradigma, Değişim ve Örgütler başlıklı yazım bazı sitelerde yayımlandı (02.06.2007 ve 13.07.2007 tarihlerinde). Bu yazımla ilgili birçok e-mail/ ileti aldım. Gelen yazıların çoğu, yazının “ağır” olduğu, pek anlaşılmadığı üzerineydi. Yazıyı, çalıştığım işyerinde okumaya meraklı, dünyada olup-bitenlere kafa yoran, yönetim bilimi ve
“İnce düşünceli bilgin acı ilacı şekerle tatlı hale getirir” -Molla Camî İnsanları hayvanlardan farklı kılan iki önemli özelliği var: Elleri ve beyni. Biz insanlar, kolayımıza geldiği için ve alışkanlığımızdan olacak ki hep ellerimizi ve çenemizi kullanıyoruz. Oysa çene ve ellerimizin hareketi kadar