Günlerin ve gündemin sıkıcılığından mı, yazıların mistik ve romantik havasından ya da edebi dozajının yüksek oluşundan mıdır nedir, hikmetini anlayamadığım bir şekilde Halil Cibran’ın kitaplarına sarılmış durumdayım. İyi ki de okumaya başlamışım. Günün boğucu siyasi atmosferinin dışına çıkmak isteyenlere, “sevginin harman yerine
“Gece gül bahçesinde ararken seniGülden gelen kokun sarhoş etti beniSeni anlatmaya başlayınca güleBaktım kuşlar da dinliyor hikâyemi.” -Ömer Hayyam Diyarbakır-Ergani’de çocukluğum ve gençliğimin geçtiği mekân akrabalara ait bağ ve bahçelerin içerisinde bulunan yeşillikler içinde ortak bir mekândı. Bu mekândan şimdi geriye bir
“Mıtırıp, bu dem saz edelim bir name avaz edelimAşk ile pervaz edelim kalsın kitabın bu gece” 14 Şubat: “Sevgililer Günü”. “Sevgililer Günü”: Aşkı anlatacak zamandır. Aşkı anlatmalı, ama aşkı anlatmak çok zor, çünkü aşkta bir gizem, bir esrar vardır. Aşkta ulaşılmaz, elde
Bu hafta, Hayri Çakmak’ın gönderdiği “Bir Gün Mutlaka” yazısını sunmak istiyorum. “Bir Gün Mutlaka“, umudunu tüketmeyenlerin haykırışıdır. Ve inanma arzusunu en iyi dile getiren bir ifadedir. İnanma arzusu, insanlarda en derin arzu türüdür. İnsanlar, bir gün her şeyin “mutlaka” daha iyi olacağına