“Geleceğim, belki 60 yaşında olabilirim. Ama geldiğimde burayı müze olarak göreceğim. Ne ben bugünkü Nuri olacağım, ne de zaman bugünkü gibi olacak. Ben bir gün buraya geleceğim.” (s.9) Takvim yaprakları soluyor, yıllar su gibi akıp geçiyor ama Diyarbakır 5 Nolu Askeri Cezaevi’nde
Edip Polat “Yoldaş Koçero” adı ilk etapta “Koçero’nun yoldaş olanı da mı var?” diye bir soruyla karşılanabilir bildiğimiz “Koçero”nın özelliklerinden… Ama bu bir kitap adı, hem de bir komünistin anıları. Yakın tarih yazımının biraz da anılardan oluşacağı muhakkak, bu yüzden yazar Müslüm
M. Şehmus Güzel «Uçurumu sevenlerin kanatları olmalıdır.» Nietzsche Müslüm Üzülmez 1950’de Ergani’de doğdu. Hemşerimdir. Hatta neredeyse akrabamdır. Benden iki veya üç yaş küçük kardeşlerimle arkadaştır. Aynı yollarda yürümüş, şirin, sakin, görmüş ve geçirmiş, bilge kasabamızın tozlu küçelerinden geçmişiz. Ayrı zaman dilimlerinde belki
Şeyhmus DİKEN Ailesinin (uzak, yakın) fedakârlıklarının da çok hüzünkâr örnekleriyle bezenmiş bir yakın tarih hafıza kitabı Müslüm Üzülmez’in Yoldaş Koçero’su. “Koçeroruhunu teslim etme!sakın ele verme!onurunu koru, küçülme!umudunu tüketme!dayan…” Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı’nın (TÜSTAV) Türkiye’nin toplumsal hafızasının yitip gitmemesi perspektifinden hareketle değerli
Aslan DeğirmenciTanıkları, mağdurlarıyla bir zihniyet kodlaması: 12 EYLÜLÇIRA Yayınları, İstanbul 2011, s.69-101 MÜSLÜM ÜZÜLMEZ-Araştırmacı Yazar -12 Eylül neyi amaçladı? Soruyu doğru yanıtlayabilmek için 12 Eylül öncesindeki gelişmelere kısaca bakmakta yarar var. 12 Eylül öncesinde Türkiye 12 Mart Askeri Darbesinin etkilerinden kurtulmaya çalışıyordu.
Arkeolojinin en büyük ödülleri “toprak analar”a verildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca verilen 2010 Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne arkeoloji alanında yaptıkları çalışmalarıyla ün kazanan iki bilim kadını Prof. Dr. Halet Çambel ve Prof. Dr. Nimet Özgüç layık görüldü. “Toprak analar” diye nitelendirilen
Hilar kitabımla ilgili iki mektup aldım. Biri Hilar köyünden, diğeri yurtdışından. Bu mektupları ve bu mektuplardan birine yazdığım yanıtı sizlerle paylaşmak istiyorum. Mektuplar her ne kadar şahsıma yazılmışsa da, esas itibariyle mektubu yazanlar Hilar ve Hilar kitabımı ele almaktadırlar. Bildiğiniz gibi Hilar
“Yenilenlerin tarihidir bu anlatacağım,tarihleri anlatılmayacak olanların tarihi.Adları sokaklardan adları kitaplardan silinenlerin tarihi.Zalime karşı baş kaldırdıkları söylenmeyecek olanların tarihi,dünyayı değiştirme çabaları yadsınanların tarihi,dünyayı değiştirmeyi bazen başaranların tarihi,unutulmaya razı olmayanların tarihi.” -Francis Combes Tarih, geçmişimizi araştıran bilim dallarından biridir. Tarih, geçmişten ders almamıza, tarihsel
“Hani güneşin sarı örtüsüneMavi örtümüzü serecektikHani bach’ın kanatlarını alıpBeyaz bulutların kervanına katılacaktıkHani herkese ekmek herkese umutHerkese neşe herkese sevgi dağıtacaktık.”(1) Türkiye Komünist Partisi (TKP) Merkez Komitesi Politik Büro üyesi Aram Pehlivanyan (Ahmet Saydan) rüyalarının gerçekleşmemesi karşısında hüzünlenip sitemini böyle dile getirmiş. Doğru.
Geçtiğimiz Şubat ayında 8 Mart Dünya Kadınlar Gününün Hikâyesi başlıklı bir yazı yazmayı tasarladım. Yazma işi tamamlandıktan sonra Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı’nda (TÜSTAV‘da) çalışan arkadaşım Şerif Bayram’ı telefonla arayıp, 8 Mart’la, İlerici Kadınlar Derneği-İKD‘nin 8 Mart’ı Diyarbakır’da kutlamasıyla ilgili bir yazı