Müslüm Üzülmez’in yazdığı ‘Ergani Tarihinin Saklı Sayfası Ermeniler’ adlı kitap İsmail Beşikçi Vakfı Yayınları tarafından okuyucuların beğenisine sunuldu. Kitapta, eski Ergani/Osmaniye (Diyarbekir) kasabasında 1915 öncesinde Ermenilerin durumu, 1915’te yapılan Ermeni katliamı ve eski kasabasının harabeye dönüşü anlatılmakta. Kitabı kaleme alan Müslüm Üzülmez,
Yerel tarih çalışmalarıyla ilgili çeşitli üniversitelerin tarih bölümü öğrencilerinden iletiler, mektuplar ve telefonlar alıyorum. Çoğunluk bilgi ve belge istiyor; kimi de yol, yöntem konusunda görüş soruyor. Öğrencilerin yaptığı veya yapacağı yerel tarih çalışmaları/tezler mecburiyetten, okul bitirme amaçlı olduğundan gerçekleri yansıtması çok zordur.
Yazının başlığını Ufuk Coşkun’un Kaldırım Yayınları’nca yayınlanan kitabının adından aldım. Kitabın isminde bir ironi var. Ufuk Coşkun Kürt değil, ama Kürt sorunu çözülene kadar Kürt olduğunu söyleyen biri. Kanımca meramının iyi anlaşılması için kitabına Kürdüm Doğruyum Çalışkanım ismini vermiş. Ufuk Coşkun bir
Saffet Altındağ “Öyle bir yerdeyim kiNe karanfil ne kurbağaBir yanım mavi yosunDalgalanır sularda Dostum dostumGüzel dostum Bu ne beter çizgidir buBu ne çıldırtan dengeYaprak döker bir yanımızBir yanımız bahar bahçe…” Selam Abi. Kitabın okuma süresi boyunca sözleri Hasan Hüseyin Korkmazgil’e, bestesi Ahmet
Nurettin Değirmenci Ankara Gazi Lisesinde okurken Ankara İl Halk Kütüphanesinde 40’dan fazla kitap okudum. Özellikle Hasan Ali Yücel’in tercüme ettirdiği kitaplar hoşuma gidiyordu. Ancak, bazı kitapları anlayamıyordum. İnsanlar sahip oldukları kavramların miktarı ile orantılı olarak karşılarındaki insanların konuşmalarını ya da okudukları eserleri
Nurettin Değirmenci Papa Pius komünizme savaş açtı, Komünist Parti’ye üye olanların aforoz edileceğini söyledi. (13.7.1949) Adalet Partisi Antalya Milletvekili İhsan Ataöv, “Milliyetçi öğretmenler ayaklandığı gün içim müsterih olacaktır. Ölenler şehit, kalanlar gazi sayılacaktır” dedi. (23.5.1965) 12 Eylül”ün köklerini derinlerde aramak gerekir. Sevgili
4 Kasım 2010 tarihinde Çüngüş’e (Diyarbakır) gittim. Çarşıda, çay kenarında, tarihi köprü civarında ve kilisenin bulunduğu tepede gezindim. Bol bol fotoğraf çektim. Gezi sırasında gördüğüm kilise harabesi içimi burktu. Üzüldüm. Bir kutsal mekân, bir tarihi yapı bu durumda olmamalıydı. Yakışmıyor. Hele kilisenin
isterim kiipek elli dokumacı kızın gergefindeki her yeni nakışsevdaların buluştuğu bir gül bahçesi olsun Culfacılık kaybolan mesleklerin başında gelir. Çocukluğumda Çermik’e dedemin yanına gittiğimde, dedem çoğunlukla bez dokurdu. Dedemi, dedemin dokuma tezgâhı başındaki oturuşunu, omzunda hep asılı duran mahrama denilen büyük mendiliyle