Yakın zamanda Nûbihar Yayınları Yönetmeni Süleyman Çevik’le telefonla görüşürken, konuşma arasında, ilgi alanıma giren yayınlanan yeni kitapların olup olmadığını sorduğumda, yeni kitapların olduğunu, ama kataloğa baktıktan sonra geri dönüş yaparak bilgi verebileceğini söyledi. Ben, Süleyman’ın geri dönüşünü beklemeden internetten Nûbihar’ın web sitesine
Kamil Sümbül Yaşamımda iz bırakan anılar-3 1960’ların sonlarına geldiğimizde Çermik’te derli toplu bir sol ve devrimci görüşler, çevre ilçeler Siverek ve Ergani ile karşılaştırıldığında yok denecek gibiydi. 1960’ların ortalarından sonra çok sayıda olmasa da mezun olan bazı öğretmenlerin farklı bir duruşları olduğu
“deki dicle’ye ve fırat’abeşikte uyuyana içirdim toprağın kanını” (M. Oğuz) İlginç ve önemli bir kitaptan, Mezopotamya’da 1915-1920 Sivil Yönetimi kitabından bahsetmek istiyorum. Kitabın yayın tarihi biraz eski, 2004 yılında Yaba Yayınları tarafından yayımlanmış. Kitabın ilginçliği bir istihbaratçının kaleme almış olmasından, önemi ise
Çermik, Diyarbakır’ın ilçelerinden biridir. Dört dağın ortasında, üç tarafı sularla çevrili çukur bir vadide yeşil ağaç ve bitki örtüsüyle kaplı bir yerleşim alanıdır. Nurettin Değirmenci’nin tanımlamasıyla: “Tarihin hüküm sürdüğü, zamanın durduğu, tabiatın konuştuğu yer”dir. Yaşamımda ve anılarımda Çermik’in çok önemli yeri vardır.
“Bugünün dünden farklı olmasını istiyorsan, geçmişte olup bitenleri iyi bilmelisin.” -Spinoza Türkiye Komünist Partisi (TKP), Türkiye’nin en eski siyasi partilerinden biriydi. 10 Eylül 1920’de Bakü’de kuruldu. 7 Ekim 1987’de Türkiye İşçi Partisi (TİP) ile Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP) adı altında birleşme
Bir COVID-19 virüsü çıktı dünyanın feleği şaştı. Peki, bir toplumun tüm fertleri bir gün bir salgın hastalık yüzünden birer birer kör olmaya başlarsa ne olur, nasıl bir yaşamla karşı karşıya kalınır? Bu ve benzeri ürkütücü sorulara verilecek yanıtları ve daha fazlasını KÖRLÜK(*)
Bir işe başlamadan önce en uygun sözcük ya da kavramlarla yapılacak iş doğru bir şekilde tanımlanmalıdır. Bu yapılmadığında başarı şansımız azalır. Koronovirüs başımıza bela olmaya başlayınca, hem yetkililer hem de vatandaşlar bu belaya karşı kendilerince bazı önlemler almaya başladı. Alınan önlemlerden biride
“Bazen insan kendisinde çok mutluyum deme hakkını asla bulamayacak kadar çok acı çeker.” Koronavirüs nedeniyle dünya diken üstünde. Hastalık ve ölüm her yerde kol gezip günbegün katlanarak artıyor. Allah’ın evi Kâbe bile kapatıldı. Çaresiz bir şekilde evlerimize kapandık. Neredeyse hasta ve ölülerimize
İnsan bazen bir haber veya hediye aldığında çok sevinir. Tahir Yüksel’in Karanlıktaki Işık Yılmaz Güney kitabı elime ulaştığında ben de böylesi bir sevinci yaşadım. Sevinmemin birinci nedeni harika bir insan hakkında harika bir kitabın yazılmış olması ise, ikincisi de her Diyarbakırlı gibi
Yılbaşı arifesinde gül, bülbül ve yılbaşına dair “Önce Beyazken Sonra Neden Kırmızı Oldu Gül?” başlıklı yazım yayımlandıktan sonra birçok yazı ve mesaj aldım. Bunların çoğunda övücü şeyler yazılıydı, fakat kardeşlerim Şadan ve Ali Haydar’dan gelenler farklıydı. İçeriği zenginleştiren özellikler taşıyorlardı. Şadan gönderdiği