Önsöz Bilime, edebiyata, sanata değer katan tüm erdemli insanların anısına… Felsefe ile matematik abi kardeş gibidir. Bu kardeşlikte zaman zaman felsefe, düşünce anlamında matematiğe ağabeylik yapar. Düşüncenin hayat bulmasını da küçük kardeş matematik sağlar. Zaman zamanda çözüm ve önerilerle matematik de felsefeye yol gösterir. Müslüm ağabeyimle benim ilişkim de felsefe ve matematik ilişkisi gibidir. Bu ilişki kardeşlik ilişkisi yanında arkadaşlık, sırdaşlık, fikirdaşlık
Devamı →Bir tanıdığımın, bir arkadaşımın, bir yoldaşımın kitap yazmasından her zaman mutlu olmuş ve gurur duymuşumdur. Sevgili dostum Salih Şimşek kendi anadilinde, Kürtçe yazdığı hayat hikâyesi “Jiyana Nîvkuştiyan”(*) ismiyle Türkiye Sosyal Tarih Araştırma
Beşir Doğan yaşama enerjisi tükenince her şeye elveda deyip aramızdan ayrıldı. Ölüm de doğum gibi
Üçevler’de herkesin yerine nöbete kalan Anam Hava Üzülmez’e… hüzün sarıncakayan bir yıldız gibi düşersin
Son Eklenenler
Sevgili Arkadaşım, Pavlov Efendiyi hiç duydun mu? Mutlaka duymuş ya da hakkında bir şeyler okumuşsundur. Siz, benim ona öyle Pavlov Efendi deyişime bakmayın. Mutlaka biliyorsunuz, sözünü ettiğim İvan Petroviç Pavlov’dur (d.1849– ö.1936). Hani “Pavlov’un Köpekleri” diye bilinen dünya
Yazının öncesi: Yapay Zekâya Kai-Fu Lee’nin Yaklaşımı-1 (Geçen haftadan devam…) Yapay zekâ bir muamma, gelecekte nelere kadir olacağı pek bilinmiyor ama kesin olan bir şey varsa o da insanların bundan fazlasıyla etkileneceğidir. Yapay zekâ (ve biyoteknoloji) insan doğasını
Zaman zaman benzer konularda yazılmış kitapları okumaya ağırlık veriyorum. Bu, öyle planlı yaptığım bir şey değil; kendiliğinden, içimden geldiği için. Bugünlerde işveren çevrelerinin yayınlamış veya yayınlatmış olduğu dijital dünya, yapay zekâ ve bilgisayar teknolojilerindeki gelişmelere dair kitaplar okuyorum.
Bilgisayar destekli dijital cihazların, internet ve yeni teknolojilerin yaşantımıza girmesi, yapay zekâ ürün ve hizmetlerinin her geçen gün daha da gelişerek hızlıca kullanıma sunulması; ekonomik, kültürel ve sosyal yaşantımızın derinlerine çok güçlü bir şekilde nüfus etmeye başladı. Değer
Mezopotamya, tarih boyunca saldırıya maruz kalan, işgal edilen ve savaşların eksik olmadığı; sürekli kanın aktığı, zenginliklerin talan edildiği bir coğrafya olmuştur. Yaralıdır. Yarası tarihten gelen ve çok derin bir yaradır. İç kanaması durmadı, devam ediyor hâlâ. Tanım olarak
Misbah HİCRİ İlk bakışta, kitabın ismi sanki çiftçilikle ilgili (sürüm, dikim, biçim) bilgiler veriliyor sanırsınız. Kitabın sayfalarını çevirdikçe yaşamın direngenliği içinde ki bir insanın hayat mücadelesini görürsünüz. Her insanın yaşadıkları onun en büyük eseridir. Kitap iki kısımdan oluşturulmuş;
Sevgili okurlarım; bildiğiniz gibi soğan bugünlerde gündemin baş sıralarında. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bakanlar, siyasi partiler, belediye başkan ve zabıtaları, meslek örgütleri, köşe yazarları… habire soğanı konuşuyor, açıklamada bulunuyor ve hakkında yazılar yazıyor. Soğan böyle gündeme oturunca yaklaşık on bir
Kitaplı günler yaşıyoruz. Eylül sonunda Diyarbakır’da, ardından Kasım başında İstanbul’da düzenlenen kitap fuarlarının çok fazla ilgi görmesi, yoğun bir katılımın gerçekleşmesi ve sosyal medyada fazlaca yer bulması bunun kanıtı. Her ne kadar kitapları baş üstünde ve başucunda tuttuğumuzu
Son Eklenenler
Önsöz Bilime, edebiyata, sanata değer katan tüm erdemli insanların anısına…
Bir tanıdığımın, bir arkadaşımın, bir yoldaşımın kitap yazmasından her zaman
Beşir Doğan yaşama enerjisi tükenince her şeye elveda deyip aramızdan
En Çok Okunanlar
Önsöz Bilime, edebiyata, sanata değer katan tüm erdemli insanların anısına…
Bir tanıdığımın, bir arkadaşımın, bir yoldaşımın kitap yazmasından her zaman
Üçevler’de herkesin yerine nöbete kalan Anam Hava Üzülmez’e… hüzün
Sevdiğim dostların, arkadaşların, tanıdıkların, hemşerilerin kitaplar yazması beni her zaman
“Felsefe ve Matematiğin Yoldaşlığı” başlıklı yazım 14 Mart 2024 tarihinde
Rastgele Yazılar
“Tanrılar ülkesi” Olympos’ta oturan Baştanrı Zeus, karısı Baştanrıça Hera’nın katkısı
Araştırmacı yazar, şair, mühendis Müslüm Üzülmez(1), 5 Kasım 1950’de; üç
“Fırat ve Dicle’nin harap kıyılarını,Zararlı otlar kaplamış.Hiç kimse sokağa adım