İnsanevladı, zaman içinde, doğaya ve çevresine hükmeden bir varlık olmuştur. 17. yüzyılın ortalarına doğru filizlenen ve giderek büyük bir ivme kazanan teknoloji, endüstriyel gelişmenin itici gücü olmuştur. Ancak bu gelişmenin çevresel maliyeti çok yüksek olmuştur; hızla artan çevresel baskılar, sorunlar dünyamızın bazı bölgelerinde yaşamı tehdit eder bir duruma getirmiştir. Şimdi doğaya hükmetme alışkanlığı artık terk edilmeye, ulusal ve uluslararası ölçekte çevrenin iyileştirilmesi konularında çok değişik ciddi çalışmalar başlatıldı.
Çevrenin korunması, geliştirilmesi ve iyileştirilmesi konularında verilen uğraşıların amacı, insanların daha sağlıklı ve daha güvenli bir çevrede yaşamalarını sağlamaktır.
Çevreyi kirleten insan olduğu gibi, çevrenin korunması ve iyileştirmesini sağlayacak olan da yine insanın kendisidir.
Çevre konusunda başarılı sonuçlar alınması, ancak insan kaynağını geliştirmekle mümkündür.
İnsan kaynağını geliştirmek, insanlara gerekli bilgi ve becerilerin kazandırılması ile başarılabilir. Daha iyi beslenme, daha iyi sağlık, daha az doğum, yönetime daha fazla katılım… büyük ölçüde çağdaş ve sorumlu insan yetiştirilmesi ile olanaklıdır. Bunların sağlanmasının en önemli araçlarından biri eğitimdir.
Eğitim; araştırma, geliştirme ve üretim süreçlerinde, zaman başta olmak üzere, madde ve enerji kaynaklarının ve ekonomik potansiyelin verimli kullanılarak değerlendirilmesi, sürdürülebilir kalkınma, temiz çevre ve sağlıklı yaşam hedeflerine hizmet edecek ana etkendir. Çevre eğitimi ise, bireylerde çevre bilincinin geliştirilmesi, çevreye duyarlı, olumlu, kalıcı davranış değişikliklerin kazandırılması; doğal, tarihi, kültürel, sosyo-estetik değerlerin korunması, aktif katılım sağlanması ve sorunların çözümünde görev alma olarak tanımlanabilir.
Çevre eğitimi, insanın doğduğu andan itibaren başlayıp, ölene kadar alınması ve uygulanması gereken bir sürecidir.
Sosyal, ekonomik ve teknolojik gelişmelerin çok hızlı seyretmesi, her gün değişik türde çeşitli çevre sorunlarıyla karşılaşılması nedeniyle, çevre eğitimi her geçen gün daha çok önem kazanmaktadır.
Anayasamızın 56. maddesinde; ” herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir ” hükmü yer almaktadır. Anayasamız ve ona dayanılarak çıkartılmış Çevre Kanunu, çevrenin korunması ve geliştirilmesi için hem devlete hem de bireylere aktif katılımları gereken bir ödev vererek, çevre hakkını birçok gelişmiş ülkede kabul edilen çağdaş bir yaklaşımla ele almaktadır. Önümüzdeki görev bu hakkı yaşama geçirmektir.
Bu, bilinçlenmemizle olacaktır. Bireylerin çevre ile ilgili hak ve görevleri konusunda çok büyük önemi olan çevre bilincinin ve duyarlılığının geliştirilmesi için, çevre eğitiminin ciddi bir şekilde ele alınıp uygulanması gerekmektedir. Çevre sorunlarını çözme ve çevre bilincini geliştirmede en önemli sosyo-kültürel etmen, birey ve toplumda çevre eğitim bilincinin yer1eşmesine bağlıdır.
Çağdaş bir çevre bilincinin gelişmesi için, öncelikle;
-Çocuklar başta olmak üzere, her yaştan, her cinsten, her meslekten insanlara çevre eğitimi verilmeli,
-Çevre eğitiminde insanlara çevre olgusu benimsetilmeli, boyun eğme, korkutma gibi olgulardan arınılmalı,
-Çevre eğitiminde demokratik ve katılımcı bir politika geliştirilmeli,
-Çevre eğitiminin temeli, kişisel sorumluluk eğitimine dayanmalı,
-Çevre eğitimi ön yargılı ve kaderci değer yargılarından arındırılmalı,
-Çevre eğitiminin bir demokrasi eğitimi olduğu gerçeğinden hareket edilmelidir.
Çevre eğitiminde başarılı olmak için; eğitime ilkokullardan başlanmalı ve tüm okulların ders programlarına çevre konusunu işleyen, öğrencilere doğa sevgisi veren konular konmalıdır. Çevreye ilişkin eğitim okul sıralarında kalmama1ı, öğrencilerin doğayla iç içe yaşamalarını, geziler düzenlemelerini, doğayı incelemelerini sağlayıcı programlar uygulanmalıdır. Okul dışı yetişkinlere yönelik eğitim de ise, sivil toplum örgütleri ve Milli Eğitim Bakanlığı müşterek eğitim programları geliştirip uygulamaya konularak, bireylerde ve toplumda çevre sorumluluğu geliştirilmeye çalışılmalıdır. Silahlı Kuvvetlerinde erler de çevre konusunda eğitilmelidir. Silahlı Kuvvetlerinde verilecek çevre eğitimin çevre sorunlarının çözümünde çok önemli bir işleve sahip olacağını düşünüyorum. Kaliteli bir çevre ve kaliteli bir toplum için, bu eğitimlerin yapılması artık toplumsal bir gereksinimdir. Burada dikkat edilecek husus, yetişkinlere yönelik eğitimleri verecek olanların niteliğidir.
Bu bağlamda çevre halk eğitimcileri;
Geniş hayat tecrübesi, geniş kültürü, sosyal becerikli, grup halinde çalışabilen, başkalarını anlayabilen, planlayıcı, araç gereçleri kullanabilen, sosyal hizmet heyecanı duyan, eğitime katılanların özel ve sosyal durumlarını kavrayabilen, güven veren, teşvik eden nitelikleri taşımalıdır. Özgür ve doğru düşünen, yaratıcı nitelikli insan yetiştirebilmelidir.
Her şey düşünmekle olur.
Eğitimde insanlara doğru düşünme yolu ve alışkanlığını öğretilebilirsek, başaramayacağımız hiçbir şey yoktur. Çevre dâhil her zorluğun üstesinden rahatlıkla geliriz. Yeter ki hayatın gergefinde paylaşmanın mutluluğunu yaşamasını bilelim!
10 Temmuz 2006
Ergani Haber Gazetesi
ve
Çevre-Convert 2007 de yayımlandı.