“Çayönü’nden Ergani’ye UZUN BİR YÜRÜYÜŞ”

okuma süresi: 4 dk.

Misbah Hicri

Bu kitap Sayın Müslüm Üzülmez’in geniş bir araştırma, inceleme kitabı. Her ne kadar “Çayönü’nden Ergani’ye UZUN BİR YÜRÜYÜŞ” olarak isimlendirmişse de bu kitap kadim tarihin derinliğinden bu güne, insanlığın var oluşuna ayna tutmaktadır.
Müslüm Üzülmez’i daha önce sizlere kısaca tanıtmıştım. Ancak böyle bir kitap için bu kadar zamanını ayırın bir kalem erbabını yeniden tanımanızda fayda umuyorum. 1950 Diyarbakır ve Ergani doğumlu. İlk ve orta öğrenimini Ergani’de, Yüksek Öğrenimini Ankara’da, Kimya Mühendisi olarak bitirmiş. Mesleki alanda da hayli eserler yazmış biri. Ancak eğitiminden ziyade bizi kültürel çalışmaları ilgilendirir. Kültürel çalışmaları mesleki çalışmaları ile içselleşmiş olması insana ikinci bir yaşam hakkı tanıdığına inanıyorum.
Yaşanmış, yaşanan ve yaşanacakların bir imbikten süzülerek yaşam bulması ne kadar güzel. Bunu da şiir diliyle yazabilmenin erdemine varmak, bir noktada mutluluk bir imgede acı ve ıstırap verir vermesine ama bu ruh halinin ayrı bir mutluluğu vardır.
Edebiyat alanındaki çalışmalarını şöyle sıralayabiliriz. “Doludizgin Yaşamak” şiir. “Gelincik Yurdunda Bahar” şiir. “Hazinenin Anahtarı” şiir. “Ben Bölmeden Geldim Komutanım” fıkralar. “Gecenin Islığı” şiir.
Ancak teknik eleman oluşunun sorumluluğunu da yayına hayatına koyduğu mesleki kitaplarla göstermiştir. Bu çalışmalarını da yazmak toplumsal hizmete vefa borcunu yerine getiren bir yazara karşı sorumluluğumuzu ifa etmiş olurum. Bu alandaki kitapları Ateşçi ve Kalorifercinin El Kitabı, Çevre Politikaları ve Yasal Düzenlemeler, Döküm Sanayi ve Çevre, Motorlu Taşıt Sürücüleri İçin Çevre El Kitabı, Kalorifer Kazanı Yakma Kılavuzu gibi teknik bilgi gerektiren çalışmalarla geniş bir yelpazede mesleki alanda kendinden ses ettirmiştir.
Müslüm Üzülmez “ben ve kuşağım için Erganili, Diyarbakır ya da doğulu olmak bambaşka bir şeydi. Bizim için doğu bir toprak parçası ve coğrafi bir yer olmanın çok ötesinde geri kalmışlık, cahillik, yoksulluk, jandarma dipçiği, ağa baskısı ve bir başkaldırıydı. Kitabındaki notlara baktığımızda “daha doğrusu isyankâr ruhumuzun anavatanıydı”. Deyim yerinde ise kendi dönemindeki doğunun kısaca tahlilini yapmakta.
Bundan kendimize düşen çok fazla şeyler olduğunu, bu gün yapılanların ve eksikliklerin neresinde olduğumuzun tespitinin referansıdır.
Bu kitabı yazmak için geniş bir araştırma inceleme yapmış uğraş vermiş yorulmuş bitap düşmüş. 767 sayfalık bir araştırma. Ergani’nin tarihi olayları belgeleri ile ispatlarken, toplumsal yaşam sosyal içselleşmeyi coğrafi konumu, kutsal mekânları, halkın yaşadığı felaketleri, kıtlık kıranları ideolojik yapısı, jeolojik ve genel durumu ile belgelemiştir. Bunun yanında siyasal ve sosyal analizlerini de yapmakta geri durmamıştır.
Kitap 2005 yılında İstanbul’da yayınlanmış. Tarih ve araştırma meraklıların okuması gereken bir kitap. Sadece Ergani ile sınırlı olmadığı Güneydoğu’nun bir değerlendirmesi olduğu inancındayım. Hayli kapsamlı bir çalışma. Tarihe ışık tutarak belgeleri arayıp bulup yeniden yayınlanması tarihin hafızasına canlılık katmıştır.
Tarihe ve geçmişine sahip çıkarak bizi yaşamın gerçekleri ile yüzleştirmektedir. Çiçero’nun “geçmişten habersiz olmak demek her zaman çocuk kalmaktadır” diyerek tarihe sahip çıkılmasının mesajını veriyor. Çocuk kalmamak için tarihi okuyarak büyümek gerektiğine inanıyorum.
Tarihine sahip çıkmak bu günün ve kendini tanımak olduğu kadar kendisini geleceğe taşımak olarak değerlendirirken Niçce’nin (Friedriich Nietçzsche) sözlerine yer vermeden geçmek bir eksiklik sayılır. Çünkü bu yazılan notu önemli bulmuş olacak ki Müslüm Üzülmez’de kendi kitabına almış. ” Elbette tarihe gereksinimiz var ama bizim tarihe olan gereksinimimiz bilgi bahçesinde başıboş dolaşan kendini beğenmiş sorumsuzların gereksinmelerinden başka türlü bir gereksinmedir. İsterse onlar seçkin kimseler olsunlar ve bizim o katı ve tatsız gereksinmelerimize ve zorunluluklarımıza yukarıdan baksınlar. Başka türlü söylersek bizim rahatça yüz çevirmek için değil, hele bencil yaşamların alçakça davranışların ve kötü yapıp etmelerin ayıbını örtmek için hiç değil. Tarih ancak yaşama hizmet ettiği ölçüde, bizde ona hizmet etmek isteriz; ama tarihle uğraşmanın da yaşamı tüketen ve soysuzlaştıran bir tarihe değer vermenin de bir sınırı ölçüsü vardır. İşte zamanımızın dikkat çekici görüntü ve belirtilerinde kendisini ortaya koyan bir olguyu şimdi burada göstermek ne denli acı olursa olsun, zorunludur.”
Müslüm Üzülmez tarihi araştırmalarında bile edebi ve güçlü bir ses olduğunun farklılığını ortaya koymaktadır. Özgün ve zengin yazılı olmayan bir tarihi anlatırken belgeleriyle de farklılığını ispatlamaktadır. Özgür ve özgün olmak aydınlanmanın ve geleceğin atar damarı gibidir. Geleceği sahiplenmenin yolunun tarihten geçtiğinin ispatı olarak bu yapıtı ortaya koymuştur.
İfade özgürlüğü kendini ortaya koymanın haysiyetli toplumlarda vazgeçemeyecekleri en temel haklardan biridir. Bu nedenle Müslüm Üzülmez bunun gereğini satır aralarında yapmaktadır. Tarihi bir perspektiften hareketle bizleri yaşamın gerçekleri ile buluşturmaktadır. Başarılar dileğiyle diyorum.

GAP Gündemi Gazetesi
Yerel Gazete, Şanlıurfa

13 Kasım 2008

Ve ayrıca;
09 Kasım 2008 tarihinde http://www.ajans3g.com sitesinde;
13 Kasım 2008 tarihinde Yeni Yurt gazetesinde yayımlanmıştır.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.