Bilim - Page 3

Bilgisayarla Tanışmam ve “Kâinatın Hâkimleri”

Şeyleri kavradığımızda bunları bellekte kayıt altına alır, kavramsallaştırırız. Sahip olduğumuz bu kavramlar sayesinde de düşünür ve hareket ederiz. Kavramların nicelik, nitelik ve enerji seviyeleri ise düşünce ve hareketimizin çapını ve derinliğini belirler. Doğa yasalarına aykırı, nesne ve hareketleri tanımlamayan içi boş tanımsız

okuma süresi: 7 dk.

Akıllı Teknolojik Cihazlarla Birlikteliğimiz? (II)

okuma süresi: 4 dk.

Yazının öncesi: Akıllı Teknolojik Cihazlarla Birlikteliğimiz (I) (Geçen haftadan devam…) Dijital cihazlar kullanıcılara zaman ve mesafe ötesi ilişkiler kurmaya ve bu ilişkileri çoğu kez sürdürmeye imkân sağlıyor, ama aynı zamanda mikro ölçekte bireyin, makro ölçekte toplumun attığı her adım dijital cihazlar marifetiyle anbean ilgililerce kayıt altına alınıyor, izleniyor. Y. Noah Harari’nin deyişiyle “Her birimiz her yeri kaplayan sayısız örümcek ağına yakalanmış vaziyetteyiz.” ABD ve Türkiye’den vereceğim iki örnek gelinen aşamanın nasıl bir vaziyet aldığını çok iyi göstermektedir: 1) Pentagon (ABD), New York’taki TWOSENSE.AI şirketiyle tasarladıkları yeni yapay zekâ algoritması, çalışanlarının kullandıkları geçiş kartı uygulamasının yerini alacak ve bu sistem sayesinde

Akıllı Teknolojik Cihazlarla Birlikteliğimiz? (I)

okuma süresi: 6 dk.

Kitaplarını zevkle okuduğum kadın yazarlarımızdan Leylâ Erbil, “Zihin Kuşları” kitabında yer alan yazılarından birinde önemli bir belirlemede bulunur: “Hız, insanla bilginin, insanla insanın arasını açıyor. Bu çağda bilgiye yetişmek, her şeyi öğrenip kavramak olası değil artık.” (T. İş Bankası Yayınları, 2016-İstanbul, s.99) “Dördüncü Sanayi Devrimi” kitabı Leylâ Erbil’in bu belirlemesine neden olan şeyleri geniş bir perspektiften bir bütün olarak sunuyor. Davos toplantılarının düzenleyicisi Dünya Ekonomik Forumu’nun kurucusu ve başkanı Profesör Klaus Schwab tarafından 2016 yılında kaleme alınan kitap; “teknoloji ile toplumun nasıl bir arada var olduğunu vurgulama” (s.12) amacıyla yazılmış ve biraz tereddütlü olunsa da sanki geleceği selamlamaya çalışmış. Kitap,

Her Dönemin Kendine Göre Bir Parmak İzi Olur

/
okuma süresi: 10 dk.

Yeni okuduğum “Cesur Yeni Dünya” isimli bir kitaptan biraz bahsetmek istiyorum. Aldous Huxley tarafından1932’de distopik kurgu roman olarak kaleme alınan; kapılarında Dünya Devleti’nin sloganı “Cemaat, Özdeşlik, İstikrar” yazan, bu dünyanın cesur insanlarının Londra Merkez Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi’nde üretilen ve toplumsal istikrarın temel güvencesi olan şartlandırmayı uykuda eğitimle sağlayan, herkesin mutlu; herkesin çalışır ve herkesin eğlenir ve de “Herkes Herkes İçindir” olduğu “Cesur Yeni Dünya”yı değil; anlatacağım farklı, Harvard Capital Group adlı yatırım bankacılığı firmasının kurucusu ve başkanı William Knoke tarafından “Yirmi Birinci Yüzyıl İçin Bir Yol Haritası” olarak 1996’de kaleme aldığı “Cesur Yeni Dünya”. (Türk Henkel Dergisi Yayınları, Çev:

Yapay Zekâya Kai-Fu Lee’nin Yaklaşımı-2

okuma süresi: 5 dk.

Yazının öncesi: Yapay Zekâya Kai-Fu Lee’nin Yaklaşımı-1 (Geçen haftadan devam…) Yapay zekâ bir muamma, gelecekte nelere kadir olacağı pek bilinmiyor ama kesin olan bir şey varsa o da insanların bundan fazlasıyla etkileneceğidir. Yapay zekâ (ve biyoteknoloji) insan doğasını değiştirmeye talip gibi. Olabilecekleri anlamada Kai-Fu Lee’nin düşünce ve hayat hikâyesi yol gösterici olabilir. Kai-Fu Lee; Dünyanın en iyi yapay zekâ araştırmacılarından biri olup Sinovation Ventures ve Yapay Zekâ Enstitüsü’nün başkanıdır. Google Çin’in kurucusudur. Microsoft, SGI ve Apple’da yöneticilik yapmış ve 2013’te Time dergisinde “Dünyanın en etkili insanları” arasında 100 kişilik listede yer almış biridir. En İyisi Olmak, Dünyada Bir Fark Yaratmak

Akıllı Makinelere Hapsedilmiş Bir Gelecek

okuma süresi: 6 dk.

Zaman zaman benzer konularda yazılmış kitapları okumaya ağırlık veriyorum. Bu, öyle planlı yaptığım bir şey değil; kendiliğinden, içimden geldiği için. Bugünlerde işveren çevrelerinin yayınlamış veya yayınlatmış olduğu dijital dünya, yapay zekâ ve bilgisayar teknolojilerindeki gelişmelere dair kitaplar okuyorum. Kitaplarda yer alan teknolojilerin teknik yanı değil ilgimi çeken, zaten anlamam; benim asıl ilgimi çeken şey, bu teknolojilerin ekonomik, politik, sosyal ve kültürel etkilerinin neler olacağı, yaratabileceği imkân ve olumsuzluklar. Bana ulaşan yapay zekâ, bilgi ve iletişim teknolojileri kitapları ne yazık ki kitapevlerinde satılmıyor. İş çevrelerine, topluma yön veren insanlara, kurum ve kuruluşların üst düzey yöneticilerine ücretsiz, hediye babında dağıtılan cinsten. Elime

Yapay Zekâya Kai-Fu Lee’nin Yaklaşımı-1

okuma süresi: 7 dk.

Bilgisayar destekli dijital cihazların, internet ve yeni teknolojilerin yaşantımıza girmesi, yapay zekâ ürün ve hizmetlerinin her geçen gün daha da gelişerek hızlıca kullanıma sunulması; ekonomik, kültürel ve sosyal yaşantımızın derinlerine çok güçlü bir şekilde nüfus etmeye başladı. Değer yargılarımız ve algılarımız tümden sil baştan yeniden formatlanıp biçimlenecek, tüketim alışkanlıklarımız değiştirilecek, işgücü piyasasında işsizlik artmakla kalmayıp eşitsizlik onarılmaz derecede derinleşecektir. Dünyamızın, insanlığın, savunmanın, uluslararası ilişkilerin, istihdamın, sağlığın, kısacası her şeyin geleceği yeniden belirlenecektir. Uzun vadedeki en büyük etkisi ise veri bankasının oluşumu olacaktır: Veriyi elinde tutan geleceği de elinde tutacaktır. İnsanlar şöyle veya böyle uzaktan kumanda edilen nesnelere dönüşecektir. Ateşle imtihana

Bir Tatlı Yanılgı: “Görünüyorum O Halde Varım”

//
okuma süresi: 5 dk.

“Var olma” halleri ile ilgili kitaplar ilgimi çekiyor. Bir süre önce teolog ve işletme uzmanı Philip Roscoe’nin kaleme aldığı “Harcıyorum Öyleyse Varım” kitabını okumuş ve kitap ile ilgili kaleme aldığım yazımda bir şiirimle birlikte “var olma” hali ile ilgili düşüncemi paylaşmıştım.(*) Tayfun Atay’ın Can Yayınları arasında yayımlanan “Görünüyorum O Halde Varım/ ‘Meşhuriyet Çağı’nda Kültür ve İnsan” kitabına dair basında tanıtımlar çıkınca dikkatimi çekti, temin edip okumaya başladım. Sizlerin de okumanızı öneririm, önemli bir çalışma. Her şey çok hızlı gelişiyor, içe kapalı geleneksel yaşam biçimleri hayal oldu. 1960’lara kadar Türkiye’de nüfusunun yaklaşık %30’u kasaba ve kentlerde, geriye kalan %70 köylerde yaşardı.

Biyoekonomik Gelişmeler ve Değerlerimizin Zor Sınavı

/
okuma süresi: 11 dk.

Yeni bir döneme girdik. Her dönem bir öncekine göre farklılıklar taşısa da, bu dönem çok daha farklılıklar taşıyor. Ulaşım araçları mesafeyi; ticaret, para ve bilgi sınırları kaldırdı. Bilimsel teknolojik gelişmelerse toplumsal ilerlemenin önündeki engelleri yıktı. Dijital cihazlar sayesinde zaman aralığı hemen hemen sıfırlandı. Ülkeler arasında para, bilgi, mal, ürün ve hizmet akışı hızlandı ve çeşitlendi. Bilgi devrimi gerçek etkisini çok açıktan hissettirmeye başladı: Bilgi paradan daha hızlı hareket eder oldu. Akıllara durgunluk veren gelişmeler yaşıyoruz şimdi. Bilim ve teknolojideki gelişmeler kendimizi, değerlerimizi, sahip olduğumuz kavramları ve kurumları yeniden sorgulamaya, dahası kaçınılmaz bir değişime zorluyor. Geleceği bioteknolojinin belirleyeceği söyleniyor. Avrupa Birliği

Bilim, Paradigma, Değişim ve Örgütler

okuma süresi: 5 dk.

“Bütün zamanların en derin toplumsal altüstlüğünü ve yaratıcı yeniden yapılanmasını yaşıyoruz. Bunu henüz açık bir şekilde kavramış değiliz, ama temelden yeni bir uygarlık inşa etmekteyiz… Yeni uygarlık farklı bir dünya görünümü getiriyor; ve zamanı, mekânı, mantık ve nedenselliği ele almada kendi özgül tarzlarını geliştiriyor. Ve geleceğin politikasının ilkeleri de kendine göre olacak.” Alvin ve Heidi Toffler/Yeni Bir Uygarlık Yaratmak İnsan benliği zihinsel, duygusal ve manevi olmak üzere üçlü bir düzleme sahiptir. Bugün bilim ve psikoloji sayesinde gerek fiziksel, gerekse canlı sistemlerdeki dönüşümlere ilişkin birçok şeyi öğrenmiş bulunuyoruz. Bunların çoğu evrenseldir, bazıları sadece canlı sistemler için geçerlidir; çok azı da zekâmız,

Paradigmaların İflası, “Yeni Düzen” ve Yöneticilerin Görevi

okuma süresi: 5 dk.

“Uygarlık bir harekettir, bir durum değil. Bir yoldur, liman değil.” -Arnold Toynbee Sanayi Devrimi, hem üretimi müthiş artırdı, hem de maliyeti fazlasıyla düşürdü. Bu nedenle, 50 yıl içinde dünyada ulaşım ve iletişim inanılmaz bir şekilde gelişti, sosyal-ekonomik beklenti ve olanaklar fazlasıyla genişledi. Bu olumlu gelişmelerin yanında işin birde görülmeyen veya görülmek istenmeyen yüzü var: Açlık, yoksulluk, işsizlik, bölgesel savaş, anarşi, “terör”, çevre kirlilikleri alabildiğine arttı. Arzu edilmeyen bu olumsuzluklar, dünyanın farklı coğrafyalarında bir kısım insanların sanki kaderiymiş gibi müzminleşti. İlginçtir, bu duruma neden olan Batı şimdi bu durumdan çıkış yollarını aramakta(!). Yazılanlara bakılırsa Batılı düşünür ve ekonomistler gidişattan memnun değil;