Zamanın durdurulmaz akışının bir sonucu olarak bizim kuşak sonbaharına girdi gibi. Yavaş yavaş sararıp dalından düşen yaprak misali arkadaşlarımız hayattan birer birer düşüyor. Bu düşenlerin arasına maalesef Süleyman Talay da katıldı. Süleyman Talay, “kas hareketinin kontrolünden sorumlu sinir hücrelerinin hasarından kaynaklanan nadir
Çiçek Kar Altında Boy Atar
Yanlışı doğru (ya da eğriyi doğru) gibi göstermeye çalışanlarKendi kendilerini kandırdıkları gibi başkalarını da kandırmaya çalışır. Kalemim bugünlerde sanki bana gücendi. Harfleri bir biri ardınca sıralamıyor. Sözcükler havada asılı kalıyor. Rahmet damlaları gibi beyaz kâğıtlara/ bilgisayar ekranına damlamıyor. Bu sıkıntıya katlanarak yine de yazma işini sürdürmeye çalışıyorum. Yeni yıla kanla girdik. Mevsimin en soğuk günlerini ve siyaseten en karamsar kışı yaşıyoruz. Dondurucu hava her yanı sardı; soğuk kötü günler bastırdıkça bastırıyor. Buzhanedeymişiz gibi ruhumuzu ısıtacak bir şeyler arıyoruz, ama ırzı kırık dünya bir kriz içinde. Hiç iç açıcı bir durumda değil. Yakın bir zamanda da bir ışık gözükmüyor. Dünya genelinde
Öykücü Erdinç Gültekin’e…
Sevgili Erdinç Gültekin, Merhaba. 30 kısa öyküden oluşan “Gözyaşı Partisi” çalışmanı okudum. Eline sağlık. Ben, edebiyat eleştirmeni değilim, ama çok okuyan ve biraz da yazan bir olarak şunu söyleyebilirim: Öyküler güzel, gramer olarak hemen hemen kusursuz. Sözcüklerin yan yana gelişleri ve geliş tarzları, kendi içinde tutarlığı var diyebilirim. Kısa, ama sade bir anlatım var. Öyküler hayata, topluma dair. İnsanların yaşamından kesitler sunuyorsun. Sıradan insanların sıradan yaşamlarını öyküleştirmişsin. Fotoğraf gibi olanı vermeye çalışmışsın. Anladığım kadarıyla yorumu da okuyucuya bırakmışsın. İyi de etmişsin. Büyük sorunların ana kaynağı küçük diye küçümsediğimiz sorunların toplumsal yaşamımızda her renkten ve her boydan yığınca var oluşudur, bence.
Erdinç Gültekin’e Gönderdiğim Mektup
Sevgili Erdinç Gültekin,Merhaba. 30 kısa öyküden oluşan “Gözyaşı Partisi” çalışmanı okudum. Eline sağlık.Ben, edebiyat eleştirmeni değilim, ama çok okuyan ve biraz da yazan bir olarak şunu söyleyebilirim:Öyküler güzel, gramer olarak hemen hemen kusursuz. Sözcüklerin yan yana gelişleri ve geliş tarzları, kendi içinde tutarlığı var diyebilirim. Kısa, ama sade bir anlatım var. Öyküler hayata, topluma dair. İnsanların yaşamından kesitler sunuyorsun. Sıradan insanların sıradan yaşamlarını öyküleştirmişsin. Fotoğraf gibi olanı vermeye çalışmışsın. Anladığım kadarıyla yorumu da okuyucuya bırakmışsın. İyi de etmişsin. Büyük sorunların ana kaynağı küçük diye küçümsediğimiz sorunların toplumsal yaşamımızda her renkten ve her boydan yığınca var oluşudur, bence. Bunların öykülerinde işlenmeleri
İyi Kötü, Güzel Çirkin…
“Bir insan nasıl bu kadar yalancı ve kötü, pervasız çirkin bir politikanın sürdürücüsü olabilir,” diye sitem eden bir tanıdığın siyasi bir liderle ilgili yakınmalarına muhatap olunca biraz işin aslını kurcalayıp düşünmeye başladım. Aslında hiçbir şey tesadüfi değil, doğanın ve toplumun kendi işleyiş yasaları vardır. Her şey zıddı ile birlikte var olur. Çünkü evren denge üzerine kuruludur. İyilikle kötülük arasındaki ezeli kavga da etki tepki yasasının bir yansımasıdır. Pervasız, yalancı, kötü liderlerin önemli mevkilerde bulunması toplumda bir karşılığının var oluşundandır. İyi kötü, haklı haksız, güçlü zayıf, ışık karanlık her zaman ve her yerde var olan kadim olgulardır. Kavram ve edim olarak
Bir Işık Huzmesi Yüreğime Bıraktınız
Misbah Hicri’yle gönderdiği Kitap Dosyası hakkındaki yazışmamız Sevgili Misbah Hocam,Merhaba. Gönderdiğin “Gözünü Budaktan Esirgemeyenler” dosyanı okudum.Düşüncemi kısaca yazıyorum:1. Dosyadaki metinlerde “de”, “da” ve “ki” eklerinde çok fazla yazım hatası var. Gözüme çarpanları düzelttim. Başka düzeltmelerde yaptım. Kırmızı işaretlenen yerleri kontrol edersin.2. “Kabadayı Söylemi ve Diğer Anlamları” ve “Yöremizde Lakap ve Takma İsimler” başlıklı yazıları biraz daha kısaltarak tek metinde toplayabilirsin.3. Sunuş ya da Önsöz’de anlattığın şahısların yazılış sırasını neye göre yaptığını kısa bir cümleyle açıklarsan iyi olur düşüncesindeyim. Alfabetik sıraya göre mi, doğum tarihlerine göre mi, yoksa şahıslar hakkında bilgi edinmeye bağlı metinlerin yazılışı mı esas alındı?4. Kitap biraz kabadayılara
Nurettin Değirmenci’nin Ardından…
Müslüm Üzülmez, “Çalışkan bir mühendis, evrimci bir devrimci!” olarak tanımladığı 28 Mart’ta hayatını kaybeden Nurettin Değirmenci’yi yazdı. Evrensel Gazetesi, 5 Mayıs 2019 Ölenin ardından yazı yazmak zor. Ölen yakın bir tanıdığın, hele bir de çok sevdiğin biri olunca bu daha da zor. Ama zoru aşıp sevgili yol arkadaşım ve dayım Nurettin Değirmenci’yi yâd etmeye çalışacağım. 8 Mart’taki son telefon görüşmemizde “İyiyim desem yalan söylemiş olurum yeğenim” demişti. Çok sürmedi, 28 Mart 2019 günü amansız dert onu hayattan koparıp aldı. Vefatını duyunca İstanbul’dan Mersin’e hareket ettik. Evi Mezitli’deydi. Değişik yerlerden gelen akraba ve tanıdıklarla buluştuk. Acılarımızı paylaştık. Öğlen vakti kılınan cenaze
Ben Sevgili Dayımı, Türkiye Önemli Bir Değerini Yitirdi
Ölüm; hayatın ötesi, ayrılığın ebediliğidir. Sevgili Dayım Nurettin Değirmenci ardında iz bırakarak aramızdan ayrılıp gökyüzündeki yıldızlara katıldı. Ölenin ardından yazı yazmak zor. Ölen yakın bir tanıdığın, hele bir de çok sevdiğin biri olunca bu daha da zor. Ama zoru aşıp dayımı yâd etmeye çalışacağım. 8 Martta kendisiyle yaptığım telefon görüşmede nasıl olduğunu sormuş ve “İyiyim desem yalan söylemiş olurum yeğenim” cevabını almıştım. Doktorların kemoterapi önerdiğini, kendisinin ise kabul etmediğini söylemişti. Çok sürmedi, 28 Mart 2019 günü amansız dert onu hayattan koparıp aldı. Vefatını duyunca kardeşim Ali Haydar’la birlikte hemen İstanbul’dan Mersin’e hareket ettik. Mersin’e vardığımızda Mezitli’de Dayımın evinin bulunduğu sitenin
Adresine Gönderilmeyen Bir Mektup
Sevgili Arkadaşım, Pavlov Efendiyi hiç duydun mu? Mutlaka duymuş ya da hakkında bir şeyler okumuşsundur. Siz, benim ona öyle Pavlov Efendi deyişime bakmayın. Mutlaka biliyorsunuz, sözünü ettiğim İvan Petroviç Pavlov’dur (d.1849– ö.1936). Hani “Pavlov’un Köpekleri” diye bilinen dünya bilim literatürüne girmiş deneyi yapan, doğru ve kesin bilgiyi her şeyin üstünde tutan, hayatını psikofizyoloji ve deneysel psikoloji alanlarına adamış, şartlı refleks ya da koşullu refleks denen şeyi deneyle kanıtlamış ve çalışmalarıyla 1904 yılında Nobel Ödülünü almış Rus bir bilim insanından bahsediyorum. Pavlov, “bağ kurma” yöntemiyle olaylar ve nesneler arasında bağ kurar, köpekler üzerinde yaptığı deneyde de bu yolu izler. Bilirsin, köpekler
“Arkamdan Kimse Ağlamasın”
hayat önce bahar rüzgârısonra çöl rüzgârı gibi eser:acı, tatlı, güzel, çirkin ne varsabir gün sona erer. Diyarbakır’ın değerli evlatlarından Cengiz Yıldız (d.1953) 11 Ekim 2018’de İstanbul’da vefat etti. Bir gün sonra da dostlarının, sevenlerinin omuzlarında İstanbul Bakırköy Mezarlığı’nda sonsuzluğa uğurlandı. Vefatından bir gün önce hastaneye ziyaretine gittim. 5 saate yakın bekledim, ama maalesef görüşemedim. Durumu kötüydü. Sedyeyle yoğun bakıma götürülürken eşi Bedriye’ye, akrabası Fatma Yıldız’a, ortak dostumuz Cahit Kaplan’a, bana ve kendisini görmeye gelen tanıdıklarına kararlı bir sesle; “Arkamdan kimse ağlamasın” diye seslendi. Bu, son duyduğum sesi oldu. Ağlamanın acizliğini ortaya koyarken dik durmanın erdemini ortaya koyuyordu. Ömür dediğimiz ilk
Huneyn Kaygusuz’a Yazdığım Bir Mektup
Sevgili Arkadaşım Huneyn Kaygusuz,Gönderdiğin yazılarını kitap formatında düzelttim. Yazıların çok karışık ve çok imla ve yazım hatası vardı. Yazı dosyanı belli bir düzene koydum ve yazım hatalarını, noktalama işaretlerini, bozuk cümleleri yetilerim ölçüsünde gidermeye çalıştım. Biraz zamanımı aldı, ama değdi çalışmaya. Yazıların iyi bir noktaya geldiğini düşünüyorum.Dosyadaki yazıların çoğunu kanımca daha önceleri Facebook’ta yayınlanan yazılar. Yazılar içten, samimi ve yalın. Kendi kendine söyleşir gibi yazmışsın. Kendi duygu ve düşüncelerini dile getirmişsin. Şiirler de öyle. Okurken; doğayı seven, tarihe ve tarihi eserlere duyarlı bir köylünün dünyasını keyifle keşfettim. Ellerine sağlık.Sevgili Arkadaşım,Dediğim gibi dosyadaki yazılarını kitap formatında düzenledim. Kitap iki kısımdan oluşuyor: