Plus - Page 2

/

Batman’dan Kızıl Bir Yıldız Kaydı

Zamanın durdurulmaz akışının bir sonucu olarak bizim kuşak sonbaharına girdi gibi. Yavaş yavaş sararıp dalından düşen yaprak misali arkadaşlarımız hayattan birer birer düşüyor. Bu düşenlerin arasına maalesef Süleyman Talay da katıldı. Süleyman Talay, “kas hareketinin kontrolünden sorumlu sinir hücrelerinin hasarından kaynaklanan nadir

okuma süresi: 4 dk.

Kaleminiz Çok Güzel Eserler Vaat Ediyor

okuma süresi: 3 dk.

Mahmut İldoğan’a Dilsiz Acılar romanı ile ilgili gönderdiğim yazı Sevgili Mahmut İldoğan Dostum;Merhaba. Yüreğindeki duyguları yoğun bir emekle harmanlayıp yazdığın Dilsiz Acılar romanını severek okudum.Bundan sonraki çalışmalara belki bir nebze faydam dokunur diye, kısaca, kitabınıza dair düşüncelerimi yazmak istiyorum. Düşüncelerimi yazmaya başlamadan önce sizi yürekten kutluyorum. Kitabınızı dostluğumuza bir nişane olsun diye imzalayıp göndermeniz nedeniyle de size teşekkürlerimi gönderiyorum. Sevgili dostum, ben eleştirmen değilim, ama iyi bir okuyucuyum. İyi bir okuyucu olarak düşüncelerimi aşağıda yazıyorum:1) Kitabın basımı, kapağı, kâğıt ve sayfa düzeni güzel. Anlatımın içten ve duygu yüklü. Ama kitabınız, bana göre, bir romandan çok sanki bir siyasi anlatı. 12

Gece Gelen Şiir

1 min read

Kardeşim Ali Haydar Üzülmez’den aldığım bir mektup Günaydın Sevgili Ağabeyim, Dün Özgürlük Parkı’nda yürürken akraba ve benim tanımadığım onların beni/ bizi tanıdığı insanlarla telefonda konuştum. Benim iyi bir baba, iyi bir öğretmen, iyi bir devrimci/ arkadaş, geçmişte iyi bir eş olduğumu söylediler. Duygulandım. Galiba yaşlanıyorum. Eskiden bu tür iltifat ve söylemler beni etkilemezdi. Şimdi etkileniyorum. Eve geldim, evin içinde saatlerce döndüm durdum. Geçmişimle söyleştim. Yarım asırlık devrimci mücadelem, öğretmenliğim, evlenmem, çalışmam, çocukların eğitimi, sevgili Makbule’nin hastalığı, babanın ansızın, annenin yakın ölümü. Beni fazlası ile yordu. Ağzımda özlemini çektiğim/ çektiğimiz hayata dair kimi sözcükler/mısralar gelip, gitti. Bire doğru uyumaya çalıştım; kafam

Ali Haydar Üzülmez’e Yazdığım Mektup

okuma süresi: 3 dk.

Sevgili Kardeşim Ali Haydar; Svetlana Aleksiyeviç’in İkinci El Zaman-Kızıl İnsanın Sonu ve Gün Zileli’nin Sovyetler Birliği’nde Devlet Terörü ve Gulaglar(1) kitaplarını okudum, senin de okuman için gönderiyorum. Kitapları okumadan önce bazı şeyleri tam olmasa da bölük pörçük biliyordum. Ama kitapları okuyunca düşüncelerim biraz daha netleşti. Kısaca: 1. SSCB’de yaşananlar karşısında insanın ‘bu kadar da olmaz’ diyesi geliyor. Düşünsene, komünist parti komünistlere karşı tuzak kuruyor ve komünist komünistin kurdu olmuş, 2. Kitaplarda verilen rakamlar ve anlatılanlar abartılı olabilir, ama olayların kendisi ve biçimi çok düşündürücü. Ekim Devrimi sonrası Lenin’le başlayan süreçte, özelikle de Stalin döneminde Sovyet Devrimi’ne katılmış nerdeyse hiçbir devrimci/komünist

Fatih Salık’a Yazdığım Mektup

okuma süresi: 4 dk.

Sevgili Arkadaşım Fatih Salık, Yazımla ilgili düşüncelerini yazmana sevindim. 30 yakın arkadaşa yazımı gönderdim, gelen yanıtlarda yazının çok güzel olduğu ve kutlamalar vardı. Sadece siz yazıma ilişkin düşüncelerinizi yazdınız ve ardından da Ali Haydar Üzülmez yazdı. Her ikinize de çok teşekkür ederim. Sevgili Fatih, yazımın amacı insanlarımızın bugün Afganistan’da olup bitenlerin perde arkasını, hangi projelerin bir sonucunu olduğu konusunda biraz beyin jimnastiği yapmalarına yardımcı olmak içindi. 2017 yılında kaleme aldığım bu yazıyı bu nedenle paylaştım. Yazım Afganistan’la doğrudan ilgili değil, bunun çok ötesinde Müslüman halkların bugün içinde bulundukları duruma nasıl geldiklerine ilişkin genel bir çerçeve çizmekti. Yazının başlığı zaten bunu

Gönderen ve getirene selam ve sevgilerimi gönderiyorum

1 min read

Kamil Sümbül’e hediyeler için gönderdiğim teşekkür yazısı Sevgili Dayımoğlu Kamil,Geldin, ve gittin. Görüşemedik. Ne yapalım, şartlar bunu gerektirdi.Umarım gezin iyi geçmiş ve hedeflediğin şeyleri gerçekleştirmişsindir. Dayımoğlu,Bana getirmiş olduğun hediyeler (2 kitap, 1 viski ve çikolata) iki gün önce elime geçti. Çok teşekkür ederim, sağ ol. Çoktan beridir Kürt halkının yiğit evladı Necmettin Büyükkaya’nın Kalemimden Sayfalar kitabını okumak istiyordum. Çevremdekilerden bulamadım. Senden istemek ise hiç aklıma gelmiyordu. Neyse ki gelmeden evvel aklıma geldi senden istemek. Kitabı getirmen çok makbule geçti. Sağ ol. Dağların gülü, dağların asi kızı (çok az insan ismiyle özdeşleşir) Şilan Yaşar sağ olsun Bir Pêşmergenin Günlüğü’nü imzalayıp göndermiş.

Arzu Hayatın Kayıtsızlık Ölümün Belirtisidir

/
okuma süresi: 3 dk.

Günlerin ve gündemin sıkıcılığından mı, yazıların mistik ve romantik havasından ya da edebi dozajının yüksek oluşundan mıdır nedir, hikmetini anlayamadığım bir şekilde Halil Cibran’ın kitaplarına sarılmış durumdayım. İyi ki de okumaya başlamışım. Günün boğucu siyasi atmosferinin dışına çıkmak isteyenlere, “sevginin harman yerine adım” atıp “sevginin vecdini duymak” arzusu taşıyanlara Cibran’ın yazılarının ilaç gibi geleceğinden kuşkunuz olmasın. İnsan okudukça okumanın hazzına varıyor. Sanki sözcük avcısı, sözcüklere derin anlamlar yükleyerek yazıyor; yanık ve içten bir seslenişi var. Dostoyevski gibi insan ruhunun derinliklerinde kopan fırtınaları anlatıyor. İsyan etmeden ama, bir ermiş gibi tevekkülle acı ve sevincin diyalektiğini sunuyor. Hayatın kardeşleri aşk, güzellik, sevgi,

Heybet Atsız’a Yazdığım Bir Mektup

okuma süresi: 5 dk.

Sevgili Heybet Atsız Arkadaşım, Uzun zamandan beri Ako Mihemed Mîrzadeyî’nin kaleme aldığı ESKİ KÜRT TARİHİ isimli kitabı bulup okumamı istiyordun. Telefonla son görüşmelerimizden birinde yine bahsini etmiştin ve ben de kitabı bulamadığımı söylemiştin. Sağ ol, kitabı okumam için gönderdin ve sayende kitabı okudum.Kitabı çok önemsediğinizi bilmem nedeniyle kitap ile ilgili görüşlerimi kısaca yazmak istiyorum:1. Kitabın yazım tekniği, metodu ve mizanpajı kötü. Bölüm sıralamaları karışık, gereksiz ve amacı belli olmayan bir şekilde bazı sayfalarda yer ve şahıs isimleri alt alta yazılmış. Anlatım ise dağınık, rastgele ve çok tekrar var. Yazar yaptığı çalışmayı ve kendini nedense çok övüyor, bu tutum hoş bir

Çaresizliğin Sessiz Çığlığı

/
okuma süresi: 14 dk.

Soğuklar iyice ısırmaya başladı, kışın eli kulağında. Yağmurun ıslaklığını taşıyan toprak, çamur ve soğuk kokuyor. Rüzgâr ıslığını kesik kesik öttürürken, kavak ağaçlarını kendi çıplaklığında sallıyor ve etrafta rüzgârın sesinden başka ses duyulmuyor. Köpekler sokakları terk edip, çaresizlik içinde inlerine çekilmiş, soğuktan korumak için başlarını bacaklarının arasına sokmuş sessiz bir bekleyiş içinde… Gece, ay ve yıldızların dahi üzerini örtmüş, her yerde karanlığıyla hüküm sürüyor. Beşevler ise bu akşam karanlığında yalnızlığa bürünmüş, rüzgârın uğultusunu dinlemekte. Kasabanın kuzeyinde, dağ yolu üzerinde yerleşim yerlerinin hemen bitiminde bulunan Beşevler; baharları yeşil yaprak ve çiçek kokan, yazları sebze ve meyveleriyle gözlere ve midelere ziyafet veren, kışın

Babam Cuma Üzülmez

okuma süresi: 3 dk.

Mehmet Yakut’la Bir Yazışmamız Sevgili Ağabey,Yazı çok güzel olmuş. Ellerine sağlık. Ben rahmetli babanı hoş sohbet biri olarak tanıdım. Size misafir olarak her gidişimde mutlaka hal hatır sorar, sohbet ederdi.Kendisine Şêx Cuma denildiğini, Kur’an’ı tersten okuduğunu, darı’ya okuyup darıyı duvara tırmandırdığını, dinden çıktığını söyleyenler vardı. Acaba neden kendisine Şêx Cuma deniliyordu? Yazıda bu konuda tam bir açıklık yok. Bu konuya da açıklık getirebilirsen fena olmaz diye düşünüyorum.Ruhu şad olsun.Selamlar. Saygılar… Mehmet Yakut08 Nisan 2021 Sevgili Mehmet,Yazımı beğenmene sevindim.Babama dinden çıkmış demelerinin nedeni, o günün koşullarında Ergani’de dini konulara ve dini felsefeye çok iyi vakıf olmasına karşın dini vecibeleri yerine getirmemesi

Mehmet Yakut’a Vahdettin İnce Hakkında Yazdığım Bir Yazı

okuma süresi: 3 dk.

Sevgili Arkadaşım Mehmet Yakut,Merhaba. Sizlere en kalbi selam ve sevgilerimi gönderiyorum.Arkadaşım, bana Vahdettin İnce ile yapılan röportajı gönderdiğin için sana teşekkür ederim. Cep telefonunda yazmada zorlandığım için e-posta üzerinden röportaja ilişkin düşüncelerimi çok kısa yazmaya çalışacağım:1. Vahdettin İnce ile yapılan röportajı dün Independent Türkçe’de okumuştum. Söylenenler retorik olarak güzel, ama bana göre içi boş.2. Vahdettin İnce bir Kürt olarak hâlâ Köleci Topluma özgü 7.yüzyılın ideolojisi olan İslamiyet’te “kurtuluşu” arıyor. Siz uzun yıllardır Avrupa’da, Almanya’da yaşıyorsunuz. Avrupa toplumlarının sanatta, kültürde, bilimde, teknolojideki durumları ile Müslüman ülkelerin içinde bulunduğu durumu benden daha iyi görebilme şansına sahipsin. Konumuzu ilgilendiren yanı ise, demokratik hak